Guzellerimm bölüm öncesi cok kisa bir hatirlatma lutfen yorum yapmayi ve vote vermeyi unutmayın. Hep böyle hemencik gelsin yeni bölümler. "Çok poncik bir yazarım biliyorum" :))
Ali-
Doruk'un söyledikleri karşısında ve ardından yaptığı itiraftan sonra gözüm dönmüş bir biçim de üzerine saldırdım. Artık onu kimse elimden alamazdı...
Zaten yara bere içinde kalmış olan yüzüne yine yeni yaralar açmakla meşgulken söylediği bir kelime ile sersemleştim, birden ayağımın kayması ile Doruk'un yanına düştüm. Bunu fırsat bilen Doruk kaçmaya çalıştığın da tekrar ayağından tuttum. Vurduğu tepik ile göğsüm sıkışırken, daha büyük bir tehlikenin beni beklediğini boşlukta savrulurken fark etmiştim. Zaten bunların hepsi saliseler içinde gerçekleşti.
Ne ara bedenim sert zeminle buluştu ne ara sonsuzluğa doğru yol aldım bilmiyorum...
Hatırladığım ve beynimde dolaşan bir cümle '' Bunların hepsine sen sebep oldun''Benim yüzümden miydi yani? Nasıl?
Sonunda gözümün önünde kendi kafamdan akan kanı gördüğüm de bilincim kapanmıştı. Bu sert kayalıkların bana mezar olacağını biliyordum birgün, ama böyle değil... Böyle olmamalıydı..Selin-
Kollarımı birbirine bağlayıp öylece uzağı seyrettim. Yanımda bedenimi saran Nazlı'yı, ağlayan Emre'yi, polisleri, ambulansı...Hiçbir şeyi umursamadan, tek bir damla gözyaşı dökmeden. Öylece uzağı seyrettim.
Polislerin sorduğu soruları zorlukla, binbir türlü yalanla cevaplayan Nazlı ve Emre işlerini ustalık ile halletmişlerdi.
Dört arkadaş kafa dağıtmak için gelmiştik buraya... Sonra Ali yaşadığı sorunlar yüzünden dayanamayıp kendisini birden boşluğa bırakmıştı.
Emre'nin fikriydi bu...Sorgulamadım.Karışmadım.Umursamadım. Zerre kadar bir önemi yoktu.
Polislerin sesleri, insanların uğultuları kafama üşüşüyordu ama beynimdeki sinyal anında yok etmeyi başarıyordu...
Geçmişi düşünüyordum...
Masum olduğumuz zamanları...
Ali'nin fısıldayan ses tonunu hayal ediyordum, nefesime vuran nefesini...
Yıldızları seyrediyorduk birlikte, bahçedeki yeşil çimlerin üzerine uzanmış öylece yıldızları seyrediyorduk...''Sen..'' diye söze girmişti.
Başımı hiç çevirmedim. Devam edeceğini biliyordum. Yanıltmadı, devam etti tepki vermemi beklemeden.'' Gördüğüm her şeyden daha eşsizsin biliyor musun?''
''Bilemezsin aslında'' yine cevap vermedim. Gözlerimi kapatıp söylecekleri kelimelerin huzurunu hapsetmek istedim yüreğime. İnce ince işlemek istedim...
''Gülüşündeki derinliği, gözlerindeki manayı, bakışındaki büyüyü, dokunuşundaki etkiyi...Nereden bileceksin ne denli bir facia olduğunu?''
Sessizliğimi bozma zamanı gelmişti. Şaşkınlık nidasıyla araladım dudaklarımı.
''Facia mı?''
''Faciasın tabi... Kızım ben engel olamıyorum kendime, kapılıp gidiyorum rüzgarına...Kasırga gibisin. Alıyorsun içine ve bırakmıyorsun''
''Bırakayım mı isterdin?''
''Garip olanı da bu ya. Ben bu kasırganın içinde oradan oraya savrulurken bile mutluyum''
''Hadi ama Ali Mertoğlu! Ben o kadar tehlikeli biri miyim?''
''Korkutuyorsun bazen beni...Öfken, zekan... İtiraf etmeliyim ki ürkütücü!''
''Bak şu yıldızları seyrediyoruz burada kaç saattir.. Sessizce, öylece... Tam burada bırakıyorum ben kötü yanımı, öfkemi... Senin yanında ben benim işte anlasana. İyileşiyorum ben Ali... İyileştiriyorsun beni!''
''İyileşiyoruz'' diyerek yüzünü bana dönüyor. Aynı anda gözlerimiz birbirine kenetlenirken...
Dudaklarımdan bir fısıltı çıkıyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak -Alsel-
FanfictionKendisine hayran ve bi okadar da bencil olan bir adam hayatını tepetaklak eden bir kızı sevebilir mi? Selin ve Ali geçmişten gelen öfkeleriyle birbirlerine ilk gun ki gibi aşık kalabilir mi? Peki ya aşk gerçekten her şeyi affeder mi? Bu hikayenin m...