Yine sıkıcı olan bir sabaha gözlerimi araladım. Herzamanki gibi uyanmaya üşeniyordum. Tüm enerjimle yataktan doğruldum ve ayağa kalktım. Soğuk zemine henüz alışamamıştım. Hızlı adımlarla banyoya ilerledim. Suyu açıp yüzüme su çarptım ve bunu birkaç kez tekrarladım. Yüzümü kurulayıp çıktım.Üzerime sade bir kot ve salaş bir tişört geçirip aşağı indim.Annem kahvaltıyı hazırlayıp çıkmıştı. Babamın ölümünden sonra daha çok çalışmaya başlamıştı. Bana farkettirmesede eğitimimi bile zor karşıladığı belliydi.
Kahvaltıya başlamadan önce laptopı elime aldım ve One Direction'la ilgili son haberlere göz gezdirdim. O da neydi?Bir yarışma mı? Kazanan Niall'la mı tanışacaktı?Tanrım inanmıyorum bu süper derken alttaki nota ilişti gözüm. Ne yarışma bugün on ikiden sonra bitiyor muydu? Lanet olsun yetiştirmem imkansızdı.Yetiştirsem bile kazanmam zordu. Hayal kırıklığına uğramışken kapının sesiyle irkildim. Laptopı bırakıp kapıya ilerledim. Gelen Rosa'ydı. Baş belam,kardeşim,tek dostum."Aptal geç kaldık Bay Jones bizi liğme liğme edecek" dedi aceleyle.
"Tamam geliyorum acele etme" Her ne kadar somurtmak istemesemde sabahın köründe okula gitmek insanı istemesede somurtmasına neden oluyordu. Çantamı aldım ve kapıyı kapatıp yürümeye başladık. Sessizlikten rahatsız olmuş olmalı ki oflayıp duruyordu."Oflamayı kes Ross" dedim sinirle.
"Neyin var? Konuşmuyorsun. Ve ilk kez Harry'i bana anlatmıyorsun. Hayırdır"
"Yarışma varmış. Kazanan Niall'la tanışma şansı elde edecekmiş ama bugün gece yarısında bitiyor elime bir şans geçti ve kullanamıyorum."
Kahkaha attı. Resmen alaycı bir kahkahaydı ve sinirlerimi alt üst edeceğini biliyordum.
"Bende birşey oldu sandım. Zaten kazanamazdın tatlım. Boşver öncelikle şu One Direction hastalığın saçma ilk iş ondan kurtul."
Sinirlenmiştim. Hiç olmadığım kadar hemde. Ross'u arkamda bırakarak hızlı hızlı yürümeye başladım. Okula girdim. Okul bahçesini geçerek binaya attım kendimi. Kimya sınıfına doğru ilerleyip içeri girdim. Boş bir sıraya geçip oturdum. Hala kızgındım ya da Ross yüzünden hırs yapmıştım herneyse. One Direction'a neden bu denli takıklardı ki. En yakın arkadaşım beni cesaretlendireceğine kazanamayacağımı söyleyip güldü inanamıyorum. Düşüncelerimle boğuşurken dersin başladığını anlamam zaman almadı. Dersi dinlemeyecek kadar dolmuştum. Zaten öğretmen dersin yarısında uyuyacaktı. Buna güvenerek kafamı sıraya koydum. Biraz kestirmekten zarar gelmezdi sanırım. Lanet olsun ki bir türlü uyuyamadım. Ders boyunca hayal kurdum. Yarışmayı kazandığımı hayal ettim. Yarışmaya katılsam birşey kaybetmezdim ama belki kazanırdım. Edebiyatıma güveniyordum. Zil çalınca hızla sıradan kalktım. Koridora çıktığımda bilmediğim bir sebepten herkes bana bakıp gülüyordu. Bunu öğrenmem çok sürmedi. Camela yanıma gelip kafama bir şaplak indirdi.Kafamı ovalarken ona bakıyordum. O ise gülerek konuşmaya çalışıyordu
"Duydunuz mu millet Karen Niall'la tanışacakmış" dedi. Bu cümlesine o ve işe yaramaz arkadaşları kahkaha attı. Gözlerimdeki gözyaşlarımı tuttum ve sırtımı döndüm tam o sırada Camela ayağıyla çerme taktı ve yere kapaklandım. Bacağımın ağrısına umursamadan ayağa kalktım. Camela'ya iğrenerek baktım ve "Zavallı sana acıyorum gerizekalı. Popüler olabilirsin ama bu senin 3. Sınıfı iki kez tekrar ettiğin gerçeğini değiştirmiyor." Herkes onun üçüncü sınıfı iki kez okuduğunu biliyordu ama kimse nedenini bilmiyordu, benim dışımda kimse. Cesaretimi topladım. Arkama bakmadan yürüdüm ve konuşmaya devam ettim. "Müdür haklı bende oğlumla bir kızı üst üste yakalasam her türlü cezayı verirdim."
Camela'nın sinir küpüne döndüğüne adım gibi emindim. Umursamıyordum zaten. Kütüphaneye doğru ilerledim. İçimdeki sinir ve hırsla bir bilgisayara oturup yarışmanın sitesine girdim. Elimdeki kitapları karıştırarak birçok güzel kelimeyi kağıda yazıp kompozisyona ekledim. Okuldaki hiçbir derse girmemiştim. Umarım değerdi.Yani uzun ve anlamlıydı. Çıkış zilini duyduğumda son noktayı koydum ve gönder butonuna bastım. Çantamı sırtıma taktım ve çıkış kapısına ilerledim. O sırada arkamdan Ross seslendi arkama baktım. Nefes nefese yanıma yetişti ve kesik nefeslerle benden özür diledi. Şaşkın bir ifadeyle yüzüne baktım. Açıklama istediğimi anladı ve konuşmaya başladı "Gerçekten üzgünüm Karen. Ağzımdan kaçtı. Sue'nin Camela'ya söyleyeceğini düşünmemiştim." dedi.
"Ne sen mi söyledin? Orda rezil olmamın sebebi sen miydin Ross?" dedim bağırarak. Utanarak onaylar biçimde kafa salladı. Arkama bile bakmadan hızlı adımlarla yürüdüm. Arkamdan seslensede duymamazlıktan gelerek devam ettim. Sahil kenarına gittim. Beni hep rahatlatırdı. Göğsümdeki cepten Harry'nin resmini çıkarıp öptüm. Gözyaşlarım resmi ıslatıyordu. Bu yüzden yerine koydum. Ne kadar aciz ve aptal olduğumun farkındaydım. Belki boş hayallerim vardı evet, ama hayaldi işte herkesin olduğu gibi çılgınca hayallerim vardı. Suç değildi bu, hayal kurmam alay konusu olacak bir konu değildi. Rahatladığım düşüncesiyle eve doğru ilerledim. Hava kararmak üzereydi. Annemin gelmediğine eminim. Çıkışta hastaneye uğrayacaktı çünkü. Eve girdiğimde herzamanki gibi boş olduğunu farkettim. Odama çıktım ve direkt banyoya girip ellerimi yıkadım.Çizgili pijamalarımı giyip mutfağa indim. Karnım gurulduyordu. Birşeyler atıştırıp yukarı çıktım. Yarışmanın sitesine girdim. Saatlerce bekledim ve artık gözlerim isyan bayraklarını çekmişti. Uyumamam lazımdı. Yarışmayı kazanmalıydım ve saat on ikide açıklanacaktı. O sırada aşağıdan kilit sesini duydum. Annem gelmişti sanırım. Herzamanki gibi çok yorgundu ve öksürüyordu. Hızlıca merdivenden inip boynuna sarıldım. O da karşılık verdi.
"Yemek yedin mi hayatım?""Atıştırdım ben sağol."
"Pekala eğer birşey istersen odamda olacağım" dedi içtenlikte. O odasına çıkarken bende odama yöneldim. Yatağa oturdum ve laptopa bakmaya devam ettim. Neler olduğunu hatırlamıyorum ancak uyandığımda sabah olmuştu. "Tanrım! yarışmayı unuttum" diyerek şarjı biten laptopu şarja koydum. Ellerim titriyordu. Heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı. Titrek ellerimi klavyede gezdirerek siteyi yazdım ve bağlantıya tıkladım kazanan ismi görünce kalbim daha hızlı çarpmaya başladı, soluklarım hızlandı ve vücuduma ateş bastı. Ben kazanmıştım. Ağzımdan bir çığlık çıktı. Mutluktan ağlıyordum. Ben hayallerimin erkeğiyle tanışacaktım. Düşüncesi beni delirtmeye yetiyordu. Ayağa kalkıp şarkı söylemeye dans etmeye başladım. O sırada laptop titredi sanırım e-posta adresime mesaj gelmişti. Girip baktım ve ağzım bir karış açıldı. Niall bana mesaj mı atmıştı? İnanamıyorum. Rüya mı görüyorum diye birkaç kez kolumu çimdikledim. Rüya değildi. Mesajı okumayı unuttuğumu farkettim ve kafamı laptoptaki mesaja çevirdim Mesajda "Salı günü görüşürüz bir numaralı hayranım" yazıyordu. Ben onun bir numaralı hayranımıydım? Gerçekten rüya gibiydi. Salı gününe sadece iki gün vardı ve hazırlık yapmalıydım. Çok az zamanda çok iş yapmalıydım.
***
"Annee beş çeşit yemek yetmez saçmalama"
"Kızım çocuk dinazor değil ya yeter."dedi bağırarak.
"Sen onu bilmiyorsun...Off zaten artık yetişmez. Ben nasılım güzel miyim?"dedim heyecanla.
"Kız deli etme beni güzelsin diyorum ya!" Kesin beni öldürecekti bu sefer, dediğim anda kapı çaldı. "Anne Niall geldi!!" dedim saçımı düzelterek. Annem sinirle ağzını açtı ama birşey söylemeden kapattı ve kapıya yöneldi. Birden sesimi yükselttim ve "Durr!! Ben açacağım" dedim. Korkmuş olmalı ki kalbini tuttu. Kapıya yöneldim ve kolu indirdim.Gelen oydu Niall gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-REAL DREAMS-
Fanfictionİlk aşk farklıdır. Yaşanmaya değer olan, karışık duygulara kapı açan aynı zamanda en çok acı veren ilk aşktır. Aşk imkansızı ister evet, peki ya ilk aşkın imkansızı seçerse? Ulaşılması en zor olanı. İşte o zaman sadece bakar ve onun başkasına gülüms...