Aysira'dan
Huysuzlukla gözlerimi araladığımda Azad'ın olmadığını fark ettim. Ellerim karnıma giderken düşünmeye başladım. Benim bir bebeğim olacaktı. Benim ve Azad'ın. Bizim bebeğimiz. Bana ve Azad'a benzeyen, minnacık elleri olan, minnacık ayakları olan. Bunu düşünürken yüzümdeki gülümsemeyi farketmemek zor değildi. Hayallerimden biri de her zaman çocuğumun olmasıydı. O hamileliği tatmaktı. O heyecanı tatmaktı. Şükürler olsun.
Usta hareketlerle yataktan kalkıp dolaba doğru yürüdüm. Saate baktığımda 20.19 du. Gözlerimi kocaman açarak dolabı açıp uzun buz mavisi bol elbisemi ve mor yazmamı alarak yatağın üzerine koydum.
Geceliklerimi çıkardığım da boy aynasından vücudumu süzdüm. Nasıl anlamamıştım ki hamile olduğumu? Koskoca bir buçuk ay. Tatlı acı...karnım desen çok az çıkmıştı. Düşüncelerimden sıyrılarak elbiseyi giyip yazmamı taktım.
Odadan çıktığımda yavaşça merdivenden inmeye başladım.
Yaklaştıkça büyük gürültü yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Kendi annem görüş alanıma girdiğinde gülerek yanıma geldi.
"Kuzum. İyi misin? Annem."
Gülerek cevap verdim.
"İyiyim annem. Azad nerede? "
Yüzünde kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu.
"İşi varmış. Çıkmıştı, gelir birazdan. "
Demeye kalmadı Azad'ın konağa girmesiyle annem gülerek gösterip mutfağa geçti. Azad gülerek yanıma geldi.
"Delalamın nasıl oldun? "
Beni kendine çekip sıkıca sardı. Bende ona karşılık verirken karşıdaki ağa eşleri ve ağalar dikkatimi çekti.
" Ben iyiyim de neden tüm aşiret, hanımlarıyla burada?"
Bana içten gülerken gülüşene takıldım bir ara, ama hemen kendimi topladım.
"Hayırlı olsuna gelmişler. "
Elimden çekiştirerek onların yanına götürdüğünde eşleriyle sarılarak tokalaşırken ağalara baş selamı verdim. Azad'la yan yana seradaki tekli koltuklara oturduğumuzda Yusuf baba Azad'a baktı.
"Başlayalım mı? oğlum "
Azad kafasını sallayarak babasını onayladı.
Ben boş gözlerle onları takip ederken aynı anda Azad'la birlikte tüm ağalar silahla ellerini havaya kaldırarak ateş etmeye başladılar.
Korkarak gözlerimi sıkıca yumarken kulaklarımı ellerimle siper ettim.
Hemen bitmesini umarak Allah'a dua etmeye başladım. Bu konağa ilk geldiğimde birinin kolunu vurmuştum . Gerçi o cesareti kendimde nasıl buldum şuan anlam veremesemde.
Düsencelerimi kesen silahların susma sesiydi. Gözlerimi açıp ellerimi kulağımdan çektiğimde korumalar en az kırk tane büyük baş hayvan önümüze doğru getirdiler. Azad elimin üzerini öpüp yanımdan kalktığında gözlerimle takip etmeye başladım. Azad ve diğer ağalar büyük baş hayvanların etrafına geçtiler. İlk dua etmeye başladıklarında gülerek izledim. Azad'ımı. Korumalar ayrı büyükbaşların etrafına geçtiğinde Azad ve diğer ağalar da en büyüğün etrafındaydılar. Ayaklarını bağlayıp aniden çekmeleriyle hayvan yere düştü.
Tekrar tekbir getirip hayvanı kesmeye başladılar. Hayvanın kanları yere damlarken koku etrafa dağılmaya başlamıştı.
Zor kendimi tutarken daha fazla miğdemin ağzıma gelmesine dayanamayarak hemen içeriye koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel'in Göz Yaşları
General FictionGenel Kurgu içinde ilk 100. °(Sürekli değişiyor.) Gücünü yörenin gerçeklerinden alan ve uzak geçmişin kokusunu taşıyan bir töre...Hızla değiştirilen kızlar.. Ben hiçbir zaman o kızlar gibi olmamıştım. Şuana kadar Töre denen saçmalığa hiç boyun eğmem...