1. Bölüm

17.8K 404 14
                                    

Yataktan kalktığımda saat 8:00' a geliyordu. Neyse ki okula geç kalmamıştım. Banyoya gidip işlerimi hallettikten sonra üzerimi değiştirdim ve kahvaltıya indim. Babam her zaman ki gibi erken uyanmıştı.
- "Günaydın tatlım !" dedi babam
-"Günaydın babacığım !" deyip yanaklarından öptüm.

Sessizce kahvaltı yaptıktan sonra babama ;
-"Görüşürüz" deyip çıktım. Dışarıda yağmur yağmasına çok sevindim ve yavaş bir şekilde yürümeye başladım. Bir yandan da yağmurlu havalarda dinlediğim (Kaan Tanöze-Amerikan Kovboyları) şarkıyı açıp ritmine eşlik ederek yürümeye başladım. Bu adamı gerçekten çok seviyorum. Grubuyla olanlarının da bende ayrı bir yeri var.
Okulun kapısına geldiğim de yağan yağmura veda edeceğim için üzgündüm. Ama bizim deli kız bana bunu unutturur diyip sınıfa doğru yürüdüm. Tahmin ettiğim gibi Yağmur sırasında oturuyordu. Aslında yatıyordu desem daha doğru olur. Adına nazaran pek yağmuru sevmez. Bir sevmediği şey ise kulaklığının çıkarılması. Tabiki hemen birisini çıkarıp ;
-"Günaydın Yağmur!" diye bağırdım.
Sinirli bir şekilde uyandı ve
-"Kızım sabah sabah ne bu enerji ya!" diye karşılık verdi.
-"Okula gelirken görmedin galiba yavrum yağmur yağıyor yani bugün benim mutlu olmam çok normal" dedim.

Beni tanıyan herkes yağmurlu günlerde ne kadar mutlu olduğumu bilirdi. Kendimi bildim bileli yağmuru çok severim. Bana o gün huzur verir. Sebepsiz yere neşeliyimdir.
Dersin başlamasına 5 dakika vardı ve şu anda dersin Biyoloji olması kadar güzel bir şey yok. Hoca geldiğinde Yağmur'u dürterek uyandırdım. Haftaya sınavlar başlıyordu ve dersi dinlemesi lazımdı. Ayşe hoca dersi 5 dakika kala bitirdi. Yoklamayı aldıktan sonra da sınıftan çıktı.
-Yağmur hadi kahve almaya gidelim
- "Peki Toprak Hanım, emriniz olur buyurun önden !" diyerek dalga geçti.
Kantindeki sırayı görünce ilk önce korksak da Burak gelip ikimize de kahve aldı.
Burak demişken 1. sınıftan beri çok iyi arkadaşız. Yani aramızda bir şey yok. Olmayacak diye bir şey de yok aslında ama bunca yıldır sadece arkadaşız bu saatten sonra da bir şey olacağını sanmıyorum. Neyse kahveleri içtikten sonra sınıfa geldik. Sıralarıma geçtiğimizde çoktan zil çalmış ve hoca sınıfa giriyordu. Öyle böyle derken bugün de okul bitti ve sınıftan çıktım. Çıktıktan sonra bir yere uğramadan eve geldim ve yiyecek bir şeyler hazırlayıp salona geçtim. Babamın eve gelmesine neredeyse iki saat vardı. Bende zaten kapıda bekleyen uykuma kollarımı açtım, kendimi yatağa atıp uykuya daldım.
Sabah uyandığımda saat 12:00 ' a geliyordu. Bugün cumartesi olduğu için şanslıydım. Biraz dolaşabilir alışverişe gidebilirdim. İlk önce banyoya gidip güzel bir duş aldım ve kahvaltı yapmaya indim. Ne yazık ki babam yoktu, tek başıma kahvaltımı yaptıktan sonra masanın toplanmasına yardımcı oldum. Tekrar odama çıktım ve üzerimdeki pijamalardan kurtulup kendimi duş attım. Sıcak bir duş aldıktan sonra dolabıma bir göz attım. Alışveriş için en uygun giysileri bulunca üzerime geçirip aynada kendime baktım. Aslında pek sevmem ama dün geceden ölü gibi göründüğüm için birazda makyaj yaptım. Dışarı çıktığımda nasıl mutlu olduğumu anlatamam, yağmur yağıyordu ve her tarafta toprak kokusu vardı. Sanırım adımı bu yüzden çok seviyorum. Toprak kokusu tam olarak ruhuma işlediği için adımın "Toprak" konduğunu düşünürdüm bazen..
Evin önüne çıkınca köşedeki taksi durağına yürüdüm ve boş olan bir arabaya bindim.

Alışveriş merkezine geldiğimde hemen kitabevinin olduğu yöne gittim. Birkaç tane kitaba göz attım ve 5 tanesinin parasını kasaya ödeyip kitabevinden çıktım. Kendime kahve de ısmarlamam gerektiğini düşünürken karşımda duran Burak'ı fark edemedim...

Burak'ı fark ettiğimde masaya oturmuş kahvemi yudumluyordum.
- "O Toprak hanımda buradaymış !" diyerek alayla karışık selam verdi.
Neden böyle yaptığını anlayamasam da bizim Burak sonuçta diyip kafamdaki düşünceyi bir kenara bıraktım.
-"Selam Burak oturabilirsin istersen" deyip sandalyeyi gösterdim. Bunu bekliyormuş gibi hemen oturdu karşıma.
-"Ee ne yapıyorsun burada" diye sordum.
- "Seni takip ediyordum" dedi sesindeki bozulmasına sarhoş olduğunu anladım.
-"Niye takip ediyorsun ki ?" dedim.
-"Çünkü seni çok seviyorum ve tek başına gezmeni istemediğim için takip ediyordum"dedi.
Burak az önce bana seni seviyorum mu dedi yoksa ben mi yanlış duydum ? Kendime gelmeye çalışırken,
-"Evet doğru duydun seni çok seviyorum Toprak. İki senedir sana aşığım. Ve sen bunun farkında değilsin.
- Ben ne diyeceğimi bilmiyorum Burak ..
- Bir şey demeni beklemiyorum zaten sadece bana bir kere şans vermeni istiyorum
En yakın arkadaşım bana aşkını ilan etti ve ben sadece bakıyorum. Benden bir şey söylememi bekliyordu.
- "Üzgünüm ama gitmem gerek" dedim ve bir taksiye atlayıp eve geldim. Burak beni seviyordu ve ben ona ne diyeceğimi bilmiyordum. Sonuç olarak en iyi arkadaşımdı ve ben onu kardeşim gibi görüyorum. Sevgili olmamızın imkanı yok ama bunu ona nasıl söyleyeceğim.
Giyinip hemen kendimi yatağa attım. Aldığım kitapları yerleştirmeye fırsatım bile kalmamıştı. Çok geçmeden uykuya dalmışım zaten.
Sabah uyandığımda saat 8:30'a geliyordu. Bugün pazar olduğu için biraz daha uyumaya karar verdim ve kendimi tekrar uykunun kollarına bıraktım. Uyandığımda saat 8'e geliyordu. Hemen kalkıp banyoya girdim ve çıktıktan sonra yemek yemeye mutfağa indim. Evde kimse yoktu. Bunu fırsat bilip bende yemeğimi televizyonun önünde yedim. Ve 12'ye doğru gidip yeni aldığım kitaplarımı kitaplığa yerleştirdim. Kapının kapanma sesiyle babamın geldiğini anladım ve elimdeki kitapları yatağın üzerine atıp merdivenlere koştum. Babamın boynuna atlayıp gününün nasıl geçtiğini sordum. O da hiç sıkılmadan genel olarak anlattı. Yemeği birlikte hazırlayıp sofrayı kurduk. Yemek dediğimse makarna, peynir ve kahvaltılık birkaç şeydi. Beraber masayı topladıktan sonra televizyon izleyip muhabbet ettik. Saatin geç olduğunu söylemesi ile odalarımıza geçtik.

Sabah alarmın sesiyle uyandım ve banyoya gittim. İşlerimi hallettikten sonra kahvaltıya indim. Babam her zaman ki gibi kahvaltı masasındaydı.
- " Günaydın tatlım, hala yorgun musun ? " diye sordu.
-" Sana da Günaydın babacığım. Yorgun değilim sadece biraz kırgınlık vardı oda geçti sanırım.
- "Bir şeyinin olmamasına sevindim canım kızım, ben şimdi çıkıyorum akşam görüşürüz" dedi ve masadan kalktı.
Kahvaltımı yaptıktan sonra Barış abi yani babamın şoförü beni okula bıraktı. Ona teşekkür ettikten sonra sınıfa gittim. Ama bir yandan da korkuyordum. Ya Burak onu reddettiğim için benimle bir daha konuşmazsa diye çok korkuyorum. Sınıfta bir kaç kişi dışında kimse yoktu. 5 dakika sonra sınıfa Burak girdi ve hemen benim yanıma geldi.
- "Günaydın Toprak" dedi ve oturdu. - "Günaydın Burak" dedim
- "Cumartesi dediklerimi düşündün mü ?
- " Burak ben senin üzülmesini istemiyorum ama üzgünüm ben seni kardeşim olarak görüyorum." dedim
-"Böyle olacağını biliyordum" dedi
-" İyi misin ?"diye sordum
-"Evet bu cevaba kendimi hazırlamıştım zaten zorunda yok" dedi ve en arkaya kendi sırasına gitti.

Hocanın gelmesiyle düşüncelerimden çıkıp hocanın anlattıklarını dinlemeye çalıştım. Not almaya çalışsam da pek başarılı olduğum söylenemez. Zilin çalmasıyla elimde kalemi sıraya bıraktım. Kantinde inip kahve aldım ve sınıfa geri döndüm. Kitap okuyarak kahvemi içmeye başladım. O sırada Fatma Hoca içeri geldi ve sınıfa geldi. Bende kahvemi sıranın altına bıraktım. Kitabımı açarak derse odaklandım. Matematik dersini çok severdim ve ilerde de matematik öğretmeni olmayı çok istiyorum. Dersi bölen kapının açılmasıyla dikkatim dağıldı ve içeri gelen müdürü dinlemek için ona doğru döndüm.
-"Arkadaşlar bir kaç hafta sonra okulumuza sağlığınız açısından önemli bir aşı için doktor gelecek. Tabi ki sizler de tam kadro okulda olacaksınız buna inanıyorum. Buraya gelme amacım ise sınıfınızın çok fazla devamsızlık yapmasıdır. Biraz daha dikkat edin. Ve hepiniz aşının yapılacağı gün okulda olun" dedi ve sınıftan çıktı.
Bu neydi şimdi 1. Sınıflar gibi aşı mı olacaktık biz. Sınıftakiler de bu duruma pek sevinmemişlerdi. Hemen bir uğultu oluştu. Fatma hoca ayağa kalkarak sessiz olmalarını söyledi. Ve derse devam etti. Son ders olduğu için zil çalınca okuldan çıktım ve Barış abinin olduğu yöne doğru yürüdüm. Eve geldiğimizde kapının önünde bir ambulans ve polis arabası vardı. Hemen inip koşar adımlarla kapının oraya geldim fakat gördüğüm şey karşısında ayakta durmam pek kolay olmadı. Babam bir sedyede yatıyordu ve birden gözlerim karardı...

Babamın Doktoru  [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin