(Multimedia: Yağmura inat eğilmiş bekleyen bu delikanlının kafası karışmış olabilir mi?)
Deli gönlü yerinde durmuyor Anastasia'yı göreceğine de inanamıyordu. Rahibe kıyafetini ise Beyoğlunun kirli caddesinde bulunan mezbub bir barakada değiştirecekti.
Sabahın Rüzgarı uyuttuğu dakikalar ezan sesiyle irkildi. Gözlerini açtığında güneşin doğmaya daha niyeti olmadığını farketti. Üzerine kıyafetlerini giyip sessizce evden ayrıldı.
Dükkana vardığında güneş kendini göstermeyi başarmıştı. Dakikalar sonra mecnunda dükkana geldi. Artık planı uygulama zamanı gelmişti. Rüzgar rahibe kıyafetlerini büyük özenle giydi. Mecnun dışarıyı kontrol etti. Sadece sokak köpeklerinin yalnız bakışlarını gördü.
Rüzgara sokağın musait olduğunu söyledi. Yalnız akıllarına getirmedikleri bir durum karıştırdı kafalarını. Rüzgar tam bir rahibeye benzemişti. Ancak göğüslerinin hiç belli olmaması planı suya düşürebilirdi. Küçük ama çok önemli bu konu Rüzgar'ı kısa süreli strese sokmaya yetti.
Mecnun üzerindeki buluzu çıkarttı. Sonra masanın üzerindeki makasla kollarını kesti. Rüzgara hemen rahibe kıyafetini çıkarmasını istedi. Bluzun kollarını Rüzgarın göğüsleri üzerine koymasını istedi. Rüzgar söyleneni yaptı sonra üzerinde ki bluzla yapmacık göğüsleri sabitledi. Mecnun pratik zekasıyla Rüzgarı büyük sıkıntıdan kurtarmıştı. Her şey hazır hale gelmiş Rüzgarın kadından farkı kalmamıştı.
Mecnun son kez sokağı kontrol etti ve Rüzgara çıkmasını söyledi. Beyoğlunun delikanlısı Rus kızı için rahibe kılığındaydı artık. İstanbul sindiremezdi aslında bu rezilliği. Belki duyulsa bu olay Rüzgar en unutulmuş bölgelere sürgün olacaktı.
Kafasında ki soru işaretleri ve caddelerin onu kınarcasına sessizliği korkutuyordu. Rüzgar bir ara üzerinde ki rahibe kıyafetini çıkarıp atmayı bile düşündü. Ama mümkün değildi bu Anastasia onun nefesiydi.
Kirli bacalardan kinci dumanlar gökyüzünü boğuyordu. Gökyüzü ise Rüzgarı boğuyor nefes almasını zorlaştırıyordu. Aslında gökyüzüde bu oyundan rahatsız olmuş sitemlerini İstanbul'a döküyordu. Rüzgar her şeyin karşı geldiği aşkına kavuşma ümidiyle yürüdü. Umursamadı hiç bir olumsuzluğu, O sadece Anastasia'yi umursuyordu.
Kilisenin kapısından rahibe edasıyla girdi. İki kadın ve küçük bir çocuktan başka kimseyi göremedi. Kilisenin bahçesine oturup aşığının teşrifini dört gözle bekliyordu. Boynuna kalemini asıp bir kağıt parçası aldı eline. Sonradan konuşma yeteğini kaybettiğini herkese inandırması gerekiyordu. Aradan neredeyse bir saat geçmiş hala Anastasia gelmemişti.
Aşıkların aşığını beklemesi aşkın en acımasız eylemidir. Çünkü en çok aşıklar özler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Asrın Aşk Çığlığı "VAVEYLA" (Wattys2016)
Romance"Çıldırmış kelimelerin virgülsüz tutkulu savaşı...." "Veya bir delinin çıkıpta kurşunlarla dans etmesi..." "Susuz kadının aşkımsı açlığı ve benzersiz tonda göz rengi..." "Nesli tükenmiş bir sevdanın objektife inat işkencesi....: "Yazarın dah...