Beş Yıl Sonra
"Ailsa!" diye gürledi Isabel. "Neredeysen çabuk çık seni babası kılıklı!"
Genç kadın karşılık alamayınca sinirle iç çekti ve ayakkabısını tehdit edercesine çıkartarak eline aldı. "Eğer hemen ortaya çıkmazsan poponu pataklayacağım!"
Hafif şiş karnı yüzünden hareketlerine dikkat etmesi gerekiyordu ancak küçük kızı bunun farkında değil gibiydi!
Aniden beline dolanan kollarla irkildi kadın. Başını hafifçe çevirince her zamanki sırıtmasıyla ona bakan kocasını gördü.
"Merhaba hayatım," diye gülümsedi ve kocasının dudaklarına sevgi dolu bir öpücük kondurdu.
Finn, mutlu bir tebessümle karısının karnını okşadı. "Bebeğimiz nasıl?"
"İyi," diyerek somurttu Isabel. "Ama kızın beni çok yoruyor."
Finn tekrar sırıtmaya başladı ve kadının belinden kollarını çekti. "Akşam Joshua gelecek. Beraber yemek yiyeceğiz."
Kadın sevimli bir ifadeyle kafasını salladı. "Ben mutfaktakilere haber vereyim."
Ardından aklına gelmişçesine durdu ve etrafına bakındı. "Ailsa! Bak Finn geldi!"
Babasının kopyası olan kız bir çığlık atarak perdenin arkasından çıktı ve babasına koştu. "Finn buradaymış!"
Adamın kucağına zıplayan kızına gülümsedikten sonra arkasını döndü kadın. Bu sevgi dolu tabloya biraz daha bakarsa ağlayacaktı.
"Isabel!"
Sesin nereden geldiğine baktı.
"Lanet olsun be kadın! Uyansana!"
Gözlerini açtığında nefes nefeseydi. Endişeyle irileşmiş kahverengi gözler ona odaklanmıştı. Bilinci yavaş yavaş yerine gelirken aslında her şeyin rüya olduğunu anladı.
"Ah Tanrım..." diye mırıldandı gözlerini tekrar kapatarak. "Tanrım Tanrım Tanrım..."
"Ne gördün rüyanda?" diye sordu Colin homurdanmaya benzer bir şekilde. "En az elli defa adını söyledim."
Bir süre nefes nefese bekledi Isabel. Gördüğü rüya o kadar gerçekçiydi ki etkisinden kurtulması uzun sürmüştü. Finn'in iğrenç ellerinin karnını okşadığını düşününce midesi bulandı.
"Finn," dedi ciğerlerine derin bir nefes çekerek. "Lanet olsun. Seninle değil onunla evliydim."
"Cesediyle demek istedin herhalde," dedi Colin gülerek. Ardından kadının üzerinden çekildi ve sırt üstü uzandı. "Son nefesini vereli beş yıl oldu."
Isabel kafasını salladı ve yutkundu. Geceliği sırılsıklam olmuştu. Ani bir dürtüyle yerinden kalkarak aynanın karşısına geçti ve karnını açtı.
"Yarın ilk işim banyo yapmak olacak," diye mırıldandı yan dönerek. Karnı son hatırladığından daha büyük gibiydi. "O sırada Ailsa'yla ilgilenir misin?
"Yarın Kenneth gelecek," dedi Colin iç çekerek. Bir süre sessizce durduktan sonra dayanamadı. "Rüyanı anlatsana."
Genç kadın gözlerini kırpıştırarak geceliğini düzeltti ve karnını okşadı. "Finn vardı ve... ve biz evliydik. Sanırım. Çok mutlu... görünüyorduk."
Zorlukla tamamladığı cümlesinin ardından yutkundu ve yatağa yürüdü. Colin, ona elini uzattı. Genç kadın bu teklifi reddetmeyerek elini tuttu ve gerçek kocasının yanına kıvrıldı.
"Çok korkunçtu," diye fısıldadı boğuk bir sesle. "Asıl korkunç olan herkes mutluydu."
Erkek cevap vermeyince sözlerine devam etti. "Karnıma dokundu. İğrençti. Ve hatta beni öptü."
Colin suskunluğunu koruyunca Isabel başını kaldırıp kocasına baktı. Belki öfkelendiği için konuşmuyordur, diye düşündü. Ancak gördüğü tek şey uyuyan kocasıydı!
Yüzünde bir sırıtışla Colin'in yanağını öptü ve başını omzuna koyarak gözlerini kapattı. Asıl huzur buydu.
Kenneth sırıtarak ellerini ensesinde birleştirdi ve soyunan karısını izlemeye başladı. "Karnının büyüdüğünü fark edecekler."
Elizabeth omuz silkti ve geceliğini üzerine geçirdi. "Önce emin olmalıyız. Sonra söyleriz."
Kadın, tehlikeli bir sırıtışla kocasının yanına gitti. "Orada bana da yer var mı?"
"Affınıza sığınmak zorundayım ancak burada hiç yer yok."
Elizabeth kıkırdadı ve kocasının üzerine tırmandı. "O zaman üst üste uyumak zorunda kalacağız."
"Uyumamayı tercih ederim."
Ellerini ensesinden çeken adam kadının bileklerini tuttu ve iki elinede birer öpücük kondurdu. Dudakları bileklerinden dirseğine kadar çıkınca Elizabeth endişeyle ellerini ondan kurtardı.
"Zararlı olabilir," dedi kısık bir sesle. Kenneth oturur pozisyona geçti. Elizabeth, bacaklarını iki yana açarak ata biner gibi oturdu. Kenneth, kadının saçlarını tek eliyle topladı ve sağ omzundan sarkıttı. Dudakları ilk önce omzunu, sonra boynunu ve en sonunda kulağını buldu.
"Nazik olurum," diye fısıldadı, Elizabeth'i caydırmaya çalışarak.
"Tutamayacağın sözler verme," dedi kıkırdayarak kadın. Ancak gülmesi anında soldu çünkü kocasının eli çok yanlış yerlere ilerlemeye başladı.
Gecenin geri kalanı tutulmayan sözlerle doluydu.
Tabii diğer iki kardeşin durumları bu kadar iyi değildi.
Örneğin Annabeth.
O hâlâ yalnız. Zavallı kadın kendine göre kimseyi bulamıyor! Bu gidişle adı kız kurusuna çıkacak.
Gabe'e gelirsek... Alex'e deli gibi âşık ama ne kendine ne de kızcağıza itiraf edebiliyor. Tabii bunun nedenlerinden biri Alex'in zehirli okları ve garip tavırları olabilir! Neyse. Umuyoruz ki cesaretini toplar da güzelim kızılı başkasına kaptırmadan evlenirler.
Mutlu olmak herkesin hakkı değil mi?
Ve bazen mutluluğa ulaşmak için sınırları zorlamak gerekir. Tıpkı Colin ve Isabel'in yaptığı gibi.
Unutmayın! Kendi sınırınızı aşmak sizi hayal bile edemeyeceğiniz yerlere götürebilir!
Yahu bu bölümü öyle zor yazdım ki anlatamam. Hiç istemiyorum final yapmayı ama zamanı geldi. Neyseee. Şimdi öncelikle buraya tek tek isimlerinizi yazmayacağım. Bunun ayrımcılık olduğunu düşünüyorum. Benim gözümde bütün okurlarım eşittir, yorum yapanı da yapmayanı da. O yüzden heeeerkese çooooooooook teşekkür ediyorum. Benim için çook özelsiniz. Of hiç beceremem ki ben öyle duygusal konuşmalar yapmayı :S :D Neyse dediğim gibi yanımda olan herkese sonsuz teşekkür ediyorum, en kocamanından öptüm siziiiiiiiii :***
Yeni hikayelerde görüşmek üzere!