***Sevgili okurcuklarım ! 6 vote geldi ! Baktım 7 olmadı, 6 da 7'ye yakın olunca meraktan çatlamamanız için yayınlıyorum ! Lütfen gizli okurlarım, kendinizi belli edin ! Korkmayın ısırmam. Neyse sizce Jade nereye gitti ? Bunun hakkında güzel tahminler istiyorum ! :D Jack, sarhoş sarhoş geldi, nasıl amaa ? :D Luis'in insan hayatı ile ilgili, lütfen yorum yapın ve Jack ile olan konuşması içinde :D Her neyse bu bölümün şarkısı EVANESCENCE - BLEED ! Bu şarkıyı dinleyerek yazıldı. :) Sınır +7 ! Lütfen bu sefer 7'yi geçsin ! Her neyse, iyi okumalar ! Multimedyadaki üçgene dikkat! ***
Luis " 1900 yılında annemin demesine göre Haziran da doğdum.1 ablam, 1 abim vardı. Ablam benden 3 yaş büyüktü. Abim ile aramda 2 yaş vardı. Deniz kenarında bir kasabada yaşıyorduk. Babam bir balıkçıydı. Onun sayesinde, denizcilikle uğraştım. Annemse, beni her zaman koruyan bir melekti. Beni bir tek o severdi. Her şeyimle severdi. Annemin dalgalı kahverengi saçları, buz mavisi gözleri vardı. Babam kaslıydı. Kahverengi düz saçları vardı. Ela gözleri keskindi. Ablam ve abimden farklıydım. Annem her zaman bana bunu diyordu. Yaramaz, asi ve isyankârdım. Bu yüzden babamdan sık sık dayak yerdim. Babamdan, hiç sevgi ve ilgi görmedim. Nedeni ise ona her zaman karşı geldiğimdir. Onun doğruları bana her zaman yanlış geliyordu. Bana hala yanlış geliyor. Bende isyan ediyordum. Beni annem korurdu. Ablam ve abim ise bu kadar isyankâr olma diyorlardı. Ben ise onlara kendi kurallarımı kendim koyarım, başkalarının kurallarına ihtiyacım yok derdim. Onlar gibi koyun değildim. Annemi, babama karşı korurdum. Kasabada birde beni her zaman kovalayan bir papaz vardı. Onun bahçesine dalıp, elma çalardım. Elmalar çok lezzetliydi. Adamın bastonu vardı. Bastonu olma sebebi bendim. O bastonla beni dövmeye çalışırdı."
"Peki, hiç âşık oldun mu?"
"Hayır, Jade. Âşık olmaya çalışmadım ama kasabanın kızları bana hastaydı. Bende kasabanın kızları ile gönül eğlendirirdim. Abim bu durumda beni çok kıskanırdı. Ablam ise bana günün birinde bir kıza delicesine âşık olacağımı, ondan asla vazgeçemeyeceğimi söylerdi. Bende o kızın doğmadığını söylerdim." dedi ve güldü.
"Aslında o kız benmişim."
"Doğru söyledin, meleğim. Ablam seni söylermiş."
"Peki, nasıl vampir oldun?"
"27 yaşımdaydım. O zaman kasaba vampirleri biliyordu. Bilinen en güçlü vampir bizim kasabaya uğramıştı."
"Peki, yeraltı dünyasının da en güçlü vampiri mi?"
"Evet. Benden başta kimliğini sakladı. Onunla çok iyi arkadaş olmuştuk. O çok yakışıklıydı. Bende yakışıklıyım. Bu yüzden kızlarla ikimiz beraber eğlenirdik. Daha sonra onun vampir olduğunu öğrendim."
"Peki, nasıl öğrendin?"
"Kendisi açıkladı. Bana nasıl avlandığını gösterdi. Ondan hiç korkmamıştım. Bana istersem, onu dönüştürebileceğimi dedi. Bilemiyorum demiştim. Gülmüştü. Bana onun kadar güçlü olabileceğini söyledi. Gerçektende öyleyim. Onun kadar güçlü değilim ama güçlüyüm." dedi ve kahkaha attı.
"Luis, peki nasıl karar verdin? "
"İnsan olduğumun son gecesi babam ile çok kötü kavga ettim. Bu evden ayrılırsam cennette olacağımı söylediğim zaman babam bana defol git o zaman ve kendi cehenneminde yan demişti. Bu evin bensiz daha huzurlu ve mutlu olduğunu demişti. Bende o zaman evi terk ediyorum, bensiz lanetli evinde mutlu ol dedim. Annem durdurmaya çalıştı ama olmadı. Dışarı çıktım. Hiçbir şey almamıştım. O zaman vampir olmaya karar verdim. Vampir olursam, kendi kurallarım ile yaşardım. Onu bulmam zor olmamıştı. Beni görünce sırıtmıştı. Dostum, asla pişman olmayacaksan vampir ol demişti. Pişman olmam dedim. İyi o zaman dedi ve bileğimi aldı. Bana baktı. Şimdi bileğini ısırıp, kanının tadına bakacağım azizim demişti. Daha sonra ne olacak diye sordum. Kahkaha atmıştı. Sende benim kanımın tadına bakacaksın. Yeterince içtikten sonra ne yapacağımı görürsün. Tamam dedim. Bileğimi ısırdığı zaman hiç acı çekmedim. Dudaklarını bileğimden çekti ve bana baktı. Kendi bileğini çizdi. Bana uzattı. Bende içtim. Bana o zaman kanı eşsiz bir şarap gibi gelmişti. Birden bileğini çekti. Bu kadar yeter azizim demişti."