"Yeni hayat" 29

2.3K 178 42
                                    

Ali-

''Mesala en çok baharı sevdiğini biliyorum mevsimlerden'' gamzelerini gösterir şekilde gülümsemişti genç kız.

''Sonra en çok maviyi sevdiğini, ama gözlerinin rengi olduğu için değil de en çok huzur bulduğun yerin, denizin rengi olduğu için sevdiğini ''

''Gökyüzüne her baktığında babanı hatırladığını''

Kısık sesle devam etmişti gamzeli kız.

'' Çünkü ne zaman birine ihtiyacın olsa, canın yansa sahilde otururken denizi değil, gökyüzünü seyrediyorsun''
Orada ömür boyu kalmayı nede çok isterdi adam..

''Bundan sonra gökyüzüne bakmak istemiyorum ben Selin...'' fısıldamıştı Ali..

'' Bundan sonra ne zaman canın yansa elinden tutan ben olacağım. Ve sen gökyüzünü gözlerinde taşıyan adam! Asla ben varken başka birine ihtiyaç duymayacaksın.''

Dudaklarına bir buse kondurduktan sonra geri çekildi adam. Ardından küçük bir kahkaha attı.

'' Benden nefret ettiğini sanıyordum, ne ara bu kadar aşık oldun bakıyım sen?'' fırsatını bulmuşken dalga geçiyordu mavi gözlü çocuk.

''Bak Ali Mertoğlu, şansını fazla zorlamamanı tavsiye ediyorum! Her an vazgeçebilirim''

''Tamam tamam sustum. Seni bu kadar zor ikna etmişken, şimdi kaybetmeye hiç niyetim yok''

Gülerek sıkıca sardı sevdiği kadının bedenini...
---

Zihnimde dönüp duran hayaller yerini uğultu ve gürültüye bırakıyordu.
Geçmişi hatırlamak mıydı beynime bu derece baskı yapılmasının sebebi?
Kulağıma gelen bu şiddetli sesler, ben yavaş yavaş gözlerimi açarken netlik kazanmaya başlamıştı.
Karşımda ilk gördüğüm şey beyaz önlüklü bir kadındı.
Selin... neredeydi?

''Selin'' diye fısıldamıştım.

'' Gerçekten kendine geldi! Sonunda Allahım sana şükürler olsun'' gözlerimi hafif yana kaydırdığımda bunun Nazlı olduğunu gördüm.

Selin neredeydi?!

''Zorlama kendini , her şey yolunda'' bu sesin sahibi biraz önce beyaz önlük ile karşımda duran kadındı.

Bir kez daha'' Selin'' demeye bile gücüm yoktu zaten.
Boş boş etrafa bakarken sevinçle birbirine sarılan Savaş ve Nazlı'yı görmüştüm... Ama Selin yoktu...
Sonra daha fazla dayanamayarak tekrar gözlerimi kapattım..

----

Selin-

Aradan bir hafta geçmişti ama Ali henüz yoğun bakımdan çıkmamıştı.
Doktorlar umutluydu, ama kesin bir şey söylemiyorlardı.
Onun için hazırladığım , bizim için demek daha doğru olur sanırım...
Bizim için hazırladığım evin bütün işlemleri neredeyse tamamlanmıştı.
Ali iyileştikten sonra birlikte burada yaşayacaktık...
Annem Almanya'ya babamın işlerini düzene koymak için gitmişti. En az 3 ay gibi bir süre orada kalmak zorundaydı.
Nazlı'dan ayrılmak istemedim ama Ali ile buna ihtiyacımız vardı. Nazlı'da pek şikayetçi olmadı zaten, Savaş ile aynı ev hayallerini kurmaya şimdiden başlamıştı çünkü..

Emre , bütün her şeyde yanımda olmuş, eksikleri tamamlamıştı.
Şimdi temizlik kısmınıda Tuğçe ile birlikte hallediyorduk.
Tuğçe'nin hiçbir şeyden haberinin olmaması beni biraz tedirgin etse de çaktırmamaya çalışarak devam ediyordum arkadaşlığımıza.
Konuşmalarımız arasında uzaklara dalıp gitmem den sürekli şikayetçiydi ama elimden başka türlüsü gelmiyordu. Gözlerimin önünden gitmiyordu Doruk'un kanlar içinde yerde yatışı...
Emre'nin ilk cinayetinin olmadığını söylemesi...
Melisa...
Gerçekler...
Bütün bunları yaparken bile aklımdan bir saniye eksik olmuyorlardı.
Ama en çok Ali...
En çok onu düşünüyordum.
Yaptığım bunca hazırlığın boş bir çaba olduğunu görmek istemiyordum. Gözlerini açacaktı, güzel haber gelecekti.
Gözlerini açtığın da ilk beni görmek isteyecekti biliyorum. Ama hayır. Ben onu orada öylece gördüğüm de canım acıdı.
İnip çıkan göğsünü gördükten sonra '' Nefes alıyorsa umut var'' dedim kendi kendime.
Bir daha da gitmedim. Telefonum çalacaktı, ve bana güzel haberi vereceklerdi...
Ben birlikte uyuyup, birlikte uyanacağımız evimizi hazırlayacaktım onun için.
Şaşıracaktı, onu affettiğimi söylecektim.
Utanacaktı.
Kendini hiçbir zaman affedemeyecekti.
Ama bensiz kalmayı da göze alamayacaktı.
Duygusallaşacaktık...
Sonra yine yaralarımızı saracaktık birlikte...
İyileşecektik...
Masumduk çünkü biz.
Masum kalacağız demiştik.

Tuğçe ile temizliği yaptıktan sonra Tuğçe koştur koştur eve gitmişti.
Ben de biten eve tamamen baktığımda eksik olan tek şeyin ''Ali'' olduğunu bir kez daha hatırlamıştım.
Yorgun bedenimi koltuğa bıraktığımda telefonun sesi doldurdu kulaklarımı.
Heyecanla mutfak masasının üzerinde bıraktığım telefonuma doğru ilerledim.
Arayan kişinin '' Nazlı'' olduğunu görünce hızla kulağıma götürdüm telefonu.

''Nazlıı!''

''İkizimmmm... Gözün aydın!''

''Allahım sana şükürler olsun'' gözlerimden akan yaş uzun zaman sonra ilk defa mutluluktan akmıştı!

''Uyandıktan sonra ilk seni sordu Selin. Sadece seni...''

''Hemen geliyorum.'' Telefonu kapatıp acele ile çantama attıktan sonra üzerimi giyip evden çıktım. Anahtarla kapıyı kilitledikten sonra arkamı dönmem ile sıçramam bir olmuştu.

''Hih''

''Korkuttum mu? Afedersin ''

Ali ile evimiz gözden uzak, sakin bir yerdeydi. Birden hiç tanımadığım birini görmek beni oldukça ürkütmüştü.

''Sorun değil'' gitmek için yeltendiğim de adamın sesi ile durdum.

''Bir dakika ''

'' Evet'' diyebildim. Korkumu gizlemeyi başaramıyordum sanırım. Sesim çatallaşmıştı.

'' Ben seninle konuşmak için geldim''

''Siz kimsiniz? ''

''Ben... Ben Haluk Mertoğlu . Ali'nin babasıyım''

Söyledikleri karşısında şaşkınlıkla ağzım açılırken, ne yapacağımı bilememiştim.
Ali'nin babası? Ali'nin ölen babası...
Ali'nin en değer verdiği insan...
Nasıl olabiliyordu bu?

Bölüm sonu

Bölümü @adeleziy arkadaşımıza ithaf ediyorum mi :)

GÜNLÜK YENI BOLUM HADI YINE IYISINIZ :) BOL BOL BOL EN BOL OLANINDAN YORUM VE VOTE ISTIYORUM HABERINIZ OLSUNNN ! :))

Çıkmaz Sokak -Alsel-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin