ÜÇÜNCÜ BÖLÜM| YA'ABURNEE KESİT

1.1K 60 73
                                    

Satırlar kelimelerle donatıldığında mücrim düşerdi kızgın sulara.

Kurtuluşunu suçlarıyla birlikte boğar ama masumu yakmazdı.

Su, ölüyü kendine yakıştırıp almazdı.

Ama bedenim yüzüne değer değmez riyakarlık edip beni aldı. Hırçın dalgalar bedenimi yargıladı ve mahkûm kıldı. İdam edildim. Nefes almaya çalışırken çırpınan bedenim bir kuş kadar hafifti, yere asla dokunamıyordu. Gökyüzünü göremiyordu. Dalgalarla birlikte savrulan vücudum içinde taşıdığı keskin acıdan kurtulamadığı gibi nefes de alamıyordu. Biliyordum ki ölüyordum. Senelerce düşlediğim ölümün kucağına sürünerek gidiyordum. Canım yanıyordu. Bu acının sonunu göremiyordum. Tanrı neredeydi? Sonsuz merhametini seçemiyordum. Eğer bir cennet varsa çıplak ruhumu kabul etmiyordu. Emindim, günahkârlığımın bir affı yoktu ve bu yol hiçbir yere çıkmıyordu. Kurban ediliyordum, kendi giyotinimde öldürüyordum. Ellerime bakıyordum, kanlar avuçlarımdaki çizgiye vahşi bir iştahla doluyordu. Görüşüm bir sisi andırıyor, ruhum etrafımı saran buzdan sıvı yüzünden donuyordu.

Çırpınmama rağmen içime dolan, beni kendi kafesine hapseden sudan uzaklaşamadım. Akıntının durmadan savurduğu bedenimi düzeltip yüzmeye çalışamadım. Gözlerimi açmaya çalışıp kirpiklerimin birbirine korkuyla kenetlenmesiyle başarısız oluyordum. Milyonuncu savaşımı kaybediyordum. "Beni göm." diyordu çocukluğum. "Beni küllerimizin bile bulunamayacağı kızgın sulara göm." Ardından durmamı söylüyordu. Fazla acı çektiğinden yok olmak istemiyordu çünkü her şey bittikten sonra bile içindeki bu kara bulutların onu hiç terk etmeyeceğinden korkuyordu. Gömülmemiş ruhlar için bir mezar arasa da yeryüzünde böyle bir yoktu, bunu biliyordu. Yine de her şeye ve herkese rağmen yardım istiyordu. Çürüyen dizlerinin üzerine düşerek yeni yaralar açıyor, dua ediyordu. Kanlarla dolu gözleri ile elleri havada Tanrıya yakarıyor olsa da bilmiyordu ki kimse yoktu.

Benlik hapishanesinde çürüyen ruhlar yalnızca arafı hak ediyordu.

Tanrının gökyüzünden indireceği bir kahraman bile içinde bulunduğum bu durumu siyahtan griye çeviremezdi artık. Kimse beni geri döndüremezdi. Canım benden bilerek alınırken beni hayatta tutmak için ciğerlerimin su altında oksijenle dolmasını sağlayacak olan kimdi? Boş ciğerlerimdeki nefesim benden yıllar önce alınmıştı, şimdi hangi oksijen ruhumun nefes almasına yardımcı olurdu? Durmaksızın sürükleniyor, içimi dolduran suyla ağırlaşmama rağmen batamıyordum. Belki de ağırlaşan acılarımdı, gerçeği kestiremiyordum. Suyun içinde olduğu kaos beni durmaktan alıkoyuyor, kendi rotasına götürüyordu. Su, ağır günahlarıma aldırmadan beni kaldırıp geri batırdığından kendi bedenim kontrolün bende olmadığının bilincinde bana üzülüyordu. Omzumdan akan kanlar, suyu boyamakta yetersizdi ancak görüşümü kapatmakta oldukça başarılıydı. Aralanan dudaklarım, yuttuğu sulardan kurtuluş olmadığını algıladığında vücudum bir şok dalgasıyla sarsıldı.

"Ölüm." diye mırıldandı kızgın sular kulağıma usulca. "Seni dinlendirirse geçer mi hüznün?" Saçlarımın yanarak dalgalanışı, kafatasımı iyice uyuşturdu. "Yoksa yaratılıştan mı küskünsün?" Kelimeler, söylenen sözler ve keşkeler ruhumu yaralayıp katilimi unutturuyordu. Topluca işlenmiş bir cinayete kurban gidiyordum. Üzerime işlenmiş parmak izlerini su yok etmeye çalışıyordu, halbuki ruhum ezbere biliyordu. Mücrim sensin, diyordu panikle can çekişen kalbim. Attığım adımlar yüzünden öldürülmem beni suçlu yapıyorsa ateş eden suçsuz mu oluyordu? Yoksa Tanrı da benim gibi gerçek katilin adını biliyor muydu?

Suyun gürültüsü sağır ederken bedenimi, dalgaların kuvvetiyle yüz üstü döndüm. Yön algım suyun dibini boylayalı çok olmuştu, arasam da ne suyun üzerinde ne de altında net bir çıkış göremiyordum. Saniyelik olarak dalgaların arasından hızla yaklaştığım kayayı gördüm, öfkeyle köpüren dalgalar beni yeniden kör etti. Acının esiri olan kolumu kendimi korumak ve kayadan uzaklaşmak için hareket ettirmeye çalıştım ama yapamadım. Bedenim bir kez daha takla attığında kendimi çevirmeyi denedim. Sağ kolumu kaldırmamla direkt olarak diğer kolumu da zorlamıştım, acı etimi ısırmış, nitekim bu darbeye karşın sonunda sağ kolumu kafama siper edebilmiştim. Bir gram yaşam için çaresizce çabalarken bedenim, bir yandan her şeyin bitmesi için dua ederken buldum kendimi. Sonsuz dinlenişim ölümde son bulsun istedim. Tanrının yüzünü görmem, ona iki kaşım arasındaki mesafe kadar yakın olmam gerekiyordu. Söylemem gerekirdi, yaşaması için yarattığı bu ruhun ölümle yanıp tutuştuğunu o da bilmeliydi. Ruhum ölüme her zamankinden daha fazla yakınken ölüme destek olmak istiyor, doyumsuz nefsim savaşmaya doyamıyordu. Yenilgilerin beni öldüren şey olduğunu kavrayamıyordu. Kayaya akıntının hiddetiyle son hız çarpan bedenim bir nevi dualarımın karşılığı oldu. Bedenimin hala hissedebildiği acının dehşeti içinde binlerce parçaya ayrıldığını hissettim, bu kez de dağılmadan toparlanmayı diledim. Suya rağmen yüzümü alelacele ele geçiren kırmızı renk, uyuşan başımdan geliyordu. Uyku beni yanıbaşına çağırıyor, bana açtığı sıcak kucaktan ayrılmamı istemiyordu. Vücudum bu istekli irtihale karşı gelemiyordu. Gözlerim sımsıkı kapandı, suyun dibinden iyice uzaklaştığımı, beni saran acının hafifleyerek gittiğini hissettim. Vücudumdan saniyeler içinde yirmi bir gramı kaybettim.

Hemen sonra, ruhumun siyahı dünyamı kapladı.

Bana katilimi hatırlattı.

Beni düşürüp ruhumu ezen o zehir yeşili gözleri anımsadım, yolculuğumun sonu nereye olursa olsun katilimi unutamazdım. Tanrı'ya ölüm aracılığıyla yaklaştığımda vereceğim ismi aklımda tutmalı, cesedimin üzerine kazımalıydım. Adını sayıklayıp beni kandıran kişinin Tanrının huzurunda temize çıkarılmış ve aklanmış olmasını engellemeliydim.

***

Ya'aburnee tabiri Arapça'dan genel olarak çevirildiğinde 'Beni göm.' ya da 'Beni gömen sen ol.' anlamına gelir. Kişinin sevdiğinin yokluğuna dayanamayacağı için sevdiği kişiden önce ölmeyi dilemesini anlatır. Sizce yeni bölümde sizi neler bekliyor? Bahsi geçen katil kim? Olaylar bu noktaya nasıl geldi?

Aklınıza takılan soruları, eleştirilerinizi ve bu hikayeyi beğeneceğini düşündüğünüz kişileri buraya yazabilirsiniz.

Bana destek olabilmek için hikaye boyunca oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Yeni bölümde görüşmek üzere!

ESARET| ÇÖKÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin