Sabahı zor etmiştim. Harry gece üç kere yanıma gelip alnımdan öpmüştü. Bir ara başımda konuştu. Çektiği acıların bana değdiğini söyledi. O an kalkıp değmez demek istedim ama yapamadım. Kimse için üzülmeye değmiyordu çünkü ama bende Niall için üzülüyordum o ayrı bir ironiydi. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Her ne kadar aynada kendimi görmeye hazır olmasam da bakmama gibi bir lüksüm yoktu. Çeşmeyi açıp yüzüme su çarptım. Aynadaki yansımama baktım. Resmen kendimden korkmuştum. Gözlerim kanayacak gibi duruyordu. Sanki biraz daha ağlasam gözyaşı yerine kan akacaktı. Havluyla suratımı kurulayıp aşağı indim. Salonda bir kanepede Harry diğerinde Liam uzanmıştı. İkisinin elinde de telefonları vardı. Ben odaya girince Harry kalktı ve yanıma geldi.
"Bu halin ne Karen?" dedi şaşkınlıkla.
"Bilmiyorum." diyerek geçiştirdim. Koltuğa oturup başımı dizlerime gömdüm.
"Ölmüşsün gömenin yok be kızım." dedi Liam.
"Ölsem bu kadar canım yanmazdı. Merak etme yaşıyorum."
"Liam, git ne yapıyorsan yap getir şu salağı yoksa ben Karen'ı böyle görmeye dayanamayacağım gidip dövecem Niall'ı."
"Hayır, o kadar gurursuz değilim. Elbette gitmeyecem!"
"İki inatçı bir araya gelirse böyle olur işte." Liam koltuktan kalkıp mutfağa giderken söylemişti bunu. Niall inatçı olabilirdi belki ama eğer üzgünse gelecekti biliyorum.
"Dün seni aradım neden Harry geldi?"
"Sen aradığında whatsapptan Harry ile konuşuyorduk. Senin aradığını söyleyince kendisinin gideceğini söyledi." diye cevapladı Liam.
"Niye kızdın mı gelmeme?"
"Hayır aslında, bende tam seni düşünüyordum. O yüzden dedim."
Harry gülümseyerek yanağımdan öptü. Ani bir hareket olduğu için çekilememiştim. Hoş öpeceğini bilsem de çekilmezdim. Liam arkadan sertçe öksürdü.
"Aman bee yemedik alt tarafı öptüm."
"Öpmeyeceksin oğlum, yasak sana!"
Bozulmuş olacak ki odadan çıktı. Tam o sırada kapı çaldı. Heyecandan yerimden fırladım. Niall olma ihtimali bile o kadar mutlu ediyordu ki. Liam mutfaktan çıkarken "Siparişlerdir, fazla ümit etme." dedi. Somurtarak geri koltuğa oturdum. Hayallerim yıkılmıştı resmen. Az önceki gibi başımı dizlerime gömdüm. Şuan ölebiliyor muydum? Çünkü gerçekten nefes alamıyordum.
"Karen, siparişin geldi."
"Ben istemiyorum, yemek yemeyeceğim."
"Emin misin?"
"Eminim Liam." dedim oflayarak.
"Yemezsen hastalanırsın, düğünü ertelemek zorunda kalırız ama." Duyduğum sesle kafamı hızla kaldırdım. Hatta boynumu incitmiş olabilirim çünkü ani hareketim yüzünden boynum çıtlamıştı. Ama tepki vermemeye dikkat ettim. Her ne kadar şuan kollarına atlayıp ağlayarak öpmek istesem de yapmadım. Panikle yanıma gelip diz çöktü.
"Ne yapmışsın kendine böyle." Çenemden tutup kaldırmaya çalışsada izin vermedim. Boynumun çıtlamasından sonra bu hareketle kesin kırılmıştı.
"Bırak! Hiçbirşey yapmadım."
"Bütün gece uyumadı, biz odasına girdiğimizde uyumuş numarası yapsa da ağlama sesini duyuyorduk onun haberi yoktu."
"Biz derken?" diye sordu Niall. Ben içimden lanet okurken Harry odaya girdi.
"Ben ve Liam." diyerek tamamladı Liam'ı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-REAL DREAMS-
Fanfictionİlk aşk farklıdır. Yaşanmaya değer olan, karışık duygulara kapı açan aynı zamanda en çok acı veren ilk aşktır. Aşk imkansızı ister evet, peki ya ilk aşkın imkansızı seçerse? Ulaşılması en zor olanı. İşte o zaman sadece bakar ve onun başkasına gülüms...