24. Bölüm

349 31 56
                                    

İlk nefesimizi onların son nefesine borçluyuz... #18Mart1915

Rabbim! Gönlümün tespihine umut boncukları dizdin tane tane. Her çekişte AFF diyorum ve sığınıyorum rahmetine. Sen affedicisin affetmeyi seversin. Bizleri de affeyle!

Cumamız mübarek olsun 🌹

Kısa ve de sıkıcı bir bölüm olduğunun farkındayım ne yazık ki. :/ Çünkü beynim işlevini yapmamakta diretiyor! Yine de keyifli okumalar.

Multimedya: Kitap saksı... İçindeki çiçeğin petunya olduğunu farz ediverin. :)

Katre'nin anlatımıyla...

Sesim duvarlara işlenirken ayaklarım kaldırım taşlarının üzerine bir değip bir çekiliyordu hızla. Geriye dönmek yerine koşmanın daha mantıklı olduğuna hüküm vermişti geçte olsa görevinin başına geçen beynim.

Peşimden gelip gelmediğini bilmiyordum. Duyduğum tek ses maratona çıkan kalbimin gümbürtüsüydü. Gelmediğini umarak koşmaya devam ettim. Koşmaktan ve korkudan dolayı tıkanan nefesim işimi zorlaştırıyordu. Ana caddeye çıktığım zaman sağa ya da sola dönmektense direk karşıya geçtim. Kulaklarıma önce uzun bir korna sesi sonra ise birkaç küfür ulaştı. Önem sıramda kendine yer edinemediği için dönüp bakma zahmetinde bulunmadım.

Amacım marketin içine bodoslama dalmak olsa da ne yazık ki gerçekleştirememiştim. Çıkış kapısının önünde durduğumdan mütevellit kapının iki yana kayması söz konusu değildi. Çalışanlardan birini bana doğu gelip yardımcı olmasıyla içeri girdim hemen. Öne doğru eğilirken ellerim dizlerimin üzerine yerleşmişti bile.

Aradan ne kadar zaman geçtiğini idrak edebilecek bir yetiye sahip değildim şuan. Kasanın dibine bırakmıştım ayakta durmakta zorlanan bedenimi. Bakmasam da çalışanların meraklı gözlerle beni izlediklerini tahmin edebiliyordum. Bana yardımcı olan bayan çalışana bakıp 'su' demiştim belli belirsiz. Suyum gelene kadar nefeslerimi düzüne koyma çalışmalarıma devam etmiştim.

Şişede kalan son suyu da kafama dikip bitirdim. Kapağını sakince kapattıktan sonra ayağa kalktım. ''Daha iyi misin?'' Bana yardım eden kızdı.

Nefesimi seslice dışarı bıraktım. ''Evet.'' Nefeslerim rayına oturmayı başarmıştı. Elimdeki şişeyi sallayıp ''Teşekkür ederim,'' dedim hafifçe gülümseyerek. Tebessüm etmekle yetinmesiyle kasiyere doğru uzattım şişeyi.

''Biri bir şey mi yaptı? Ne oldu sana?'' Gözleri yaptığı işte olsa da merakla sormuştu sorusunu.

''Köpek kovaladı.'' Sesim yaşadığı olayın tesirindeydi.

''Tarık...'' Gözlerini yumarken sözlerini de yarıda kesmişti. ''İlerdeki çöpün yanındakinden mi bahsediyorsun?''

Başımı evet anlamında salladım. ''Dişi varlık görmeye dayanamıyor. Tam isimi aldığı öküz gibi!'' Sesin sahibi çalışanlardan biriydi. Gelen müşteriye yardımcı olmak için harekete geçmeden önce sarf etmişti bu sözleri.

Dikkatimi kasiyere verdim tekrar. ''Eski sevgilisinin adını verdi de,'' diye kısa bir açıklamada bulundu.

''Hm.'' Anlamsız bir ses çıkarmakla yetindim.

''Boşuna koşmuşsun bir şey yapmaz o.'' Para üstünü verirken ''Çöpün yanında ufak bir baraka yaptık orda yaşıyor. Korkma bir daha görürsen.'' Dedi güven veren gülümsemesiyle.

''Korkmam çünkü bir daha ölsem oradan geçmem!'' Sözlerim yüzündeki kasların daha da gerilmesine vesile olmuştu.

Para üstünü cebime koyduktan sonra telefonumu çıkarıp babamı aradım. Epey geç olmuştu ve bu saatte tek başıma eve gidemezdim.

Bir Umuda KiracıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin