Turne Ve Yeni Bir Ayrılık

81 10 1
                                    

Bileğine bak, bütün hayatın şurada duran ivncecik damara bağlıysa hayatı neden önemseyesin ki...
-Eminem-

Hala koşuyordum. Neden bilmiyorum ama annemi görme ümidi vardı hala içimde. Hala kabullenememiş miydim, yoksa tek isteğim ona son kez sarılmak mıydı? Hiçbir fikrim yoktu. Sadece anneme yetişmek istiyordum ya da hayaline mi demeliyim. Karşıdan gelen araba ise oldukça yaklaşmıştı. Farları gözümü alıyordu ve hiçbirşey göremedim bir an. Durup elimle gözümü siper ettim. Herşey bitti dedi iç sesim. Tam o sırada iki kol beni sarıp yolun kenarına itti. Beraber çamurda yuvarlanmıştık resmen. Dizlerim yere çarptığımda ağzımdan bir inilti koptu. Sesler kayboldu birden. Sadece uğultular vardı.

Gözlerim hala sımsıkı kapalıydı. Açmaya korkuyordum çünkü. Acı çekmekten ölesiye korkuyordum, birini kaybetmekten ölesiye korkuyordum. Hayattan korkuyordum. Sesler yavaşça belirginleşince gözlerimi araladım. Başında ağlayan bir adet Niall ve endişeli üç kişi vardı. Harry yoktu.

"Lanet olsun Karen, ne düşünüyordun ha o arabanın önüne atlarken ne düşünüyordun? İntaharı mı, beni bırakmayı mı?"

"Ben... Niall annemi gördüm yanına gidiyordum. Görmedim yemin ederim görmedim. Bırakmam ki seni niye bırakıyım Niall? Aşığım sana."

Ağlayarak konuştuğum için araya hıçkırıklarımda karışmıştı. Belki de ilk kez herkesin önünde bu denli ağlıyordum ve engel olmuyordum. İstemiyordum çünkü. Acizsem acizdim, savunmazsızsam savunmasızdım, yanlızsam yanlızdım ve bu sadece bana ait şeylerdi. Kimse yüzüme vuramazdı. O sırada arkadan Harry çıkarak yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. Ona sarılınca ağlamam şiddetlenmişti.

"Tamam hayatım sakinleş, yanındayım ben sakin ol." dedi saçlarımı okşayarak. Daha sonra arka taraftaki çocuklara döndü ve sözüne devam etti.
"...kesin sesinizi! Annesini kaybetti o böyle bir tranva yaşaması normal."

Elini sırtıma koyarak kaldırdı. Niall'ın arabasına doğru yürüdük. Çocuklardan uzaklaşınca kulağıma yönelip fısıldadı.

"İyi misin tatlım?"

Onaylamayarak kafa salladım. Yalan söyleyemeyecek kadar bitkin hissediyordum. Arabanın ön kapısını açıp beni bindirdi.

"Seni anlıyorum Karen. Ama alışmak için çabala bu böyle gitmez."

Diyerek arabadan uzaklaştı. Bende ardından onu izledim. Liam, Harry'nin kolundan tutup köşeye çekti ve küçük bir tartışma yaşandı. Konuşan Liam olduğu için ağzını okumak zordu elbette. Ama eminim konu Harry'nin az önceki korumacı tavrıydı. Konuşma bittikten sonra Harry elini savurup arabasına doğru devam etti. Çok sert görünebilirdi ama o kadar iyi bir kalbi vardı ki eğer o kalbe ulaştıysanız mükemmel Harry'i görürsünüz.

Harry'e o kadar dalmıştım ki Niall'ın geldiğini görmemiştim bile. Ona kızgın mıydım bilmiyorum ama bu tür bir meseleyi büyütmek istemiyordum. Yüzüne bakmamaya özen gösterek kendi halimde parmaklarımla oyanalıyordum. Arabayı çalıştırarak mezarlıktan çıktı.

"Yüzüme bakar mısın bir saniye?"

Gözümü camdan ayırıp Niall'a baktım o da bir bana birde yola bakıyordu.

"Konuşmayacak mısın Karen? Vur, kır, dök ama konuş benimle sessiz kalma."

Ağzımdan alaycı bir ses çıkararak camdaki manzarama geri döndüm.

Sessizlik, alınganlığımı belli etmek için değildi. Sessizliğim sadece bir saldırma tekniğiydi. Hayata karşı taaruzda bulunmak için bir yöntemdi.

"Pekala bayan, konuşma. Ama ben özür dilerim. Gösterdiğim tepki fazlaydı ve çok bencilce davrandım. Bilmediğin birşey var ki sana birşey olursa ölebileceğim gerçeği. Karen sana birşey olursa dayanamam."

-REAL DREAMS-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin