42

294 84 23
                                    

(Multimedia: Siyah eldivenli elleriyle yüzünü kapatan bu kadın, gizemlerini ve niyetini ifşa etmek istemiyor. Bu görsel sunduğu fantastik lezzetin yanı sıra Rüzgarın kişilere bakış açısını yansıtıyor. )

Sade yaşam tarzı ile günlerini eriten ailesi bugün karmaşıklığın esareti altında kalmıştı. Babasının üzgün bakışları Rüzgarın firari öfkesini intikama çeviriyordu. Eşref Bey okunan akşam ezanını işitir işitmez caminin yolunu tuttu. Sadece oğluna dönüp "Takma kafana oğlum" dedi.

Görmüştü Rüzgarın çakır gözlerindeki terazis öfkeyi. Babaydı o, yeri gelir bağırır , yeri gelir büyük öfkeleri yatıştırır. Dükkana adım attığında Annesinin buğulu gözleri ile karşılaştı. Eşref beyin camiye gitmesini fırsat bilen Ruşen Hanım oğlunun omzundaki kurşun yarasını kimin yaptığını öğrenmek istedi.

"Anlat oğlum kanını döken namert kim?

Annesinden gelen bu soruyu yanıtlamak zorundaydı. Çünkü söz vermişti herşeyi anlatacağına. Lakin Kolenka yaptı diyemedi. Belirsiz kişilikleri üstü kapalı uyuşak cümlelerle aktardı.

"Anladım oğlum ama kim yaptı? Kanını döken ismin değeri veya düşmanlığı çokmuda cümlelerini sığ ve uyuşak konuşursun?"

Ruşen Hanım oğlunun sakladığı tüm gerçekleri bilmek istiyordu. Bu yüzden her sorusunda net cevaplar beklediğini manalı cümlelerle servis etti. Rüzgar bir an ağzını gerçekler için araladı.

"Ko....... Boşver sultanım. Çok ciddi bir yaram yok."

Diyebilirdi aslında, "Komşumuz Kolenka yaptı. " Üç kelimeden oluşan bu cümlenin sadece "Ko..." kısmını döktü ağzından. Anastasia'yı kaybetme korkusu onun bazı gerçeklerin kapanmasını sağlıyordu.

Dükkanı biraz düzenledikten sonra evlerinin yolunu tuttular. Rüzgar aklından çıkmayan soru işaretlerini bitirmek için elinden geleni yapacaktı. Kardeşi Ahsen'in hazırladığı leziz yemekleri yedikten sonra odasına çekildi.

Kendisine yardımcı olacak beş altı arkadaşı yani cigaralarını sardı. Silahını cebinden çıkartıp boşalan sarjorünü doldurdu. Çünkü her an tehlikeye düşebilir bunun için önlem almak gerekiyordu. Ahsenin getirdiği bir bardak çayı keyifle içti. Düşünmek ve karar almak için kafasını düzeltmesi lazımdı. Bu sefer kendisi yerinden kalkıp daha demli çay kattı.

Odasının kilitini kontrol edip pencerenin sol köşesine oturdu. Demli çayını acı cigarasıyla harmamladı. Genzinde ki acımsı his tıksırmasına neden oldu. Paltosunun geniş iç cebinden mektupları çıkarttı. Hepsini tek tek açıp yan yana çizdi. Farklı dillerde yazılan mektuplar ve içinde sakladığı gizemler Rüzgarı bunaltıyordu.

Pencereyi açıp gökyüzündeki yıldızların ışık kavgasını seyretti. Evlerinin sol tarafında metreler ile ifade edilen uzaklıkta şeytanların seslerini duydu. Onlar Rüzgara göre şeytandı. Vinogradov ailesinin kapısının önünde gizemli adamlar belirdi yine. Tek tanıdığı Gaspar Borzakian'dı. Diğer iyi giyinimli adam ise Albert Clarke'ni tam kendisiydi.

Rüzgar geçirdiği saatlerin artık daha değerli olduğunu hissetti. Yarın ne yapıp edip bu mektupların çevirisini yaptıracaktı. Yoksa bu şüphesi eli tetikteyken ona cinayet işletebilirdi. Belki mektubun çevirisi daha fazla kızmasına sebeb olacaktı. Ancak planlarını daha rahat kurabilirdi. Biten Cigarasını pencereden atmak için kafasını çıkartdığında kapılarının önünde beliren gölgeyle irkildi.

Bir Asrın Aşk Çığlığı "VAVEYLA" (Wattys2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin