Taehyung ile Hoseok artık daha çok buluşur olmuşlardı, kısa zamanda da ayrılmaz ikili haline gelmişlerdi. İkisi de birbirleriyle geçirdikleri zamanı, eve gitmek için ayrıldıklarında gülümseyerek hatırlıyorlardı.
Hoseok onun bir nevi öğretmeni gibi olmuştu, okul çıkışları çetenin mekânına gidiyor ve orada yalnızken çalışma yapıyorlardı. Taehyung da iyi bir öğrenciydi, gösterilen her hareketi bir ya da ikinci denemede kapıyordu, öğretmeni onda kendisini gördü, amaçları doğrultusunda bir şeyleri başarma içgüdüsüne sahipti ikisi de. Sahip olmak istediklerini almak için savaşın ortasına girmeye bile çekinmiyorlardı.
Bu benzerliklerinin tek bir anlamı vardı; ikisi de birbirini seviyordu, her ne kadar bunu dile getiremeseler de.
Taehyung aşkın ne olduğunu anlayamayacak kadar saf, Hoseok ise ilk adımı atamayacak kadar korkaktı.
İkisi de uzun süren çalışmalarının artından yorgunlukla kendilerini koltuğun üstüne attı, Taehyung nefes nefese kalmıştı, terden alnına yapışıp gözlerini kapatan saçlarını geriye atıp spreyinden bir nefes çekti.
“Sana bu çalışmalarımız bittikten sonra sana özel bir şey söyleyeceğim Tae, hiç kimseye söyleyemediğim. Eğer ileride bir şey olur da söylemeye cesaret edemezsem; lütfen o zaman söylemem için ısrar et.” Hoseok nedense çok gergin hissediyordu. “Bunları söyleyebilmem bile büyük bir cesaret.” diye düşündü.
Taehyung heyecanlanmıştı. Sadece hyungu ile kendi arasında kalacak olan bir konunun olma düşüncesi bile içinin kıpır kıpır olmasına sebep oluyordu. Ellerini çırpıp ayağa kalktı ve sevinçle etrafta zıplamaya başladı.
“Yaşasın hyung bana özel bir şey söyleyece...”Cümlesini tamamlayamadan, gözü bir anda duvardaki yazılara kaymıştı. Tanıdık bir isim gözüne çarpmıştı. Gözlüklerini çalışırken çıkartmıştı, net olarak görebilmek için duvara yaklaştı. Taehyung gözlerine inanamıyordu.
Az önce onu kahkahalarıyla izlemekte olan Hoseok bir anda ani ruh değişimiyle afalladı. Kahkahası gülümsemeye dönüşüp, daha sonra yüzünde hiçbir iz bırakmadan kaybolunca ayağa kalkıp Tae’nin yanına doğru ilerledi. Neden duvarda yazan isimleri inceliyordu? Dikkatini çeken ne olmuş olabilirdi ki?
En sonunda yanında durduğunda, Tae’nin duvardaki isim üzerinde gezinen uzun parmaklarını gördü. Sonra elini duvardan indirip şaşkın ve sorgulayan gözlerle hyunguna doğru baktı.
Hoseok ise önce duvara, daha sonra Tae’nin suratına baktı ve onun ağzından düşen iki kelimeyle kendini boğuluyormuş gibi hissetti.
“Min Yoongi.. O Jimin’in adamı değil mi hyung? Adının burada ne işi var ki?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Holding on To You (VHope Fanfiction)
Fiksi PenggemarTaehyung günlüğünün dışı simsiyah, içi bembeyazdı... Taehyung'un günlüğünün dışı sert, içi yumuşacıktı... Ona ilk görüşte kalbini yerle bir eden kişiyi hatırlatıyordu. Ona ilk görüşte aklının her köşesini kaplayan kişiyi hatırlatıyordu. Derin bir ne...