"Piknik"37

1.8K 140 43
                                    

Selam! Buraya kısa bir bölüm bırakıp huzurlarınızdan cekiliyorum. YORUMLARINIZI bekliyorum. Finale çok yaklaşmışken tahminlerinizi bilmek istiyorumm :)

Bir Hafta Sonra-

Selin-

Ali ile birlikte yaşamaya alışmıştık, bir saniyemiz bile ayrı geçmiyordu neredeyse. Kahvaltıyı birlikte hazırlıyorduk, ekmek almaya gidiyorduk. Geziyorduk, film izliyorduk. Bu sırada ehliyetimi almış arabama kavuşmuştum. Ali her ne kadar erkeklik yapıp ben süreceğim diye itiraz etse de yarasını bahane edip izin vermiyordum. İyileştiğine göre kendi arabasını kullanacaktı ve benim arabama hasretlik sürem yine uzayacaktı. Bahçede ki garaj da küflenmeseydi bari(!)

Ali duştayken bende sesini özlediğim sevgili ikizimi aramaya karar veriyorum.

''Selinn''

''Naber biricik '' en neşeli ses tonum ile şakıyorum.

'' İyi diyelim iyi olsun, biraz unutulunca haliyle'' klasik nazlı tribi başlıyor.

''Ah ama ben seni hiç unutur muyum? Bugün hep birlikte bir şeyler yapalım diye aradım''

''Ee süper olur ben de Savaş duştan çıksın söylerim''

''Ali de duşta '' kıkırdıyorum ve ardından toparlanıyorum.

''Ha yanlış anlamıyosun demi? Valla bak yok öyle o aklına geldiği gibi değil''

''Seliin, sakin bir nefes al''

''Neyse tamam ya, sen Savaş ile konuş bana haber ver hemen''

''Tamamdır öptüm''

Telefonu kapattıktan sonra arkamdan Ali'nin sarılması ile birden irkiliyorum.
Boynuma kondurduğu öpücükten sonra yüzümü ona dönüyorum. Henüz giyinmemiş olması ve belinde havlu ile duruyor olması beni biraz zorlasa da sakin tutuyorum kendimi.

''Nazlı ile konuşuyordum''

''Hııı'' diyor ne dediğimi hiç umursamadan , belime doladığı elleri ile daha da çekiyor beni kendine. Boynuma bir öpücük daha bırakıyor.

''Hep birlikte bir şeyler yapalım diyoruz''

Bir öpücük daha.

''Yaa Aliii '' çekiliyorum ama içim gidiyor resmen.

''Tamam yaparız '' diyor, ve dudaklarıma yöneliyor. Uzun ve anlamlı bir öpücük bırakıyor. Afallıyorum. Her bir dokunuşu içim de yangınların oluşmasına sebep oluyor.

O üzerini giyinirken bende arkamı dönüp konuşuyorum.

''Ali! Piknik yapalım mı? Öyle uzun zaman oldu ki.. Çok özledim''

''Sen nasıl istersen'' her dediğimi kabul etmesi daha bir hoşuma gidiyor. Saç kurutma makinesinin sesini duyunca üstünü giyindiğini anlıyorum ve arkamı dönüyorum.
Aynanın karşısında saçlarını kuruturken hayran hayran izliyorum onu. Arkasındaki yansımamı fark etmesiyle sıcak gelen rüzgarı yüzümde hissediyorum. Yüzüme tuttuğu sıcaklık beni rahatsız ediyor. Saçlarım dağılırken bir iki adım geri gidip gülerek onu izlemeye devam ediyorum.

**

Nazlı'dan da onayın gelmesiyle hazırlanıp piknik alanının yolunu tutuyoruz.
Radyodan sürekli şarkı değiştirmem ile Ali'yi her ne kadar sinir etsem de zevkli geçiyor yolculuk. Yem yeşil alan bizi karşılarken gözlüklerimi çıkarıp çocuk gibi kendi etrafımda dönüyorum.

''Yaa harikasın Ali Mertoğlu! Burası çoookkk güzeeell''

Yeri Ali'nin belirlemiş olması ona binbir tane övgü yağdırmama sebep oluyor.

Ben çocuk gibi oynarken görüş alanına Nazlı'nın arabası giriyor. Savaşı arkasında bırakıp seke seke bana doğru koşuyor.

''İkiziiiimm '' yolun ortasında buluşana kadar birbirimize koşuyoruz. Sımsıkı sarılıp ikimizde 8 yaşına dönüp tepiniyoruz...

**

Ali-

Selin ile Nazlı'nın bu hali gülümsememe sebep olurken bir yandan da Savaş ile selamlaşıyorum.

'' Naber kardeşim '' bedenimi gösterip sıcak bir gülümseme yolluyorum.

'' Gördüğün gibi ''

''İyisin iyi '' deyip omzuma vuruyor.

''EyvaAllah '' diyorum ben de onu onaylar biçimde.

Savaş yanımdan ayrılıp Nazlı ile Seline doğru yaklaşırken bende onu takip ediyorum. Sonra bir an duraksıyorum.

Durduğum yerde Selin, Nazlı, Savaş üçü görüş alanımda sabit bir şekilde beni beklerken ben duruyorum.

Nazlı savaş'ın elinden tutup sonra da sırtına biniyor. Selin kendini çoktan yeşil çimlerin üzerine uzatmış..

Hastane... Selinin kaza yaptığı gece hastanede Savaş'ın bana söyledikleri.. Ben bunları nasıl unutabilmiştim?
Selin'in sarhoş olduğu bir gece her şeyi Savaş'a anlattığını söylemişti... Ortada böyle bir şey yokken Selin Savaş'a neyi anlatacaktı? Yalandı. Bu da yalandı.

''Aliiiş gelseneee'' Selin'in sesini duymam ile girdiğim durumdan kurtulup sakin adımlar ile yanına yaklaşıyorum.

Hep birlikte biraz vakit geçirdikten sonra aklımdan atamadığım bu durum beni yine esir ediyor. Bir dakika bile düşünmeden duramıyorum. En sonunda acıktığımız da aklıma gelen fikir ile ayaklanıyorum.

''Ee hadi bakalım kızlar siz sofrayı hazırlarken biz de Savaş ile birkaç odun toplayalım''

''Aliş! Sen beni hiç yalnız bırakmazdın? Kafana saksı falan mı düştü?'' gülerek bana doğru bakıyor Selin.

''Nazlı var ya . On erkeğe bedel, o yüzden'' göz kırpıp yanından ayrılıyorum.

Savaş eline aldığı birkaç odun parçasını bana doğru gösterirken dikkatlice izliyorum onu.

''Yeter heralde bunlar '' cevap vermiyorum.

''Ali?'' sabitlediğim bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki yanıma yaklaşıp omzuma dokunuyor.

''İyi misin?'' kendime engel olamayarak itekliyorum. Elinde ki odunları yere düşürürken şaşkınlık içinde bana bakıyor. Yanına yaklaşıp yakasını topluyorum.

''yalan söyledin'' diyorum bastırarak.

''Ne? Ne yalanı?'' kekelemesi daha da sinirimi bozuyor.

''Selin hani beni aldattığını sana anlatmıştı?! Hani başkası için ağlamıştı?! Neden yalan söyledin lan! Anlat! Niye?''

''Ali.. Tamam bırak ''

Dudaklarımı dişleyip yakasındaki ellerimi gevşetiyorum. Sakin kalmaya çalışarak nefesimi topluyorum.
Anlatması için bir adım geriliyorum. Damarlarım sinirden beni bile rahatsız edecek seviyeye geliyor. Çenemi sıvazlarken fark ediyorum yüzümdeki her bir ince çizginin gerildiğini.

''Anlat '' diyorum tek nefeste.

''Anlat''...

Bölüm sonu-

Çıkmaz Sokak -Alsel-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin