Damn You!!

67 11 1
                                    

İki ay olmuştu. Tam iki ay. Annemle her hafta konuşuyordum . Her konuştuğumda onu ne kadar özlediğimi hatırlıyordum. Ama alışıyordum yavaşta olsa oluyordu. Niall'a gelirsek: Artık Niall benim bir parçamdı. O kadar zaman geçmesine rağmen Harry hala bana ulaşma çabalarındaydı. Sinir bozucuydu. Herşey mükemmel olabilirdi. Ama o pislik herşeyi bozuyordu. Bugün Niall'la stüdyoya gidecektim. Evet ilk defa Zayn ve Lou'yi görecektim. Ben bir directioner'dım çığlık atmam normal olabilirdi. Ama artık fan değildim o yüzden doğal davranmam gerekiyordu. Giyinmek için dolabı açtım. Koyu tonlarda bir elbise giydim. Sanırım mikro mini diyorlardı bu tür elbiselere. Ayağıma siyah converse geçirdim ve açık tonda bi parlatıcı ile dudaklarımı renklendirdim. Saçlarım düzdü ve bu beni baya sport gösteriyordu. Aşağıya inmek için kapıyı açtım ve bir anda Niall'la yüz yüze geldik. Niall ellerini gözüne siper ederek "Gözlerim... olamaz çok güzelsin gözlerim kamaşıyor." Dedi sırıtarak. "Abartmışmıyım?" Sesim şaşkın bir tondaydı. "Hımm bakalım... ruj fazla aşkım." Dedi ve dudaklarıma yapıştı. Dudakları kıvrak hareketleriyle rujumu silmeyi başarmıştı. "Ama şimdi oldu." Elimden tuttu ve aşağı indik. Kapının önündeki siyah limuzini görünce ağzımı aralamamak için zor durdum. İçeri girmemiz için uzun kaslı bir adam kapıyı açtı. "Sağol Cameron." Dedi Niall. Adının Cameron olduğunu öğrendiğim adam ise saygıyla kafa salladı. Arka koltuklar karşılıklıydı. Fazla genişti. Sanırım ilk biz binmiştik. Camlar siyah streç film ile kaplıydı. Bu da çok ciddi bir hava katıyordu. Oturduğumuz koltuklar siyah ve deriydi. Arabanın genişliğine şaşkın şaşkın bakarken araba durdu ve Cameron tekrar kapıyı açtı. İçeriye Liam girdi. "Selam Niall...ve Karen" sanırım kısa çaplı bir şoktaydı. "Niall ne iş biri görürse ne halt edecen." Dedi gülümseyerek. "Hiçbirşey olmayacak Liam. Sakin ol." Niall'ın sesi ciddi bir tondaydı. Niall ve ciddilik mi? Hayır hayır farklı iki kavram gibiler. Daha sonra tekrar kapı açıldı ve bu sefer içeri Lou girdi. Tabi ben şok, ben iptal, ben vefat. Lou mavilerini bana dikti ve biraz duraksadı. "Lan Niall yoksa bu Karen mı?" Dedi çapraz bir gülümsemeyle. "Evet dostum işte benim hayatım şuan karşında." Bu Çok romantikti. Bunu sevdim yanii hayatım kelimesini. "Niall'ın anlattığı kadar güzelmişsin. Bu arada ben Louis zaten tanıyorsundur." Dedi elini uzatarak. Artık sakin ol demeyin."E-evet t-tabiki ben senin herşeyine hayranım. Tanrım gerçek mi bu inanılmaz. Niall bana bir çimdik at." Niall'ın dudakları sinsice kıvrıldı "Başka birşey yapardım ama ortam iyi değil." Dedi elini belime dolayıp kendine çekerken. Bense göz devirmekle yetindim. Kapı tekrar açıldı. Bu sefer Harry bindi. "Ooo Selam. Karen Herzaman ki gibi büyüleyicisin." Dedi ve dibime oturdu. Hayır abartmıyorum. Biraz daha kaysa kucağıma oturacaktı. Niall'ın kulağına yöneldim. "Niall Lou'nin yanına geçelim mi?"Olumlu biçimde kafa sallayınca ayaklanarak Lou'nin yanına geçtik. Harry ise kaşlarını 'öyle mi?' Dercesine kaldırdı. Bende aynı şekilde kaşlarımla 'evet öyle' mesajı gönderdim. Araba yine durdu. Ah evet benim esmer güzelim binecek dimi. Kapı açıldı ve heyecanla gözlerimi diktim. "N'aber millet?" Diyerek içeri daldı. Herkes aynı anda iyi dedi. Bense sustum çünkü dilimi bulamıyordum. Ağzımdaydı en son. Lanet olası kalbim o kadar hızlı atıyordu ki konuşma yeteneğimi yitirmiş gibiydim. "Bende diyorum burayı mükemmel gösteren de kim. Selam küçük bayan Karen'dı dimi." Ben mal gibi suratına bakarken Niall'ın kıkırdamaları kulağıma doluyordu. "Aşkım iyi misin?" Dedi gülerek. "İ-iyiyim galiba." Dedim gözlerimi Zayn'dan ayırmayarak. "Alışacak alışacak." Bunu Harry söylemişti. Ya sen ne karışıyorsun. İster alışırım ister alışmam herşeye muhalefet bu da. Niall beni sararak dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Harry rahatsız olmuçasına kaşlarını çattı. Umrumda mıydı? Tabiki hayır. Ona nefret dolu bakışlarımı gönderirken stüdyoya geldiğimizi farkettim. Ben ve Niall arka taraftan geçerken diğer çocuklar ön taraftan geçti. Fazlasıyla geniş ve gösterişliydi. Duvarlar bejdi. Ortada bir masa, çift kişilik kahverengi deri bir kanepe, yine kahverengi iki tekli koltuk ve köşede siyah bir puf koltuk vardı. Ben ve Niall çift kişilik koltuğa geçerken diğerleri çoktan kurulmuştu bile. Niall elini omuzuma koyup bana daha çok yaklaştı. "İşe bak biz sevgilimizi getiremiyoruz ama Karen geliyor." Bunu diyen Zayn'di şaka maksadıyla söylediği belli olsada ciddiye alarak konuşmak eğlenceli olabilir diye düşündüm. "Pekala rahatsız olduysan birdaha gelmem." Dedim ciddiyetimden ödün vermeyerek. "Hadi ama sende ne alıngan çıktın şakaydı." bunu söylerden burun kıvırmıştı. "Diyene bak sende her söylenene inanma ve ben alınmam." Dedim gülerek. "Kandırıldık." Bunu söylerken o kadar masum baktı ki...

Arkamdan gelen sesle herkez ayaklandı. "Hadi millet kayıt salonuna ilk sen Niall." Adam beni gördü. Biraz duraksadı ama hiçbirşey söylemedi. Aptal, ukalá, ego yığını herif. Niall içeri girdi bizse camdan duvarın arka tarafındaydık. Avuçlarımın terlediğini farkettim ve lavaboya yöneldim. Kapıyı açıp içeri girdim. Tam musluğu açmışken bir el beni kapıya itti. Bu Harry'di kapıya çarparken ağzımdan bir inilti yükseldi. "Ne güzel inliyorsun bunu benim altımda yapmaya ne dersin." Sinsi sırıtışı yüzünü doldururken gamzesi belirginleşti. "Hayıra ne dersin pislik." kapı ve onun arasında sıkışıp kalmıştım. Kasıklarını kasıklarıma bastırdı. "Hissediyormusun?" Dedi. Dizimi kaldırıp erkekliğine tekme attım. "Sen bunu hissediyor musun?" Ağrıyla beraber iki büklüm oldu. ondan kurtulup koridora yönelirken tekrar tuttu. Hiç vazgeçmeyecek. "Dün söylediklerini hiç takmadım." Sinirlenmişti. Bunu gözlerinin koyuluğundan anlıyordum. "Öyle mi? çünkü umrumda değil!" Sesim istediğim gibi umursamaz çıkmıştı. "Sana dayanamıyorum." Dedi ve bunu söylerken dudakları dudağıma sürttü. "Bende sana dayanamıyorum. Seni boğmak istiyorum." İçimdeki kin yüzüme vurmuştu. Ne olduğunu anlamadan dudaklarımı ağzında hapsetti. Çekilmek için hamle yapsamda başaramadım. Kendisi çekilince nefret dolu bakışlarımı ona ilettim. "Bırak beni! Sakın ama sakın bunu birdaha yapma!" Arka mı dönüp yürürken sesi kulağıma ilişti. "O vücudu yakından incelemek için sabırsızlanıyorum." Arkamı döndüm ve suratındaki aptal ifadeye göz gezdirdim. Orta parmağımı kaldırdım ve devam ettim. Niall'ı görünce toparlandım. Kollarına atladım. Sanırım Harry bunu görmüştü. Niall'ın dudağından öptüm.

****

Akşam olmuştu ve biz çoktan eve gelmiştik. Tüm çocuklar şuan içerdeydi bense kolaları doldurup salona girdim. "Eveet kolalar hazır. Niall seninki diyet kola" bunu yapmamı sevmiyordu. Ama hoşuma gidiyordu. "Yaa yine mi? İçmiyecem bana ne?" Ne kadar duygu sömürüsü yapsada sonuç belli olduğu için diyet kolayı aldı. Herkese ikram ettikten sonra Niall'ın yanına oturdum. "Ama olmaz ki bizim sevgilimiz burda değil canımız çekiyor." Sitemli sesiyle yine Zayn'di. "Aynen ya bir an Harry'i sevgilim gibi öpesim geldi."diye katıldı Lou. "Aklından- bile- geçirme o

-REAL DREAMS-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin