Multimedya: Baran ERDAL.
Keyifli okumalar...
Kendime gelmem biraz zaman alsa da sonunda kendime gelebilmişim. Hemen güllerin içindeki kartı aramaya başladım. Heyecandan titreyen ellerim bana hiç yardımcı olmuyorlardı. Hâlâ inanamıyordum kim bana neden çiçek göndersin ki? Küçük beyaz kartı bulunca merakım daha da arttı. El yazısıyla yazılmıştı üstündeki not ve şunlar yazılıydı:
''Sen dünyaya sürgün bir meleksin ve ben seni o kadar çok seveceğim ki bir daha cennetine dönmek istemeyeceksin.''
Vay canına! Daha fazla ayakta duramayacağımı anlayıp koltuğa bıraktım bedenimi. Başka birine yazıldığını duysam 'Aman ne bu be!' diye burun kıvırırdım kesin. Ama bana yazıldığını bilmek... Bambaşkaydı. Defalarca kez okudum notu. Her okuyuşumda ilk kez okuyormuşum gibi heyecanlandım. Bu normal miydi?
'Sürgün melek ve seni o kadar çok seveceğim ki' beynimde dönüp duruyordu bu kelimeler. 'Sürgün melek' diye tekrar ettim yüzümdeki istemsiz sırıtışla. Sürgün melek... Demek annemin bahsettiği sürgün melek buydu.
Acaba gönderen kimdi? Kalp atışlarım mümkünmüş gibi daha da hızlandı. Sağ alt köşeye yazılmıştı isim. Ve başparmağım ismin yarısının üstündeydi. Gönderen kişinin isminin ilk hecesini gördüğümde bir an nefesim kesildi, bayılacağımı sandım. Oysaki sadece üç harfti gördüğüm.
Kor...
Olabilir miydi gerçekten? Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Bir süre durup kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ama durdukça sakinleşmemiş aksine daha da heyecanlanmıştım. Derin bir nefes daha alıp gözlerimi yavaşça açtım. Titreyen parmağımı usulca aşağıya doğru kaydırdım. Ve...
KorAy.
Ben neden bu kadar salaktım? Cidden yani KorAy isminin ilk hecesiyle neden hemen göndereni Korel sanacak kadar aptaldım? Varlığımdan bile haberi olmayan birinin evimi öğrenip bana gül göndereceğini düşünmek... Aptallıkta level atlamıştım resmen!
Ah! Her neyse şimdi aptallığıma sövmenin zamanı değildi.
Koray'ın kim olduğunu düşünmeye başlasam daha iyi olacaktı. Düşündüm, düşündüm ama bulamadım. Benim tanıdığım bir tane Koray vardı o da Kiralık Aşk dizisindeki Koriş'ti. E o da film karakteriydi. Amma saçmaladım ya! Film karakterleri falan...
Kartta KorAy yazılıydı. Acaba adı ikisinin adının birleşimi miydi? Kor ve Ay. Uygun isimleri düşünmeye başladım. Ama Kor ile başlayan erkek ismi olarak aklıma ilk Korel geldi. Korel olma düşüncesi şimdi hiç olmadığı kadar acı veriyordu. Hâlbuki az önce o olma düşüncesi ne kadarda mutlu etmişti beni.
Bu aralar hep böyleydim zaten. Mutluluktan havalara uçuyormuşum gibi oluyordu. En tepedeyken bir şey oluyordu ve hızla yere çakılıyordum. Sıkıntıyla nefesimi dışarı üfledim. Elimdeki gülleri ve kartı hırsla yan taraftaki tekli koltuğa fırlattım.
Annem çiçeğin bana gönderildiğini nasıl anlamıştı acaba. Ben bir türlü anlayamamıştım da. Of! Beynim duman attı düşünmekten!
Bedenen zaten yorulmuştum buna bide zihin yorgunluğu eklenmek zorunda mıydı? Sırt üstü koltuğa uzanıp annemin gelmesini beklemeye başladım. Şu an için yapabileceğim en iyi şey buydu.
Annemin ''Seni dinliyorum,'' demesiyle yumduğum gözlerimi açıp ona baktım. Az da olsa siniri geçmiş gibiydi. ''Koray diye birini tanımıyorum. Çiçeklerin bana geldiğini de sanmıyorum.'' Sesim yorgunluğumu ele veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Umuda Kiracı
Fiksi RemajaSustukça canını acıtan bir yumru vardır boğazında. Yutkunmaya çalıştıkça geçmeyip acı veren yutkunmayınca da gittikçe büyüyüp nefesini kesen... Ne yaparsan yap geçmeyen bir sancı durur kalbinde. Çığlık çığlığa ağlar kalbin ruhunun gölgesinde... İste...