23 Ekim 2011'de Van'da 604 kişinin ölümüne sebep olan 7.2 şiddetindeki depremin yaşandığı günün akşamında Ali yemeğe çağırdı beni. Yemeğimizi yedik, çayımızı içtik. Van'da yaşanan depremi konuştuktan sonra. Konu yine Ali ve sorunlarından açıldı. Ki benim de gerçekten konuşup halletmemiz gerektiğini ya da hiç olmadı bir yardımımın dokunması gerektiğini düşündüğüm konuydu bu. Öncesinde ortamı germeden Ali'ye bir kaç soru sordum. Zeynep'in de orada olması istediğim soruları sormama engel oluyordu haliyle. Sıradan olmasa da Ali için biraz sorun teşkil edecek birkaç soru sordum ancak Ali hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Anlam veremediğim bir inatla sürekli konuyu değiştirmeye çalıştı. Bu haline dayanamayıp "Kardeşim" dedim "Ne oldu da bu duruma düştük? Tüm bunların böyle olması mı gerekiyordu?"
"Bir şey yok ki abim""Nasıl yok Ali, bırak bu lafları lütfen. Beni de artık görmezden gelmeye başladın. Hiçbir şeyi anlatmıyorsun artık bana. Mahallelinin de ağzından düşmüyorsun"
"Ulan iyi ki bir iki bir şey içiyoruz. Elin iti gibi muamele görüyoruz. Başlarım mahallesine de herkes kendi işine baksın. Bir sorunumuz yok, sen de görüyorsun!" dedi.
Zeynep'e dönüp baktım, o konuşamıyordu zaten üzüntüsünden. Ben de bu yüzden fazla uzatmayıp konuyu biraz değiştirmeye çalışıp ortamı sakinleştirmek istedim. Birazdan Zeynep çayı tazelemeye kalktığında daha rahat konuşabildim; "Ali bak bana seni tanımayan biriymişim gibi muamele yapma, delirtme beni. Ne bok istiyorsan beraber içeriz, sorun yok onda ama konunun bu olmadığını sen de biliyorsun! Bak geçen gün annenle konuştum, kadıncağız çok endişeleniyor, çok üzülüyor senin için. Bir başına hala o evde yaşıyor ulan, ne biçim adam oldun sen böyle. Allah'tan tanıdık birine sattın da kadın kirada da olsa yaşayabiliyor kendi evinde. Babanın emeklilik maaşıyla yetiniyor kadıncağız" dedim.
"Abim ne istiyorsunuz benden ya! Söyledim! Söyledim! Anneme gel sen de bizimle birlikte yaşa dedim, gelmiyor ne yapayım abi gelmiyor!"
"Niye gelsin Ali? Orası onun evi! Ona hiç sormadan sattın evi be, niye gelsin! Neden millete muhtaç durumuna düşürdün kadıncağızı!" dedim, gözleri doldu. "Abim bilmiyorum yeter Allah aşkına yeter halledeceğim bak söz. Her şeyin farkındayım zaten, biliyorum. Bak evi de geri alacağım. Sana söz, görürsün bak" dedi."Bana söz verme Ali, git annene, Zeynep'e söz ver. Artık her şeye bir çeki düzen vermen lazım. Hiç olmadı Asuman'a biraz acı."
"Ne üzülmesi, sorun yok abim vallahi ya. Abartıyorsunuz, ben ne yaptığımı biliyorum, halledeceğim inan bana. Bir yerlerden para bekliyorum zaten" dedi. Zeynep tekrar gelince masaya, sakinleştik ikimiz de. Oysa bu kutu gibi evin neresinde olursa olsun Zeynep'in tüm konuştuklarımızı duyduğunu biliyordum.Zeynep, Ali yüzünden mi bilinmez ama sigaraya başlamıştı, birkaç ay önce ben de görmüştüm içtiğini. Hep Ali'den gizli gizli içerdi ama o gece içeriden getirdiği sigara paketini koydu masaya, çıkardı yaktı sigarasını. Ali, belki biliyordu içtiğini ama daha önce hiç karşısında içmemiş gibi şaşırdı. Sinirli sinirli baktı Zeynep'e. Ama bir şey demedi, diyemedi.
Konuşmamız devam etti. Kulağı bende gözü Zeynep'te olan Ali'nin omzuna dokunarak "Ali bak belki sen daha iyi bilirsin bunu, ben ne yapılması gerekiyorsa hazırım yeter ki söyle halledelim şunları" dedim. Ali yine bildiği gibi konuşmaya devam etti. Bizi dinleyip göz yaşlarını gizleyemiyordu Zeynep, ki inandığım her şey üzerine yemin ederim daha önce hiç böyle su gibi akan gözyaşı görmemiştim, Zeynep sigarasının neredeyse elini yakacak kadar ufaldığını fark edemeden göz yaşını silmek için küllüğe koydu o sigarayı. Ali aldı, Zeynep'in gözlerinin dibine bakarak elinin tersinde söndürdü sigarayı. Zeynep'in gözündeki sel biraz daha şiddetlendi. Ali öylece sustu, ben ne yapacağımı bilemeyecek bir şaşkınlık içerisinde bir iki şey gevelemeye devam ettim. Bir yandan Ali'nin külden eline bakıyor, bir yandan da Zeynep'in yaşadığı bu selin, mutluluk kaybına yol açmaması için içimden dua ediyordum.
Ali hala "Abim, sorun yok zaten, kolay şey bunlar" deyip bildiğini okuyordu. "Ali öyle kolay değil halledemezsin evi sattın, elde avuçta yok." dedim. "Abim aç değiliz ya, eldeki bize yeter zaten. Şu zengin züppelerinden mi olalım illa abim. Hepsi şerefsiz ulan" dedi.
Ben tüm bu gördüklerim karşısında yarısı üzüntüden bir sinirle dayanamayıp "Kızının okul çantası yırtık, kim bilir belki de aç karnıyla gidiyordur okula, defteri, kitabı eksiktir Ali! ne yetiyor sana, erzağı borç alıyorsun zaten!" dedim. Ali'nin yüzü yere düştü. Zeynep bir sigara daha yaktı. Ali o sigarayı da aldı elinde söndürdü. Zeynep ciddi bir kararlılıkla, bir sigara daha çıkardı yaktı, Ali'ye bakarak. Ali onu da aldı. Ben donmuş, susup kalmışım. Sinirden elimi kolumu ısırmak üzereydim. Keza Ali ve Zeynep de öyle. Bunun daha fazla sürmemesi ve bu noktaya kadar sürdüğü için büyük bir pişmanlıkla konuyu kapatmaya çalıştım. Uzun bir sessizliğin ardından havadan sudan bir konuyla ortamı yumuşatmaya çalıştım.
Gecenin sonunda küllükte on, on beş tane yarısı bile yanmadan söndürülmüş sigara ve o sigaralardan neredeyse tamamı yanmış bir el vardı.
Ortam biraz durulunca ve saat de epey geç olunca "ben artık kalkayım" dedim. Aynı zamanda endişeliydim, benim gitmemle birlikte Ali'yle Zeynep büyük bir tartışma çıkaracaklar diye. Ali beni dış kapıya kadar bıraktı, teşekkür edip iyi dileklerde bulunduktan sonra döndü. Ben biraz bekledim izledim Ali'yi. İçeri girip oturdu masaya, Zeynep hala masadaydı. Tamam " işte küçük kıyamet kopacak" dedim. Uzaklaşmak da istememiştim gerçekten bir şey olacak diye. Ama Zeynep kalktı masadan, biraz su ve sargı beziyle döndü biraz sonra. Ali'nin elini temizledi, iyice sardı. Ben hala izliyordum. Ali de Zeynep'i alnından öpüp, kalktı masadan.
Gecenin böyle sona ermesi beni aşırı derecede sevindirmişti. Bir yandan onları düşünüp, bir yandan da tüm bunlara bir çözüm yolu düşünüp eve dönmeye başladım. Biraz uzaklaştıktan sonra Ali'nin evlerinin bulunduğu sokağın diğer tarafında park etmiş ve içinde iki kişinin silüeti varmış gibi görünen bir araba vardı. Sokak karanlık olduğundan pek net görememiştim. Herhalde sadece koltuktur diye düşündüm, önemsemeyip yoluma devam ettim.