Uyarı: Yüksek doz dram içerir. Duygusal bir müzikle okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Nazlı-
Dişlerimi dudaklarıma geçirmekten, dudaklarımı paramparça etmiştim. Saatlerdir yaptığım tek şey buydu. Ağzıma dolan kan tadı midemi bulandırırken, kusma ihtiyacı duymuştum.
Canımı dışarı çıkarmak isteyene kadar kustum. Saçlarımı toplayan el, başımı okşarken, hıçkırmaya başladım. Dakikalar sonra anladım ki, midemin bulantısı ağzıma dolan kan yüzünden değildi.
Benim kız kardeşime bunu yapan kişi yıllardır elimi tutan, sevdiğim adamdı.
Gözlerine aşkla baktığım, aşkı gördüğüm, tattığım. Doyamadığım adam...
Adam demeye utandığım. Kalbimde ev sahipliği yapanım.
Kıyamadığım. Elleri elime değince dünyalara dokunmuşum gibi hissettirenim.
Sözleri sözlerimle kesişince en güzel kelimeleri dudaklarımdan uğruna döktüğüm.
Gözleri gözlerimi bulduğunda hala bir çocuk gibi beni şımartanım.
Her şeyimden öte bir yerlerde, yüreğinde kaybolduğum.
Benim kız kardeşime dokunan, güzel olan her şeyi yıkan...
Onun hayatını mahveden, dipsiz bir kuyuya atan.
Çıkmaz bir sokakta öylece bırakan.
Öldürmek için her gün yemin ettiğim. Bulduğum da bütün yaşadıklarımızın bedelini ödetmek için can attığım. Hesap sormak için uykularımdan uyandığım. Kabusum, korkum, endişem.
Bu hayatta beni yıkabilecek çok az şey var diye düşünürdüm hep.
Birinci sıramda daima Selin'i kaybetmek vardı. O yoksa bende yok olurdum. Yarımdım. Tamamlanamazdım.
Sonra Savaş girdi hayatıma, kaybetmekten korktuğum bir insan daha eklendi listeme.
Gülen yüzüm oldu. Sevincim, mutluluğum. Bütün duygularımı paylaştığım.
İki kişiyken tek kişi olduğum...
Şimdi bana bu uçurumdan kendimi atmamak için tek bir sebep söylesinler. Tek bir tane geçerli sebep.''Düzelecek'' diyemez kimse. Çünkü düzelmeyecek.
''Geçecek'' hiç diyemezler. Hiçbir zaman geçmeyecek. Dinmeyecek. Azalmayacak. Bitmeyecek.
Bedenim saatlerdir soğuk zeminde öylece dururken, defalarca saçlarımı okşayan adama dönüyorum sonunda yüzümü.
Bir şey diyemiyorum. Titreyen bedenim, kanayan dudağım, yerdeki kusmuk izlerim. Her şeyin yeterince ortada açık olduğunu gösteriyor.''Nazlıı'' saatler sonunda sessizliği bozup konuşan o oluyor.
''Tek bir sebep'' diyorum bende. Yardım dilercesine.
''Bana kendimi öldürmemem için bir sebep söyle''
Gözleri kızarıyor. Yutkunduğunu görüyorum.''Selin'' diye fısıldıyor. Başımı sallıyorum ağlayarak.
''Doğru. Selin'' derin bir nefes alıyorum. Ayağa kalkıyorum. Her an kendimi boşluğa bırakmamdan korkan bir adet Emre adım adım takip ediyor beni.
''Ben şimdi Selin'e ne diyeceğim?'' cevap vermeden öylece bana bakıyor. Yüzümü boşluğa doğru çeviriyorum.
''Senin hayatını mahveden kişi, sana tecavüz eden kişi benim yıllardır elini tuttuğum adam mı diyeceğim?'' Kısık sesle başladığım konuşma, öfke ile karışık şiddetli bir gürültü halini alıyor.
''Ölsün istiyordun! Öldürecektim, söz verdim. Nasıl yapayım şimdi ben bunu mu diyeceğim?''
''Sen acılar içinde kıvranırken, hiçbir sey den haberin yokken ben bu adamın sevgilisiydim mi diyeceğim?''
''Senin suçun değil'' söylediğini duymazdan gelip devam ediyorum.
''Fark edemedim bunun nasıl bir pislik olduğunu, getirdim burnunun dibinde onunla hayatımı yaşadım mı diyeceğim?''
''Onunla gezmeye giderken seni de götürmek istedim, birlikte her ortama girdik.Ali ile senin yanına kadar getirdim onu mu diyeceğim?''
''Ben böyle iğrenç bir adamı sevdim mi diyeceğim?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak -Alsel-
FanfictionKendisine hayran ve bi okadar da bencil olan bir adam hayatını tepetaklak eden bir kızı sevebilir mi? Selin ve Ali geçmişten gelen öfkeleriyle birbirlerine ilk gun ki gibi aşık kalabilir mi? Peki ya aşk gerçekten her şeyi affeder mi? Bu hikayenin m...