O gün Taehyung okul kapısının kenarında, konuşmak için Hoseok hyungunun dersten çıkmasını bekliyordu. Kendi ders saati bitmişti, hyungu son sınıftaydı ve normal olarak onların dersleri hem kendilerininkinden ağır, hem de daha fazla oluyordu.
Beklemesinin üzerinden iki saat geçmişti ve son sınıf öğrencileri sırayla kapıdan çıkmaya başlamışlardı. Artık çıkacak öğrenci kalmadığını gören Taehyung, hayal kırıklığına uğramıştı, onu gün içinde gördüğüne emindi.
Ellerini cebine atıp, başını öne eğerek okuldan uzaklaşacakken, ona seslenen bir ses onu durdurdu.
"Hey, sen! Oradaki. Bekler misin?"
Bu Hoseok'du. Taehyung şaşkınlıkla yüzünü uzaktan ona seslenmekte olan hyunguna doğdu döndü. Kafasını sağa sola doğru çevirerek başka birine seslenip seslenmediğine baktı. Okulda kimse kalmamıştı. Sonra "Ben mi?" dercesine işaret parmağını göğsüne bastırarak Hoseok'a baktı.
Hoseok çocuk yüzünü çevirir çevirmez, ilk defa gözlerinin içine bakan gözleri gördüğünde istem dışı bir şekilde yutkundu. Olduğu yerde şaşkınlıkla dona kalan Taehyung'a doğru yavaşça ilerlemeye başladı. Yaklaştıkça, çocuğun ne kadar güzel olduğunu fark ediyordu; bir insan nasıl hem güzel hem de bu kadar yakışıklı olabilirdi ki?
Her adımında, yeni bir ayrıntı keşfediyordu; şaşkınlıktan beş karış açılmış olan pembe dudakları, her kızı ve erkeği tartışmasız bir şekilde kıskandırabilecek olan yüz hatları, pürüzsüz ve esmer olan teni, dünyada bakacak onca yer varken kendisine doğru bakan ela gözleri...
Hoseok sonunda karşısında durup yüzleri arasında milim mesafe kalana kadar yaklaştıktan sonra durmuştu. Abartılı bir şekilde yakın durmasına rağmen, kendini geri çekemiyordu. Bu yakınlık Taehyung'a da fazla gelmişti, ama o da aynı durumda hissediyordu kendini. Yine hızlanan kalp atışlarına söz geçiremedi. "Ne olur..." diye düşündü, "Ne olur kalbimin bu kadar hızlı attığını duymasın."
Taehyung çok saf, çok temiz kalpliydi. Hissettiği bu yeni duyguya bir isim veremiyordu, ama çok değişik hissettirdiği kesindi. Dünyanın zaman en güzel ama en acı verici duygusu olan, yüzyıllardır şiirlere, romanlara konu olan, üç harfli o sihirli kelimeyi aklının ucuna bile getiremiyordu.
Ama Hoseok biliyordu, bu sefer duygularından emindi. Yoongi onunla arada bir konuşmaya gelirdi, her ne kadar güle güle dese de ikisi de birbirlerinin arkadaşlıklarını kaybetmek istemiyordu. Ona Taehyung'u sevdiğini söylemişti, bir anda ağzından çıkmıştı; neden söylediğini bilmiyordu, belki de ona acıyarak bakan gözlerinden sıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holding on To You (VHope Fanfiction)
FanficTaehyung günlüğünün dışı simsiyah, içi bembeyazdı... Taehyung'un günlüğünün dışı sert, içi yumuşacıktı... Ona ilk görüşte kalbini yerle bir eden kişiyi hatırlatıyordu. Ona ilk görüşte aklının her köşesini kaplayan kişiyi hatırlatıyordu. Derin bir ne...