(Multimedia: Sezen Aksu-Seni kimler aldı şarkısı her şeyi özetliyor. Yazar okurken dinlenmesini istiyor.)
Ahsen'in aşk öyküsü abisinin desteği ile daha tatlı bir hal almıştı. Utana sıkıla odanın kapısını kapattı. Mutluluğuyla karışık heyecanı yanaklarını al al etmişti. Gabriel'e kavuşmanın ulaşılmaz hazzına vardı. Rüzgar kendisinin mutlu olmadığı bu hayatta başkalarının aşk öyküsü ile nefes alabilirdi. Ama bu şekilde bekleyecek kadar aptal olamazdı. Anastasia'ya ulaşmanın bulunmaz yollarını keşfetmeye karar verdi.
Sertçe açılan kapının arkasında babası Eşref beyin öfkesi gizlenmişti. "Vah" çeke çeke salona attı kendini. Düşen tansiyonu ve yanında getirdiği acılarla şark köşesine oturdu.
Rüzgar: Baba hayır olsun nedir bu halin bir şey mi oldu?
Eşref Bey: Oğlum korkulan başımıza geldi. Ülke elden gidiyor.
Rüzgar: Anlat baba. Biraz sakin ol kalbin kaldırmayacak bu heyecanını.
Eşref: İngiliz, Rus, Yunan ve adını hatırlayamadığım düşman orduları anadoluyu kuşatmaya başlamış. Hatta İzmir'e yunanlıların girdiği söyleniyor. Ermeniler doğuda ve bazı illerde silahlı harekete geçmişler. Bin yıl beraber yaşadığımız kardeş bildiklerimiz bize ihanet etti. Hepsi ülkeden gönderilecek.
Rüzgar: Ne diyorsun baba? O zaman savaş kaçınılmazdır. Bu millet kanla kuruldu kanla alınır. Gelecekleri varsa görecekleri var.
Anadolu bir anda kendini savaşın ortasında bulmuştu. Aynı şekilde İstanbul da büyük kargaşanın içine düşecekti. Bu durumda yüzlerce sevdalı yürek savaşın kurbanı olacak sonsuza kadar ayrı kalacaktı. Rüzgar yumruğunu sıkıp evden ayrıldı. Aklına ilk gelen şey Gabrielin durumuydu. Ermeni olduğu için tutuklanmış olma ihtimali yüksekti.
Evin kapısına defalarca vurmasına rağmen kimse açmadı. Gabrielin Türk komşusu elini sallayarak "Askerler götürdü" dedi. Kurunun yanında yaşın yanacağını anlamıştı. Oysa ki saatler önce kardeşi ne kadarda mutluydu. Sevgilisinin İstanbuldan sürgün edileceğini öğrenince çok üzülecekti. Bir asrın aşk çığlığını kim duyacaktı. Şirin aşklar yerini acıklı türkülerin arkasından yazılan romanlara bırakmıştı. Belki bulduğu kalemi oraya buraya süren şair bu olanlar "dur" demesini de bilecekti. Ama Rüzgarın mucizeleri bekleyecek umutlara tutunacak takati kalmamıştı.
Şehzadenin açıklamasına göre eli tutan gözü gören herkes orduya alınacak. Yoksa cayır cayır yanan Anadolu ve beraberinde İstanbul kül olacaktı. İşte bu yaşanmamış sevdalara atılabilecek son mürekkepsiz imzaydı. Zaten izi kalmamış onca günün, hayaldi deyip unutulabilecek saf dakikalar yok oldu. Gökyüzü kızıl, ellerde tüfek, nehirlerde kan, patlak veren savaş kin kusturuyordu cennetin aydınlık köşklerine.
Rüzgar gözlerinin önünden gitmeyen aşkı Anastasia'nın yokluğunda yaşamanın anlamı kalmadığını anladı. Orduya katılıp canını eline ruhunu deli yalnızlıklara bırakacaktı. Canı çıkmaz ise biricik sevgilisini bulmaya çalışacaktı. Onu elde ettiğinde yolunu kesen herkesin başını almaya and içti. Çünkü aşkları asrın en büyük sevdası bulunmayan inci gibiydi. Parlaklığı ve değeri ile herkesi büyüleyen ama asla dokunamadığımız o güzel varlık.
Ahsen'in tatlı aşkı yerini mateme kadınlık ruhunu kılıçla yırtan öfkesi ve şiddetlenen umutsuzluğu ile bir arada kalmıştı. Gözlerinden süzülen yaşlarla yapayalnız aşksız, susuz, mutsuz, kimsesiz yürekli haline yazar bile kıyamazken kader hayatını karartmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Asrın Aşk Çığlığı "VAVEYLA" (Wattys2016)
Romantizm"Çıldırmış kelimelerin virgülsüz tutkulu savaşı...." "Veya bir delinin çıkıpta kurşunlarla dans etmesi..." "Susuz kadının aşkımsı açlığı ve benzersiz tonda göz rengi..." "Nesli tükenmiş bir sevdanın objektife inat işkencesi....: "Yazarın dah...