15. Bölüm

737 56 37
                                    


27. bölümün final olduğunu, finale kadar yazıp bitirdiğimi ve üçüncü sezonu yarın yazmaya başlayacağımı söyleyip, bu bölümü de buraya bırakıp kaçıyorum :))

İyi okumalar *-*



Hamileliğimin ikinci ayıydı. Yavaş yavaş başlıyordu her şey. Sonunu göremesem de mutlu hissediyordum.

Doktorum bu kez hamileliğimin çok daha zor geçeceğini söylemişti. Hatta hayati tehlikemin de daha fazla olduğunu.. Çünkü ilk bebeğimi kaybetmiştim ve ikicisi bu durumda risk teşkil ediyordu. Çoktan yorulan bedenim bu kez hamileliği taşımakta güçlük çekebilirdi.

Tabi ki hiçbirini Jongin'e söylememiştim. Çünkü daha fazla endişelenip ortalığı ayağa kaldıracaktı. Bu yüzden sessizce doktora gidiyordum. Sık sık kontrole girip bebeğimin sağlığını takip ediyordum. Her şeyin iyi olacağına olan inancım fazlaydı. Üstelik onu her gün koruyan, karnımı okşayıp sevgi sözcükleri söyleyen, o uyusun diye şarkı mırıldanan ve gülümseyerek bekleyen melek gibi bir abisi vardı.

"Yuhan? Bebeyimis uyuyoy mu?"

"Evet meleğim o şuan uyuyor. Neden sordun?"

"Ona şaykı yapıyoydum."

"Kardeşin için şarkı mı hazırlıyordun? O zaman misafirlikten döndüğümüzde ona şarkını söylersin. Olur mu?"

"Hmhm. Gece uyuyken.."

Sesini biraz daha alçaltarak arka koltukta mırıldanmaya devam etti. Minicik kalbiyle kardeşini bekliyordu. Bu kesinlikle dayanılmaz bir şey.. Bir insan kalbinde bu kadar büyük yaralarla dolu olduğu halde nasıl bu kadar sevgi dolu olabilir? Evet, ona her zaman insanları sevmesi gerektiğini öğretmeye çalıştım. Ama bu kesinlikle küçük bir çocuk için fazla.

Jongin arabayı park ederken bir yandan kulağım hala Kyungin'deydi. Arabadan inerken de gözüm.. Kapıyı iki eliyle, güçlükle ve yardımımızı kabul etmeden açtı. Sonra dışarı çıktı ve kollarını açıp kardeşini arabadan çıkardı. Sonra da elini tutup yürümemizi bekledi.

Jongin'in patronunun oğlu, teslim edilen evine birkaç gün önce taşınmıştı. Bizi de taşınmamızdan önce tanışmak için evlerine davet etmişlerdi. Hem de eve dönmeden önce yeni evimize şöyle bir bakma fırsatımız olacaktı.

Kapıyı çalıp kısa bir süre bekledik. Kapı açıldığında karşımızda kocaman gülümsemesiyle biri duruyordu.

"Hoşgeldiniz. Ben de tam Yi Fan'a sizi aramasını söyleyecektim. Luhan, değil mi? Merhaba, ben Yixing."

"Ah evet Luhan. Memnun oldum Yixing."

İçerden gelen kişi gülümseyerek eşime doğru yürüdü.

"Jongin? Hoş geldin dostum. Sen de Luhan olmalısın. Çinlilerin sayısı git gide artıyor. Bu harika."

Yixing Yi Fan'a hafif bir yumruk atıp gülümsedi ve bize döndü.

"Aslında bu kadar ırkçı değildir. Her neyse.. İçeri geçin lütfen."

Kyungin, Taemin'in elini bir saniye bile bırakmıyordu. Oturacağı yeri bile onunla yan yana oturacağı şekilde seçmişti.

Yaklaşık bir saat boyunca sohbet ettik. Yixing fazlasıyla güler yüzlü biriydi. Hatta dışardan bakınca çok da uyumlu bir çift gibi görünmüyorlardı. Yixing ne kadar gülüyorsa Yi Fan da o kadar katı duruyordu. Cool bir tavrı vardı.

Yasak Aşk 2 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin