Herkese merhaba! Bölüm otuz üç sayfayı geçtiği için iki parça halinde yayımlama kararı aldım. Böyle okumanın sizler için daha kolay olacağını düşündüm. Umarım bölümü beğenirsiniz. Lütfen bölüm boyunca oylarınızı, eleştirilerinizi ve yorumlarınızı esirgemeyin. İyi okumalar.
***
Satırlar kelimelerle donatıldığında mücrim düşerdi kızgın sulara.
Kurtuluşunu suçlarıyla birlikte boğar ama masumu yakmazdı.
Su, ölüyü kendine yakıştırıp almazdı.
Ama bedenim yüzüne değer değmez riyakarlık edip beni aldı. Hırçın dalgalar bedenimi yargıladı ve mahkûm kıldı. İdam edildim. Nefes almaya çalışırken çırpınan bedenim bir kuş kadar hafifti, yere asla dokunamıyordu. Gökyüzünü göremiyordu. Dalgalarla birlikte savrulan vücudum içinde taşıdığı keskin acıdan kurtulamadığı gibi nefes de alamıyordu. Biliyordum ki ölüyordum. Senelerce düşlediğim ölümün kucağına sürünerek gidiyordum. Canım yanıyordu. Bu acının sonunu göremiyordum. Tanrı neredeydi? Sonsuz merhametini seçemiyordum. Eğer bir cennet varsa çıplak ruhumu kabul etmiyordu. Emindim, günahkârlığımın bir affı yoktu ve bu yol hiçbir yere çıkmıyordu. Kurban ediliyordum, kendi giyotinimde öldürülüyordum. Ellerime bakıyordum, kanlar avuçlarımdaki çizgiye vahşi bir iştahla doluyordu. Görüşüm bir sisi andırıyor, ruhum etrafımı saran buzdan sıvı yüzünden anbean donuyordu.
Çırpınmama rağmen içime dolan, beni kendi kafesine hapseden sudan uzaklaşamadım. Akıntının durmadan savurduğu bedenimi düzeltip yüzmeye çalışamadım. Gözlerimi açmaya çalışıyor olsam da kirpiklerimin birbirine korkuyla kenetlenmesiyle başarısız oluyordum. Milyonuncu savaşımı bu dünyada kaybediyordum. "Beni göm." diyordu çocukluğum. "Beni küllerimizin bile bulunamayacağı kızgın sulara göm." Ardından durmamı söylüyordu. Fazla acı çektiğinden yok olmak istemiyordu çünkü her şey bittikten sonra bile içindeki bu kara bulutların onu hiç terk etmeyeceğinden korkuyordu. Gömülmemiş ruhlar için bir mezar arasa da yeryüzünde böyle bir yoktu, bunu biliyordu. Yine de her şeye ve herkese rağmen yardım istiyordu. Çürüyen dizlerinin üzerine düşerek yeni yaralar açıyor, dua ediyordu. Kanlarla dolu gözleri ile elleri havada Tanrıya yakarıyordu fakat bilmiyordu ki kimse yoktu.
Benlik hapishanesinde çürüyen ruhlar yalnızca arafı hak ediyordu.
Tanrının gökyüzünden indireceği bir kahraman bile içinde bulunduğum bu durumu siyahtan griye çeviremezdi artık. Kimse beni geri döndüremezdi. Canım benden bilerek alınırken beni hayatta tutmak adına ciğerlerimin su altında oksijenle dolmasını sağlayacak olan kimdi? Boş ciğerlerimdeki nefesim benden yıllar önce alınmıştı, şimdi hangi oksijen ruhumun nefes almasına yardımcı olurdu? Durmaksızın sürükleniyor, içimi dolduran suyla ağırlaşmama rağmen batamıyordum. Belki de ağırlaşan acılarımdı, gerçeği artık kestiremiyordum. Suyun içinde olduğu kaos beni durmaktan alıkoyuyor, isteklerimi umursamadan hoyratça kendi rotasına götürüyordu. Su, ağır günahlarıma aldırmadan beni kaldırıp geri batırdığından kendi bedenim kontrolün bende olmadığının bilincindeydi, bana üzülüyordu. Omzumdan akan kanlar, suyu boyamakta yetersizdi ancak ara sıra açabildiğim gözlerimin göreceklerini karanlığa boğmakta oldukça başarılıydı. Aralanan dudaklarım, yuttuğu sulardan kurtuluş olmadığını algıladığında vücudum bir şok dalgasıyla sarsıldı.
"Ölüm." diye mırıldandı kızgın sular kulağıma usulca. "Seni dinlendirirse geçer mi hüznün?" Saçlarımın yanarak dalgalanışı, kafatasımı iyice uyuşturdu. "Yoksa yaratılıştan mı küskünsün?" Kelimeler, söylenen sözler ve keşkeler ruhumu yaralayıp katilimi unutturuyordu. Topluca işlenmiş bir cinayete kurban gidiyordum. Üzerime işlenmiş parmak izlerini su yok etmeye çalışıyordu, halbuki ruhum ezbere biliyordu. Mücrim sensin, diyordu panikle can çekişen kalbim. Attığım adımlar yüzünden öldürülmem beni suçlu yapıyorsa ateş eden suçsuz mu oluyordu? Yoksa Tanrı da benim gibi gerçek katilin adını biliyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET| ÇÖKÜŞ
Teen FictionGeçmişin aralı kapıları ardında yaşayan Merza, bir gece körpe geleceğini değiştirmek adına evinden dışarı adım atmaya karar verir. Atılan bir adım her şeyi ne kadar değiştirebilir? Abisinin sır dolu suçları, geleceğin anahtarı ve ona malvarlığını v...