Çok korkunç bi şey bu. Anlatmak istediğin tonlarca kelimelerin var ağzında bir türlü çıkmıyor. Hadi diyorsun hadi bir şeyler olsun da dökülüp gitsin. Depremler olsun, sel bassın dudaklarımı, iç savaş çıksın dilimle kelimeler arasında, bir şeyler olsun yeter ki bu tonlarca kelimelerin içinden çıkayım artık istiyorsun. Oluyor da hatta. Depremler oluyor kalbinde. Ortalık cehenneme dönüyor ama bi tek harf çıkmıyor ağızından. Gözlerinde ki barajlar patlıyor. Yüzün sel altında. Dudaklarına kadar boğuluyorsun ama yok çıkmıyor ağızından bir türlü cümleler. İç savaş başlıyorlar içinin en derinin de. İçerisi kıyamet. Görünmeyen yaralar basıyor içini. Canın çok yanıyor ama yok işte lan yok! Çıkmıyor kahrolası bir tek kelime.
Telefonum çaldı açtım. Efendim dememe fırsat kalmadan 'o burda!' dedi. 'Senin şehrine gelmiş.' Apar topar çıktım evden. Attım kendimi sokaklara. Onu görürüm umudu oluştuya içimde daha önce yüzlerine bakmadığım kaç insana baktım hatırlamıyorum. O benim şehrimde, burada, bastığım kaldırımlara basıyor, baktığım vitrinlere bakıyor, köşe başında ki salep satan adamı oda görüyor, oda salebin kokusu çekiyor içine. Bir an önce karşılaşmak istedim. Nitekim gördüm onu. Hiç bir şey kaybetmemiş güzelliğinden. İlk gördüğümde etkilendiğim kocaman gözleriyle etrafa bakıyor. Bi insan ancak bu kadar güzel gülebilirdi. Ellerinde hala anne şefkati vardı. O an tutmak istedim. Kendime çekip sarılmak kokusunu bütün bedenime çekmek istedim. Taki dünyanın en yüksek binasından yere çakılana kadar. Boğazım düğümlendi. Sanki onunla yaşadığım bütün hatıralar geldi oturdu boğazıma. Bir insanın canı en fazla ne kadar yanabilirse... Ne yanması ruhum bedenimi o an terketti. Gitmedim yanına. Gidemedim. Çünkü aramızda 'yüzük' uzaklığı vardı...
Anlat hadi. O an neler yaşadığımı dök kelimeler. Hissedebilecekmisin?
Anlatamıyorum..!Medya: Akın-Anlatamıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paranoyak Adam.
Teen FictionBen aslında hiç bir şeyle dalga geçmiyorum. Ben kendimi delirmeye karşı koruyorum.