-29-
Hayatım ne zaman yoluna girse mutlaka yolundan çıkarmaya çalışan insanlar oluyordu. Sanki kıskanıyorlardı. Mutlu olmamı istemiyorlardı. Halbuki hiçbir zaman kıskanılacak bir hayatım olmamıştı. Aksilikler vardı işte. Yaralarım vardı. Ben güçlü durmaya çalıştıkça beni yıkan yaralar.
Poyraz okuldaki son haftasını geçiriyordu. Ikinci dönemi bile beklememişti. Iki hafta sonra dönem bitecekti zaten. Ama bunun bir önemi yoktu. Gidiyordu.
Gideceği okulun antremanlarına katılmak için her çıkışta birlikte bir şey yapamadan gidiyordu. Her birimizde gideceği için hüzün vardı ve son haftayı birlikte geçirmek istiyorduk. Elimizde olan tek zaman dilimi teneffüslerdi. Içinde bulunduğumuz sınav haftası yüzünden ise onun kıymetini de bilemiyorduk.
Giderse hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Onu kaybedecektim.
Çarşamba günü beden eğitiminden sözlü olacağımız için bütün dönem boş geçen ders için spor salonuna indik. Ilk defa okulda eşofman giyiyordum.
Beden eğitimi hocası bize birkaç basit hareket yaptırıp hepimize yüz verdi. Sözlü puanlarının aslında bahane olduğunu ve bizim sporla kafamızı dağıtmamızı istediğini açıkça dedi. Son iki dersin beden eğitimi olduğunu göz önünde bulundurursak bu gereksizdi ancak niyeti için kendisini tebrik ediyordum.
Kızlar erkekler şeklinde bütün sınıf ikiye ayrıldık. Salonun yarısında erkekler futbol oynuyor, kızlar ise voleybol oynuyordu. Aklım sürekli Poyraz'da olduğu için kendimi oyuna veremiyordum.
Yan grubun topu sertçe kafama geldi. Ben kafamı ovuştururken Beyza yapmacık bir tavırla yanıma geldi.
"Ay çok üzgünüm Hazal'cım, elimden kaydı."
Ismimi yanlış telaffuz etmesine mi sinirlensem yoksa bilerek atıp numara yapmasına mı bilemiyordum. Olabilecek en sert şekilde baktım.
"Adım Hazal değil, seninle ismime "cım" eki koyacak kadar yakın değiliz ve bu aptal numara bana sökmez Beyza. O yüzden; def ol."
Bana doğru gelen Ezgi ve Nida'yı elimle durdurdum. Beyza yerde duran topu aldıktan sonra iyice dibime girdi ve sadece benim duyabileceğim şekilde konuştu.
"Salak kız... Sana en başından yerini bil demiştim, hatırladın mı? Beni kızdırırsan sana takacağımı bilmeliydin. Bu arada, Poyraz'ın gitmesine çok üzüldüm. Ama onun için iyi olacak. En azından dayımı bu yönde ikna etmek hiç zor olmadı."
Dedikleri ile donup kaldım. Ne saçmalıyordu bu salak?
Sürtük kahkahası attıktan sonra topu kendi grubuna yolladı. "Bu daha hiçbir şey Hazal. Poyraz'ı tamamen kaybedeceksin. Sonra diğer arkadaşlarınla uğraşacağım. Yalnız kalacaksın. Ve bu okula geldiğin gibi defolup gideceksin."
Bana zarar vermekle beni tehdit etmesi korkutmuyordu. Ama arkadaşlarım hakkında tehdit etmesi ve Poyraz'la beni tehdit etmesi? Bu kız kaşınıyordu.
Hayatımda bir kere olsun hiç kimseye saldırmamıştım. Zaten güçsüz bedenimle kime saldırabilirdim ki? Denesem sonunda dayak yerdim.
Bu ihtimali bile bile Beyza'nın saçına yapışmak paha biçilemezdi.
Beyza karşı atağa geçerek benim saçlarıma yapıştı. O sırada yanımıza ulaşan kızlar bizi ayırmaya çalışsa da ellerim resmen kilitlenmişti. Kimse arkadaşlarımı benden alamazdı. Kimse Poyraz'ı benden alamazdı.
Hocanın yardımıyla bizi birbirimizden ayırdılar. Beyza'nın müdürün yeğeni olması umurumda değildi, disiplin beni korkutmuyordu.
Hoca ikimizin koluna girip bizi resmen çekerek odasına götürdü. Bütün sınıf şaşkınlıkla olan biteni seyrediyordu. Isin kötü tarafı daha yeni iyileşen yüzümde sızlayan bir tırnak yarası hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Gitme
Teen Fiction"Hayır, anlamıyorsun. Ben hep birilerinin arkasından koştum. Herkes beni terk etti. Onlar giderken ben onları durduramadım. Çabaladım ama başaramadım. Yeni bir başarısızlığa kendimi bırakamam. Sende gitme." Kafasını salladı. Gözlerini dalgalı denize...