Merhabalar!
1 Şubat'ta geleceğim deyip 9 Ağustos'ta gelmek... Utanç verici.
Özür dilerim.
Buraya nedenlerimi sıralayabilirim. Uzun bir liste... Benim için engel sizin için bahanenin ötesine geçemeyen bir sürü sebep. O yüzden yazmayacağım.
Her neyse. Şimdi buradayım!
Yeni bölümle beraber.
Umarım yalnız değilimdir...
Katre'nin anlatımıyla...
(''Onları kapının arkasına bırak da şunları halledelim.'' Dediğini yapıp yanına gittim. Malzemeleri incelerken zihnimdeki fikirlere ben bile inanamıyordum. ''Benden bu kadar...''
''Hı?'' Kaşlarım da havaya kalkmış ne dediğini anlamadığımı belirtiyordu.
''Bana pasta yapacaksın.'' Kendinden eminmiş gibi dursa da gözlerinde tereddüdün yansıması vardı. ''Malum doğum günüm.'' Dudakları keyifle biraz daha gerildi.)
•••
Hayat. Sözlükteki anlamıyla; doğumdan ölüme değin geçen süre. Oysa her insanda farklı bir çağrışım da bulunan bir kelime...
Sözlükteki anlamı kadar basite indirgenemeyen bir sözcük...
Başımı belli belirsiz iki yana salladım. Huzurlu ve mutluydum. Zihnimi başka konularla meşgul etmemem ana dönmem, ondan zevk almam gerekiyordu. Derin bir nefesle doldurdum ciğerlerimi.
Kalan son parçada diğerleri gibi mideme doğru yol alırken çatalımı yavaşça tabağıma yerleştirdim. Karşılıklı oturmuş pastamızı yiyorduk. Hayatımda ilk kez pasta yapmıyordum. Kendimi övmek gibi olsun hamarat insandım. Mütevazılığa gerek yoktu şimdi. Pasta muhteşem olmuştu.
Ama yine de Korel beğenir mi, diye endişelenmemiş değildim. Zevkler farklıydı netice itibariyle. Ağzına aldığı ilk lokmaya attığım bakışı yakaladığı andaki siması utanç verse de komikti.
Bir anda öylece kala kalmak bile insana yakışabiliyordu demek ki.
''Açsan yemek yapayım?'' Kaşları ben anlamadım dediğini dercesine çatılırken tabağımı nazikçe biraz uzaklaştırdım kendimden. Belki de konuşmak doğru kelimeleri bulmak için zaman kazanmak istiyordum, bilemiyorum.
''Bütün pastayı yedin ya ondan.'' Kurulan cümle canımı sıksa da çekingenliğim had safhadaydı. Ama susamazdım ki eğer açsa ona yemek yapabilirdim. Bakışlarımı amaçsızca gezdirdiğim masadan alıp simasına çevirdim. Gülümsemesi nefesimi boğazıma tıkarken dudaklarını hafifçe araladı.
Sözleri dışarı taşamadan telefonunun müziği doldurdu kulaklarımı. Kahve çekirdekleri benden uzaklaşırken nefesimi bıkkın bir sessizlikle dışarı doğru üfledim. Mutfak kapısından dışarı çıkıyordu o anda. Arkasından öylece bakmaya son verip ayaklandım. Kalan parçaları da yıkasam iyi olacaktı.
Sırtımı tezgâha yaslayıp nefesimi sertçe dışarı üfledim. Biraz yorgunluk fazlasıyla huzursuzluk doluydu. Daha yeni başlıyorduk. Hattın diğer ucundakiyle olan konuşmasını duyacağım zamanlarda gelecekti elbette. Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Tüm gününü –ki bu doğum günü olan günü- bana ayırmıştı. Bununla mutlu olmak yerine dert ettiğim şeylere bir bak.
Konu sevdiğin olunca arsız bir doyumsuzluk sarıyordu her yanını.
•••
''Güzel filmdi değil mi?''
Filmin sonunda çıkan yazılardan gözlerimi ayırmayıp olumlu anlamda başımı sallamakla yetindim. Okumasam da boş boş ekrana bakmak şuan için yapılacak en iyi şey gibiydi.
Split (Parçalanmış).
Güzel filmdi doğrusu. Hele adamın oyuncuğuna bayılmıştım. Ama neden gerilim filmi izlemiştik ki?
Bakışlarımı kucağımda birleştirdiğim ellerime çevirdim. Sormaktan ne kaybederdim ki? Yutkundum. Durumu fazla abartıp gözümü korkutmamalıydım. Ondan tarafa döndüm sakince.
''Sen hiç aşk filmi izlemez misin?'' Sesim tam da istediğim gibi ifadesiz bir tondaydı.
Hiç duraklamadan pat diye verdiği cevap ve bitiminde göz kırpması kalbimi sekteye uğrattı.
''Seninle yaşıyorken izlemek neden...''
Nasıldı?
Tek kelime dahi olsa yorumlarınızı benden esirgemeyin.
Umarım beğenmişsinizdir.
Bir sonraki bölümde görüşünceye dek hoşça kalın! ☺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Umuda Kiracı
Fiksi RemajaSustukça canını acıtan bir yumru vardır boğazında. Yutkunmaya çalıştıkça geçmeyip acı veren yutkunmayınca da gittikçe büyüyüp nefesini kesen... Ne yaparsan yap geçmeyen bir sancı durur kalbinde. Çığlık çığlığa ağlar kalbin ruhunun gölgesinde... İste...