24. Bölüm

603 55 9
                                    

Finale yaklaşıyoruz tatlışlarım. Son üç bölümümüz kaldı. İyi okumalar *-*


Taşındığımız çoktan bir hafta olmuştu. Karşı evimde Jongin'in, yan evimde Jongdae'nin yaşıyor olması ve Baek'e bu kadar yakın olmak.. Hepsi şaka gibi geliyordu..

Sanki hayat bize oyun oynuyordu.. Bir kutu puzzle gibiydik. Birinin elinden kutu savruluyordu ve biz, tüm parçalar farklı yerlere düşüyorduk. Fakat hayat tüm parçaları karmaşık bir şekilde aynı yere toplamış bizden asıl resmi oluşturmamızı bekliyordu.

Geçen bir haftanın en güzel yanları en yakın iki arkadaşımla her gün görüşmek ve dört geceyi oğlumun kokusuyla uyuyarak geçirmekti.

Ben sürekli Jongin'in sorun çıkarabileceğini düşünerek Kyungin'in düzeninin bozulmaması gerektiğini ve eve bırakabileceğimi söylesem de Luhan benimle uyuması konusunda ısrar ediyordu. Özellikle dün gece ona bırakacağımı söylediğimde bana kızdı.

Söylediği şeyler farklı değildi ama bu kez söylerken canlı canlı gözlerimin içine bakıyordu. Bu nedenle bendeki etkisi daha fazlaydı.

"Anlamıyorsun Soo. Beni çok seviyor olabilir ama onun asıl ihtiyacı olan sensin. En tanıdığı koku, en sevdiği ses, en hissetmek istediği sıcaklık sensin. Bebekliğini hatırlasana, kollarından ayırmıyordun. O küçük bir çocuk olabilir ama ona verdiğin sıcaklığı asla unutamaz. Jongin bir şey söylemeyecek. Söylerse de ben ona gerekli cevabı veririm. Kokunu ve sıcaklığını hissederek uyuma hakkını elinden alma. Sadece onun verdiği huzurla uyu hm? Gerisini düşünme. İkinizin de mutlu hissetmesi benim için çok önemli."

Neden beni bu kadar önemsiyordu? Kyungin'i gerçekten sevdiğine inanıyordum ama sanki beni de seviyor gibiydi. Onun için değerliymişim gibi bakıyordu. Sanki ailesinden biriymişim gibi..

Açıkçası benim de Luhan'a bakışlarım çoktan değişmişti. Hatta onu seviyor bile sayılabilirim. Çünkü o benim oğlumu kocaman bir sevgiyle büyütüyor. Belki de bu yüzden ona hayatım boyunca minnettar kalacağım.

"Kun Şu babaaaaaa! Kapı çayıyoy. Yuhan mı geydi? Hm?"

"Bilmiyorum bebeğim. Bekle ben hemen bakayım."

Koşarak kapıya gittiğimde bir kez daha iki şapşal arkadaşımla karşılaştım. Bu kez ellerinde kocaman bir sepet vardı.

"Hoşgeldiniz, bu da ne?"

"Seni pikniğe götüreceğiz. Ayrıca kesinlikle itiraz etme gibi bir hakkın yok. Sehun'u arayıp gerekli izni aldık. Yani bizimle gelmek zorundasın."

"Nasıl yani?"

"Gördüğün gibi oğullarımızı da alıp geldik. Ayrıca sepetimiz de hazır. Tabi istersen mutfaktaki yeteneklerini konuşturup bir şeyler daha hazırlaman için kısa süreliğine bekleyebiliriz. Sonra da pikniğimize gider tüm günü eğlenerek geçiririz. Harika bir fikir. Değil mi Dae?"

"Kesinlikle Baekkie."

"Ah pekala.. Ama önce Luhan'a sormam gerek. Yani Kyungin burada biliyorsunuz."

"Gitmeden önce sorsan? Hm? Şimdi eğer yiyecek bir şeyler hazırlayacaksan onlara girişmelisin Soo."

İtiraz etsem de beni zorla mutfağa kadar götürdükleri için çaresizce bir şeyler hazırlamaya başlamıştım. O sırada yanıma Kyungin geldi.

"Kun Şu babaa?"

"Söyle bebeğim."

"Yuhan beni ösyedi. Üsüyüy şonya. Biyas gidip şonya geyiyoyum."

Yasak Aşk 2 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin