Ayrılık kelimesinin içinde gizlenmiş ölüm nidaları. İnsan bedeninin hayatta kalma savaşının kaybedildiği an. Kalbin gözlerinin bağlanıp karanlığa terk edildiği son perde. Ölümle yaşam arasında ki o ince çizginin yok oluşu.
Sanki arayanın ne söyleyeceğini biliyormuşcasına acı bir şekilde telefonum çaldı. Arayan sevgilimdi. Her zamanki parka gelmemi ve benimle önemli bir şey konuşmak istediğini söyledi. Apar topar hazırlanıp parka doğru gittim. Benimle konuşmak istediği çok önemli olan şey neydi acaba? Sesi kötü geliyordu. Yoksa sevdiğime bir şey mi olmuştu? Sorular içerisinde boğuşurken o çoktan parka gelmiş ve beni bekliyordu. Hemen oturdum yanına elini tutmak sarılmak istedim. Uzaklaştı benden. Şaşırmıştım. Ne oldu? dedim.
+ Ben Y.....
-Tamam sus!
Konuşmasına izin vermedim. Çünkü söyleyeceklerini biliyordum çoktan. Ama susmasını istedim. Ağzından çıkacak her kelime biraz daha benden uzaklaştıracaktı onu. Sen daha iyilerine layıksın diyecekti kendisini küçümser bir cümle olduğundan habersiz. Olmuyor yapamıyorum diyecekti. Birbirimizi daha fazla yıpratmadan bitirelim diyecekti. Seni üzmek istemiyorum diyecekti öldürürken. Ama sevmiyorum demeyecekti. Seninle sadece zaman geçirdim. Yaralarımı iyileştirdim demeyecekti. Söylemeyecekti evet bunları biliyordum. Çünkü hangi katil öldürdüğü adamın son anında doğruları söyler?
+Dinler misin beni?
-Sus! Gitmek istiyorsan git ama sus. Seni güzel kelimelerinle hatırlamama izin ver. Şu an söyleyeceğin her bir harf seni bana hatırlatacak ve ben seni ayrılık cümleleriyle hatırlamak istemiyorum. Peşinden de gelmeyecem merak etme rahatsız etmem. Ben karşılık beklemedim ki hiç bir zaman senden. Seni seviyorum diye beni sev istemedim. Sana hayatımı emanet ediyorum diye senden hayatını da istemedim. Şimdi sen gideceksin ya aslında eksilen bir şey olmayacak. Ben hala seni seveceğim. Hala hayallerimizi gerçekleştirmek için çabalayacağım. Her gün çiçek alacağım. Günaydın mesajları yazacağım. Bu parka gelip saatlerce oturacağım. Pek bir değişiklik olmayacak aslında hayatımda. Sen yoksun diyede papatyalara küsmeyeceğim. Konuşmana izin verseydim muhtemelen kendine iyi bak kelimesiyle bitirecektin lafını. Üzgünüm sen kendine dikkat etmelisin. Çünkü her gün papatya getirenin olmayacak. Günaydın mesajları yerine operatör mesajlarını okuyacaksın. Yeni hayaller kurmaya çalışacaksın eskilerine takılacaksın. Bu parka her gelişinde benim bu sözlerim aklına gelecek. Bak güzel gözlüm ben senin kokunu papatyalarda bulurum da ya sen bundan sonra papatyalara dokunabilecek misin? Hadi İYİ BAK KENDİNE...
İnsan kendi ölümünü kendi yazabilir mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paranoyak Adam.
Teen FictionBen aslında hiç bir şeyle dalga geçmiyorum. Ben kendimi delirmeye karşı koruyorum.