-20-
Vapurdan indiğimde şu yaşıma kadar her günümün geçtiği çevreye baktım. Her şey tanıdıktı. Herkes tanıdıktı. Burayı her zaman özleyecektim. Kızlarla sürekli alışveriş yaptığımız, takılıp eğlendiğimiz yerlerden geçince anı saldırısına uğradım. Artık üçümüzde burada değildik. Anılar hala canlıydı ama biz yenileri için burada değildik.
Babaannemin evi yürüme mesafesinde sayılırdı, o yüzden direk çarşının içine girdim. Esnafa gülümseyerek ilerlerken her zaman takıldığımız kafenin oraya yaklaşmıştım. O sırada kafeden bir grup çıkıyordu. Dikkatle bakınca en önde ki Bahadır'ı fark ettim. Ben donup kalırken o genişçe sırıtarak bana ilerledi. Arkasındaki gruba bakmak istemiyordum. Aralarında Yetkin'in de olması oldukça olası bir durumdu.
"Çilli sultan Hazel!"
Bana taktığı bu aptal lakaba yüzümü ekşittim. Bu lakabı sevmediğimi biliyordu eşek herif. Beni kızdırmaya bayılıyordu işte.
Kastan mahrum kollarını etrafıma sararken bende beline sarıldım. Bahadır fazla zayıf ve uzundu. Kafam en fazla göğsüne uzanıyordu. Müdür yardımcısı ona hep yalı kazığı derdi. Ah zavallı arkadaşım.
"Seni görmeyi beklemiyordum, çok özlemişim."
"Arayıp sormazsan özlersin tabi." Sitem dolu sesine karşılık dilimi çıkardım. "Sanki sen arayıp sordun... Özlemedigin için sağ ol ya."
"Saçmalama kızım, ben meşgul bir adamım. Ondan yani..."
"Ya tabi..."
Saçlarımı karıştırıp beni iyice delirtti. Bahadır'la her zaman çocuk oluyorduk. Göğsüne en sert yumruğumu indirdim. Ikimizde gülüyorduk.
"Hayırdır, hangi rüzgar attı seni buraya?"
"Babaannemi ziyarete geldim bay meşgul."
Kafasını salladı. Yüz ifadesi bir anda ciddileşti. "Yetkin döndü, biliyorsun değil mi?"
O sırada tanıdık bir ses işittik. "Bahadır, gelsene oğlum buraya!"
Hafif yan dönen Bahadır o tanıdık sesle yüz yüze gelmemizi sağladı. Bugün okuldaki o kırgın ifadesi yoktu. Yani, beni görene kadar... Beni görünce aynı adam geri döndü. Birkaç saniyelik şaşkınlıktan sonra yanındakilere bir şeyler söyleyip bize ilerledi.
"Biliyorum..." Biraz geç de olsa Bahadır'a cevap verdim. Dudaklarını sıkıca kapatıp üzgün bir ifadeyle bana baktı. Hafifçe gülümsedim ve Yetkin yanımıza geldi.
"Hazel... Seni görmeyi beklemiyordum."
Tersleyebilirdim. Ama bunu istemiyordum. Evet, ayrılmıştık. Hatta bana bir şey demeden kendisi bitirmişti ama onu hayatımdan tamamen çıkaramazdım ki. O benim sadece sevgilim olmamıştı. Arkadaşımdı her şeyden önce. Ona olan sevgim değişmeyecekti.
"Babaanneme geldim. Nasılsın?"
Omuz silkip güldü. "Burada olmak güzel, arkadaşlarla olmak." Gülümseyerek karşılık verdim. "Ah, bu arada... Babaannen bizde. Klasik günlerini yapıyorlar." Suratımın asılmasına mani olamadım. Babaanneme ihtiyacım vardı şu an, boşuna mı gelmiştim buraya?
"Tüh ya... Boş yere gelmişim."
Bahadır söze atıldı. "Aslında bizimle yıldız'a gelsene Hazel. Hem madem babaannen evde yok. Hazırda karşılaştık. Özlem gideririz. Hadi, hayır cevabını kabul etmiyorum."
Gözlerim ikisinin arasında gidip geliyordu. Ikisinde de istek vardı. Hayır demek istemiyordum. Eski arkadaşlarla olmak iyi gelecekti. Tamam kabul, bugün beni yıpratan nedenler arasında Yetkin'de vardı ama şu an varlığına alışmıştım. Ben onu aşmıştım. O da bir arkadaştı benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Gitme
Teen Fiction"Hayır, anlamıyorsun. Ben hep birilerinin arkasından koştum. Herkes beni terk etti. Onlar giderken ben onları durduramadım. Çabaladım ama başaramadım. Yeni bir başarısızlığa kendimi bırakamam. Sende gitme." Kafasını salladı. Gözlerini dalgalı denize...