Denizden çıkıp apar topar eşyalarımı kucakladım ve yanıma aldığım ceketi belime bağladım. Ağladığım için arada bir hıçkırarak odama doğru koştum. Bavulumu yatağımın yanından aldım ve eşyalarımı doldurmaya başladım. Ben bavulun fermuarını çekerken odaya Rüzgar Hoca girdi ıslak şaçlarından denizden az önce çıktığı belliydi.
-Toprak ben..
-"Hocam lütfen susun" dedim kısık sesimle
-Ben bir an unuttum. Gerçekten özür dilerim. Toprak ben..
-Hocam yeter !
Banyoya gidip diş fırçamı ve diğer eşyalarımı aldıktan sonra odadan çıktım. Telefonumu çıkarıp babamı aradım.
-Baba ?
-Efendim kızım ?
-Baba benim geri dönmem gerekiyor.
-"Niye ? Kötü birşey mi oldu ?" diye sordu telaşlı bir sesle.
-Sadece haber vermek istedim, yarın orada olurum.
-Peki kızım görüşürüz.
Otelden çıktıktan sonra taksiye binip havalimanına gittim.Biletimi aldıktan sonra beklemeye başladım. Uçak saat 22:00 daydı. Şuan saat 17:00 olduğuna göre 5 saat boyunca burada oturup bekleyecektim. Uykum olduğu için oturduğum yerde gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtığımda otel odasındaydım. Ahh lanet olsun hepsi rüya mıydı yani. Etrafıma baktığımda yanımda Rüzgar Hoca yatıyordu.
- Senin ne işin burada ?!
Sanki benim konuşmamı bekliyormuş gibi hemen gözlerini açtı
-Aptal bir yanlışlık yüzünden tatilini mahvetmene izin verenezdim.
-Sizine benim tatilimden !
- Yeterince rezil oldum ! Burda kalmama gerek yok.
-İstersen ben gidebilirim ama senin gitmene izin veremem.
-Sizi neden ilgilendiriyor bunlar !
-Çünkü senin mutlu olman beni de mutlu ediyor !
Ne demek istediğini anlamasamda ağzımı açıp cevap verecek cesareti kendimde bulamadım.
Kalkıp banyoya girdim ve duş aldım. Çıktığımda kendi yatağında yatıyordu. Telefonu açıp babamı aradım.
-Alo ? Baba ?
- Kızım seni bekliyorum ama uçağın ineli saatler oldu ve sen yoksun.
-Gelmekten vazgeçtim ve uyuyup kaldığım için de sana haber veremedim. Özür dilerim.
-Önemli değil tatlım sen tatilinin tadını çıkar.
Telefonu kapattıktan sonra;
-"Tabi ne demezsin çok tatlı bir tatil" dedim kendi kendime.Şuan uyuyan Rüzgar Hocayı izliyorum ama bunu niye yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Yavaşça yatağımdan doğruldum ve üzerimdekileri değiştirmediğim için aynı kıyafetlerle odadan çıktım. Sahil kenarı boyunca yürüdüm ve boş olan banka oturdum. Bir kaç insandan başka kimse yoktu. Telefonumu çıkarıp saate baktım 20:00. OHAAAA !!!! Resmen saatlerdir yürüyorum ve sahilin sonuna gelmiştim. Geriye yürüyebilirdim ama buraya yürümek bu kadar vaktimi aldıysa geri dönmek ne kadar uzun sürecekti kim bilir.
Hiç istemesemde telefonumdan Rüzgar Hocanın numarasını tuşladım ve telefon çalarken yerde ritim tuttum.
-Alo ? Toprak ?
-Uyandırdım sanırım hocam.
-Önemli değil. Noldu sen neredesin ?
-Ben nerede olduğumu bilmiyorum.
-Sen iyi misin Toprak ?
- Telaş etmenize gerek yok. Sahil boyunca yürüdüm ve sahilin sonundayım, geri dönersem çok geç olur.
-"Tamam sen beni orada bekle ben geliyorum" dedi ve telefonu kapattı.
20 dakika geçmesine rağmen ne Rüzgar Hoca ne de tanıdık hiç kimseyi göremedim. 30-40-50 derken iyice korkmaya başladım. Ve telefonumu açıp tekrar Rüzgar Hocanın numarasına tıkladım.
Telefon açılınca;
-Hocam nerdesiniz ?
-Gelmek üzereyim. Çok uzağa gitmişsin.
-Çabuk olun, ben korkuyorum.
-Korkmana gerek yok ben geliyorum birazdan yanında olucam.
-Hocam birileri geliyor.
-Uzaklaşmaya çalış..
-Hocam sanırım sarhoşlar..
Yanıma gelen iki üç çocuktan birisi elimden telefonumu kaptı ve kulağına koydu;
-"O bizim artık sevgilisi" dedi ve telefonu kapatıp cebine attı.
İşte şimdi sıçtık dediğim duruma geldim. Rüzgar Hoca yetişemezse belki de...-Gençler ! Bir sorun mu var !!
İçimden Allah'a teşekkürlerimi sunarken yanıma gelen Rüzgar Hocanın gözlerine minnetle baktım.
Çocuklar korkmuş olacak ki gerilediler.
-Telefonum..
-Al bacım.. kusura bakma.
Gerçekten sevgilim sanmış olacaklar ki ikisi korku dolu gözlerle arkalarına bakmadan koşmaya başladı. Ben kahkahamı bastırırken Rüzgar Hoca ayağını yere vurdu ve son kalan çocukta bağırarak koştu. O yanımızdan uzaklaşarak giderken bende tuttuğum kahkahamı serbest bıraktım.
-"H-hocam sizden çok korktular" dedim kahkahalarımın arasından.
-"Gülmeye devam edersen seni susturmak için öperim" dedi.
'What dedin gülüm' der gibi suratına bakarken.
-"Şaka yaptım" dedi ve o da kahkaha atmaya başladı.
Her ne kadar inanmasamda bende gülmeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babamın Doktoru [ TAMAMLANDI ]
Romance■TÜM HAKLARI SAKLIDIR■ Toprak KAYMER 19 yaşında Kumral,Yeşil Gözlü,1.75 boyunda. Annesini doğumunda kaybetmiş ve bu yaşına kadar da hep babasıyla yaşamış olan, Lise 4 de okuyan, ve genelde kavgacı olan bir genç kız. Babasının kalp krizi geçirmesiy...