Bölüm 2 - The Judgement

789 85 83
                                    

(Y/N: Ne kadar da mükemmel bir Min Yoongi)

Taehyung boş bakışlarını sarı saçlı oğlanın gözlerinin içine dikti. Karşısındakinin ten rengi korkutucu derecede açıktı, hani şu vampir filmlerindeki gibi. Sarı saçlarıyla bu ten rengi birleşince çocuk resmen parlıyordu. Daha önce birkaç kez gözüne çarpmıştı ama kimseyle konuşmadığı için adını bilmiyordu.

"Adımı nereden bildiğini bilmiyorum. Sen kimsin bilmiyorum. Kim olduğunu da bilmiyorum. Ve bilmek de istemiyorum. Girmem gereken bir ders var."

"Bilmek isteyip istememen umrumda değil. Adım Min Yoongi. Zoru oynuyorsun Taehyung. Simdi sakin ol ve beni dinle. Sadece seni uyarmaya gelmiştim."

Taehyung'un bu sözlerle aklı karışmıştı. Kimseye hiçbir şey yapmadan, kendi halinde takılırken; birisinden uyarı alabilecek ne yapmıştı ki?

"Ne demeye çalışıyorsun? Ben kimseye hiçbir şey yapmadım."

Yoongi kafasını yana çevirip histerik bir şekilde kısa bir gülüş attı. Sonra bir eliyle Taehyung'un kahverengi saçlarını sert bir şekilde çekerek kafasını geri yatırdı. Yoongi, Taehyung'un kulağına doğru fısıldadı.

"Bana aptalı oynama. Ne yaptığını görmedim mi sanıyorsun?"

Taehyung kendini kurtarmaya çalışınca, saçındaki ellerin sıkılaştığını fark etti ve kaçamayacağını anlayınca konuşmaya devam etmek zorunda kaldı.

"Kimseye bir şey yapmadım. Bırak kendi yoluma gideyim."

Yoongi, saçlarını ani bir hareketle bırakınca Taehyung yere kapaklandı. Yoongi, Taehyung'u iki bacağının arasına alarak yerde uzanmakta olan çocuğa doğru eğildi ve iki yakasından tutarak yukarı doğru çekti. Sarı saçlı çocuk yüzüne göre fazla sert kaçan bir surat ifadesi ve ateş saçan gözlerle konuşmaya başladı.

"Beni iyi dinle çocuk. Jimin'e bir daha öyle baktığını görmeyeceğim. Hatta Jimin'e baktığını görmeyeceğim."

Yoongi çocuğun yakasını bıraktı, gerileyerek arkasını döndü ve kafasını ona bakmadan yana çevirerek konuştu.

"Bu sana son uyarım olsun. Bir dahaki sefere bu kadar nazik olmam."

Taehyung ise ayağa kalkıp üstünü silkeledi ve yavaşça yürüyerek uzaklaşmakta olanın arkasından bağırdı.

"Ben hiçbir şey yapmadım. Asıl sen ona beni rahat bırakmasını söyle. Sizin çete içi kavgalarınıza karışacak kadar aptal değilim. Rahat bırakın beni! Ben bunları hak edecek hiçbir şey yapmadım."

Yoongi olduğu yerde durdu, Taehyung onun bedeninin iki yanında yumruk olan ellerini görünce ağzını açtığı için pişman oldu. Stres altında olunca astımı tetikliyordu, hemen elini ceketinin cebine attı, bulamayınca etrafa bakınmaya başladı. Yoongi onu yere ittiğinde cebinden düşmüştü. Diz çökerek yere düşen spreyini aldı ve derin bir nefes çekti. Derin nefesler alıp vererek Yoongi'ye doğru baktı. İleride duran çocuk ise durumun farkında olduğu halde tepkisiz bir şekilde duruyordu. Az önce onu yerden yere vuran çocuk bu sefer sakin bir ses tonuyla kafasını çevirmeden, arkası dönük bir şekilde konuşmaya başladı.

"Düşüncelerimi açık bir şekilde dile getirdiğimi düşünüyorum. Umarım bir daha görüşmeyiz."

Taehyung donmuş bir şekilde yerinde durarak ağır adımlarla okulun kapısının içinden girip gözden kaybolan ince çocuğun arkasından bakakaldı. Yavaşça diz çöktüğü yerden kalktı. Ders saatinin yarısı geçmişti, zaten bu saatten sonra girse de kafasını toparlayabileceğini sanmıyordu. Sınıfa geri dönüp ders öğretmeninden izin alarak çantasını alıp eve doğru yola koyuldu. Öğretmenleri onun özel durumunu bildikleri için bu tür zamanlarda diretmeden izin verirlerdi.

Dönüş yolunda Taehyung aylardır yaşamadığı türden bir olayı kendi isteği dışında, hiçbir suçu olmadan yaşamak zorunda kaldığını düşünüyordu. Belada uzak durmak için hiçbir şey yapmamanın bile faydası olmadığını anlamıştı, bela gelecekse ne yaparsan yap, ya da hiçbir şey yapma; o gelip seni bulurdu. Sonunda iki yandan uzun ağaçların kapladığı yoldan yürüyüp evine ulaştığında üzerinden stresi atabilmek için soğuk duşun altına girdi. Soğuk su ona başına ne gelirse gelsin her türlü şeye dayanıp güçlü olması gerektiğini hatırlatıyordu. Vücuduna düşen her damla bir uyarı niteliğindeydi. Ellerinin buruş buruş olduğunu gördükten sonra, gereğinden fazla durduğunu hissetti ve çıkıp üstünü giyindi.

Annesi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle oğluna bugün okulunun nasıl geçtiğini sormak için odasına girdi. Güler yüzlü kadın, bunu her gün yapardı. Annesi kafasını dizlerine koymuş olan oğlu ile onun yumuşak kahverengi saçlarını okşayarak oğluyla sessizlik içinde o şekilde dakikalarca dururlardı. Taehyung da her zaman bıkmadan aynı cevabı söylerdi; "Dünden farklı değil. Yarın da farklı olmayacak." Bu sefer cevabı farklıydı, ama bunu kendisine saklamayı tercih etti. Başlarında yeterince sorun varken, kendi sorunlarıyla onları sıkmak istemiyordu. Yarın farklı olacaktı. Olacağının farkındaydı ve bundan sonra nasıl davranacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Gerçi ailesine bunu söylese bile ellerinden pek bir şey geleceğini düşünmüyordu. Kendi başının çaresine bakarak, ailesine biraz da olsa büyüdüğünü göstermek istiyordu.

Annesinin odasını terk etmesiyle kafasını dağıtabilmek için çalışma masasına oturup ödev verilmediği halde konuları tekrar etmeye çalıştı ama yapamadı. Aklı sürekli Yoongi ile arasında olan konuşmaya gidip duruyordu. Belki de en kısa zamanda gidip Hoseok ile konuşması gerekiyordu. Nasıl güçlü olunur bilmiyordu, bugünden sonra bunu öğrenmek istiyordu. Eğer başında böyle bir sorun varsa, kendi kendini korumasını bilmesi gerekiyordu.

Yarın neler olabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Bildiği tek şey cesaretini toplayıp Hoseok ile konuşmaya gideceğiydi. Onun kendisine nasıl bir tepki vereceğini bilemiyordu. Tek umudu oydu, terslenirse Taehyung işlerin daha kötüye gideceğinin bilincindeydi. Artık birileri onun farkındaydı ve bundan sonra işlerin iyi bir yöne gitmeyeceğini hissediyordu. Eğer hyungu ona yardım etmezse, Taehyung için daha zor günler başlayacak demekti.

Masanın başında geçen saatlerce sürmesine rağmen başarısızlıkla sonuçlanan kafasını dağıtma girişiminden sonra Taehyung kendini yatağına attı. Uyumadan önce aklından geçen son düşünceler kimsenin onu fark etmediği zaman ne kadar mutlu olduğuydu.

 Uyumadan önce aklından geçen son düşünceler kimsenin onu fark etmediği zaman ne kadar mutlu olduğuydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bundan sonraki bölümler biraz daha uzun olacak :")

Önümüzdeki bölümde Hobie geliyor^^

Önümüzdeki bölümde Hobie geliyor^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

I love you all <3

Holding on To You (VHope Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin