(Multimedia: İlyas Yalçıntaş Sadem şarkısının söylerken Rüzgarın hislerinide bir nevi yansıtıyor.)
Vinogradov ailesinin evi terkedilmiş eşyalar sağa sola savrulmuştu. Rüzgar burnundan soluyarak odaları tek tek gezdi. Önemli eşyalarını alıp İstanbulu terk ettiklerini anlayınca olduğu yere çöktü. Ellerini yumruk yapıp çenesinin altına dayadı. İri gözlerini kapatıp kafasına öne eğdi. Doyamadığı Anastasia'nın gidişine hüzünlendi.
Bir süre o şekilde düşündü. Kafasında planladığı gibi hiç bir şey gitmemişti. Mecnunun ölümünden sonra Anastasia'yı kaybetmeye kalbi dayanamazdı. Delikanlı kişiliği altında koca kalpli aşk adamı yatıyordu. Bedenini yüksek bir tepeden boşluğa atmak istiyordu. Düştüğü durumdan bu şekilde kurtulabileceğini düşündü.
Çöktüğü yerden kalkıp Anastasia'nın odasına geçti. Kokusunu hissedince hafiften titredi. Ciğerine Anastasia'yı çekercesine odayı kokladı. Delikanlı adam kırgın yüreğiyle göz yaşlarını zemine bıraktı. Anastasia'nın yüzünü kapattığı peçeyi buldu. İşte bu onu daha da duygulandırmıştı. Aşk adamı delirtir denildiğinde inanmayanlar için çılgına döndü.
Peçeyi defalarca öptü. Sanki Anastasia'nın dudaklarıyla temas kurmuştu. Vinogradov ailesinin evini dağıtmaya başladı. Eline geçirdiği her şeyi duvarlara çarparak öfkesini dindirmeye çalıştı. Dolapları yumruklayıp tekmeledi. Canının acıdığını hissetmek bir tarafa daha şiddetli vurdu. Ruhu zaten yorgun bedenindeki takatide bitmişti.
Anastasia'nın peçesini cebibe koyup evden çıktı. Sarhoş edasıyla yürüyebildi. Sessizce odasına geçip gözyaşlarını saklamak istiyordu. Kapıyı açtığında kardeşi Ahseni karşısında gördü. Hemen odasına geçmek istedi. Ahsen abisinin kolundan tutup "Dur Abi" dedi.
Herşeyden haberdar olan Ahsen abisini çevirip sıkıca sarıldı. Rüzgarın çektiği acıya dayanamayıp oda gözyaşlarına boğuldu. Biraz sakinleşince elinde tuttuğu mektubu abisine verdi.
Ahsen:Bu mektubu Anastasia taşa sarılmış şekilde pencereden içeriye attı. Abisi kolenka zorla faytona bindirdi. Göz yaşları ve çığlığı Beyoğlunu inletti. Konuşma imkanımız olmadı abi.
Rüzgar kardeşinin elinden mektubu aldığı gibi odasına geçti. Kapıyı kitleyip cigarasını yaktı. Büyük iştahla mektubu okumaya başladı.
Sevgilim;
Gözlerin buğulu hasretimle yanıyorsun. Ellerin mektubu tutarken titriyor. Ah be yarim kader işte ne diyebilirim? Ağlama desem ben hüngür hüngür ağlıyorum. Farkındasın değilmi sevdiğim bizi ayırdılar. Bu mektubu yazarken benimde gözlerim buğulu, ellerim titriyor. Bizim aşkımız o kadar büyük ki kavuşmamızda o kadar zor Rüzgarım. Beni zorla buralardan götürüyorlar. İstanbulda neler yaşandığını isyan çıktığını herşeyi biliyorum. Babamın ve abimin terör olduğunuda anladım. Ama onlar benim umrumda değil tek sen varsın sevdiğim. Birazdan İstanbulu terk edeceğiz. Babamı abimle konuşurken duydum Bulgaristana göç edeceğiz. Sofya'da arkadaşı varmış. İsmini ve nerede olduğunu bilmiyorum. Ama sana inanıyorum sevgilim beni bulacaksın. Seni sonuna kadar bekleyeceğim. Sofya'da ne kadar kilise varsa bahçesindeki en büyük ağacın dibine not bırakacağım. Babam sadece kiliseye gitmeme izin verecektir. Bu şekilde birbirimizi bulabiliriz. Umudunu kesme sevdiğim her şey düzelecektir. Kader elbet bizide buluşturacak. Seni sonsuza kadar seveceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Asrın Aşk Çığlığı "VAVEYLA" (Wattys2016)
Romance"Çıldırmış kelimelerin virgülsüz tutkulu savaşı...." "Veya bir delinin çıkıpta kurşunlarla dans etmesi..." "Susuz kadının aşkımsı açlığı ve benzersiz tonda göz rengi..." "Nesli tükenmiş bir sevdanın objektife inat işkencesi....: "Yazarın dah...