Selin-
Gözlerimi açıyorum, belli belirsiz puslu bir beden beliriyor önümde.. Arkası dönük bir halde Ali'nin ne yaptığını merak ediyorum. Uykunun vermiş olduğu mahmurluktan kurtulmak adına gözlerimi kırpıştırıyorumbirkaç sefer.Sonra fısıldıyorum..
''Ali..'' önünü dönmüyor. Omzuna dokunuyorum..Kulağıma sesi geliyor ama algılayamıyorum.
''Sorun ne ? '' yatağın içinden çıkıp yanına yaklaşıyorum.
''Nasıl bulabildin?'' anlamaz bir şekilde ne dediğini düşünürken, elinde tuttuğu defter çekiyor dikkatimi. O an anlıyorum neyden bahsettiğini. Mahçup bir ifade ile saçlarımı kulaklarımın arkasına atıyorum.
''Kızdın mı ?'' Muhtemelen daha çok şaşkın. Ama sorduğum ilk soru bu kadar anlamsız oluyor işte.
''Benden gizledin''
''Gizlemedim'' diyorum bastırarak. Sonra ekliyorum.
''Sadece... Erteledim''
''Bu defter eline nasıl geçti Selin? '' öfke ile karışık kırgın yüz ifadesi içimi acıtmaya yetiyor .
''Anlatacağım '' dudaklarını dişliyor ve benim ağzımdan dökülecek kelimeleri bekliyor...
''Ali... Sen hastanedeyken kapıya bir adam geldi. Bana senin, senin baban olduğunu söyledi''
''Ne?'' yerinden kalkmasıyla inlemesi bir oluyor. Elini götürdüğü belinden hafif akan sıvı tisörtüne bulaşırken bende endişe ile ayaklanıyorum.
''Yaran açıldı!'' oturtmaya çalışıyorum ama öfke ile elimi itiyor.
''Ne saçmalıyorsun sen?'' kelimeleri tıslayarak söylemesi bir adım gerilememe sebep oluyor.
''Baban olduğunu söyledi. İnanmadığım için de bana bu defteri verdi işte. Senin günlüğünü..''
''Benim babam öldü''
''Ali onun mezarına bile gitmemişsin!''
''Öldü diyorum sana öldü'' sakinleşmesini bekliyorum ama bu hali hiç iç açıcı gözükmüyor. Ne yapacağımı bilmez halde yanına yaklaşıyorum. Yüzünü okşayacağım sırada geriye doğru bir adım atıp benden uzaklaşıyor. Canımın ne kadar yandığını bilse, yapmazdı biliyorum.Susmakla yetiniyorum o yüzden, biliyorum birazdan döküleceğini...
''Resmi, bi resmi bile yok mu Ali? ''
''Yok ettim her şeyini. Yok '' çaresizce tekrar oturuyor yatağa, bende yanındaki yerimi alıyorum.
'' Anlat bana, babanın yüzünü anlat Ali''
Dudaklarını aralıyor, fısıltı halinde birkaç kelime söylüyor.
''1.80 boylarında kumral siyah saçlı ''
''Alii.. bana bu defteri veren adam esmerdi. Yüzün de yüzün de kaşının tam yanında büyük bir çizik vardı''
''Saç-saçmalama''
''Ali ne oluyor?''
''Bu o adam, Selin sen ciddi misin?'' tekrar kalkıyor oturduğu yerden, elleriyle saçlarını karıştırıyor hırsla.
''Hangi adam Ali?!''
''Annemle, o yatakta gördüğüm adam, babamın ortağı ''
''Ne?''
''Bu çok saçma, nasıl sana gelir? Niye buldu beni?''
''Annen. Ali annen böyle bir şey istemiş olabilir mi?''
''Bi-bilmiyorum''
Çaresizlik içinde ne olduğunu anlamaya çalışan bu adama sıkıca sarılıyorum. Bedenimde sonra onun dolaşan ellerini hissetmemle huzurla kapatıyorum gözlerimi. Yine, yeniden.. Yaralarımızı sarıyoruz birbirimizin. Kanayan yarasına dokunuyorum gevşettiğim ellerimle..
''Acımıyor '' diye fısıldıyor.
Tisörtünü yukarı doğru kaldırıp, ne yaptığımı bilmez halde bedeninden ayırırken buluyorum kendimi. Bir çırpıda cıkardığım tisörtü zeminle buluşurken nefeslerimiz hızlanıyor. Eğiliyorum yavaşça, kanayan yarasında gezintiye cıkıyorum bir süre parmaklarımla.
''Yapma '' fısıltı halinde çıkardığı sesini kullanmakta ne kadar zorlandığını fark ediyorum. Unutuyorum o an her şeyi. Pişman olmayacağımı biliyorum çünkü. O benim, ben de sadece onun olmak istiyorum...
Dudaklarımı dokunduruyorum hafifçe yarasına. Sonra göğsüne bir öpücük bıraktıktan sonra onun gözlerini kapattığını görüyorum.
''Ben, artık sana ait olmak istiyorum'' dediğim şeye kendim bile inanamaz bir haldeyken onun şaşkınlığını üstünden atması da kolay olmuyor.
Gözleri kapalı bir halde yutkunduğunu fark ediyorum.
Zoraki araladığı gözleriyle birlikte en derinlerinde bana sunduğu ateşi fark ediyorum.'' Emin misin?''
''O pisliğin bedenimdeki bütün izlerini sil Ali...Aşkınla, tutkunla, sevginle, tamamen iyileştir beni. Ben sadece senin olmak istiyorum''
Dolan gözlerini kaçırıp, dudaklarını dişliyor tekrardan. Hazır olmadığını düşünerek bir iki adım geriliyorum.''Özürdilerim, yine bencillik ediyorum. Tıpkı yıllar önce o geceki gibi. '' İsteyen ben, istemeyen Alinin olması biraz canımı sıksa da kendimce hak veriyorum ona.
Bunları düşünürken kollarımdan tutup beni kendine çekmesiyle bedenlerimiz birbirine yapışıyor. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığı an gözlerim kapanıyor. Bir daha açmak istemiyorum...
Bedenim yumuşak zemine temas ettiğinde yatağa yattığımı fark ediyorum, korkmuyorum.
Korkacağımı sanıyordum, ama zerre kadar tedirginlik hissetmiyorum.
Öpüşleri daha da derinleşirken üstümdeki tisörtten oda bir çırpıda kurtuluyor.
Zaman dışarıda su gibi akıp giderken o an bize duruyor.
Çıplak bedenim tamamen ona teslim olduğunda kullandığı bir tek cümle hafızamda ölene kadar yer edinecek bir etkiye sahip oluyor.''Sen zaten hep benimdin, sadece benim''
Nefes nefese bana ulaşan ses tonu, gözlerinin içinde gördüğüm o ateş. Birkaç saniyeliğine ürkmeme sebep oluyor.
Sadece birkaç saniye...Bölüm Sonu-
''KISA BIR BOLUM FARKINDAYIM AMA SADECE ALSEL SAHNESI, ZATEN KIMSENIN DE UMRUNDA DEGIL HIKAYE..BIRBIRIMIZI COK ERKEN BIRAKTIK ALSEL FANDOM. NE ACI"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak -Alsel-
FanfictionKendisine hayran ve bi okadar da bencil olan bir adam hayatını tepetaklak eden bir kızı sevebilir mi? Selin ve Ali geçmişten gelen öfkeleriyle birbirlerine ilk gun ki gibi aşık kalabilir mi? Peki ya aşk gerçekten her şeyi affeder mi? Bu hikayenin m...