Selim, akşam içtiği o kadar rakıya rağmen yine kâbus gördü ve yine zıplayarak uyandı. Bu duruma artık bir son vermeli, bir an evvel Ayfer'in sıkıntısını çözmeliydi. Eskisi gibi deliksiz uyumayı çok özlemişti. Sabahın ilk ışıklarında Ayfer ile ilgili imzalı izinlerin olduğu dosyayı alarak evden çıktı. Aracına binerek hareket etti, gitmesi gereken çok uzun bir yolu vardı.
*
Sabahın ilerleyen saatlerinde İlçe Jandarma Komutanlığının önüne geldi Selim, kapıda duran nizamiye nöbetçisine önce kendisini tanıttı:
-Ben Sağlık Bakanlığından Selim Erbek. Komutanın geldi mi?
-Az önce geldi.
-Geldiğimi haber verir misin?
Asker telefon ederek komutanına bilgi verdikten sonra eliyle Selim'e geç işareti yaptı. Selim de resmi plakalı aracını avlunun içerisine park ettikten sonra karakola girdi. Komutan onu kapıda karşıladıktan sonra odasına götürdü. Karşılıklı oturduktan sonra:
-Sağlık Bakanlığının ne işi var Çarmıklı Köyü'nde Selim Bey, faksta bir açıklama yapılmamış.
-Oradan akli dengesi yerinde olmayan Ayfer isimli bir kızı alacağız.
-Gitmişken hepsini alalım Selim Bey, o köydeki herkes deli.
Kendi yaptığı espriye kendisi gülerken Selim merakla:
-Hakikaten insanları bana da çok garip geldi, ruh gibiler. Ne selam ne sabah, hiç konuşmuyorlar bile.
-O köy öyle. Ne zaman oraya bir görev çıksa tüylerim diken diken olur, şimdi de oldu bak.
Kolunu göstererek yine güldü sonra ciddileşerek:
-Nedendir bilinmez kendilerinden olmayanlarla konuşmazlar, öğretmen bile durmuyor o köyde. Bu dönem genç bir öğretmen vardı, okulların kapanmasına bir ay kala bastı istifayı gitti.
Bir asker çayları getirdiğinde konuşmayı kestiler, asker çayları bırakıp gittiğinde devam ettiler.
-Kızı oradan alıp ne yapacaksınız ki?
-Tedavi edeceğiz. Aslında kız normal biriyken şok geçirmiş, üstüne üstlük bir de babasını vurmuşlar hepten delirmiş. Siz de bulamamışsınız babasının katilini.
-Ne bulmasından bahsediyorsunuz siz Selim Bey, o köyde hiçbir şey bulamazsın. Yılda üç dört cinayet işlenir, ne gören ne bilen ne de şikâyet eden olur.
Selim hayretler içerisinde kalmıştı.
-Ne? Dört cinayet mi işlenir? Hiçbirini bulamadınız mı?
-Ne gören ne duyan ne de ihbar eden oluyor Selim Bey, çok enteresan bir köy. O kadar insanı sorguya aldım; dövdüm, sövdüm, aç bıraktım yine de ağızlarından çıt çıkmadı. Böyle olunca da bulamıyoruz tabi. Bir gün birisini almaya gittim köye, öldü gömdük dediler. Yahu öldüyse mezarı nerede? Nereye gömdünüz diyorum o bile yok, adamın mezarını bulamıyoruz.
Selim oldukça endişelenmiş ve şaşırmıştı.
-Devlete baş mı kaldırıyor bu köy Komutanım?
-Engel olamıyoruz, yola getiremiyoruz bir türlü. Yaşlı bir adammış muhtarları, görevden almışlar onu. Sonra büyük oğlu olmuş muhtar, onu da almışlar, sonra diğeri bir diğeri... Sekiz tane oğlu var ve şimdi hangisi inan ki bilmiyorum.
-Kara kıllı birisi, ben gördüm.
-Onların hepsi kara kıllı. Ayı postu giymiş gibiler, birbirlerine benziyorlar. Seçim zamanı oğullarından birisi koyar adaylığını, başka koyan olmaz. Oyların hepsini de ona verirler, firesiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYFER (RAFLARDA)
Mystery / ThrillerGizem / Gerilim içinde # 1 AYFER (ÖZET) *Çalışmalarım noter tasdikli olup izinsiz kullanılması ve çoğaltılması yasaktır* Sağlık Bakanlığı'nda müfettiştir Selim Erbek, evlenmesine çok kısa bir zaman kala nişanlısı tarafından terk edilir. İki yıl bo...