Bölüm 15 - talihsizler

683 97 9
                                    



     Binaya girdiğinde Jack'in ilk gördüğü ana girişin yanındaki küçük kapıdan birisi girmiş ve mesafeye rağmen iyi nişan alarak ateş etmişti. Jack kendini yere atıp hem konteynerdeki iblisi hem de üzerine doğru ateş ederek gelen hizmetkarı kontrol ederek bir an hareketsiz kaldı. O an konteynerin aralık kapısından geri geri dışarı çıkmaya çalışan kadını ve karanlığın içinden kadının kafasına doğru uzanan kalın kemikli ve sivri tırnaklı pençeyi gördü. Kadın elleriyle geriye gelmeye çalışıyor ancak kafasını tam tepesinden kavrayan elden kurtulamıyordu. Bir kez daha çığlık atmak için ağzını açtığı an pençenin sahibi sanki bir kürdanı kırıyormuş kadar basit bir hareketle kadının boynunu kırdı.

     Jack ikinci patlamayı duyduğu an mermi yarım metre kadar sağında betona çarpıp sekti. İki ateş arasında kalmış gibiydi. Hızla ayağa kalkarken boştaki elini beline attı ve girişteki hizmetkardan aldığı otuz sekizliği çıkartıp sol eliyle kapıdan gelen hizmetkara doğrulttu. Sağ elindeki kırk beşlik ise konteynırın kapısından o an çıkmakta olan iblise yönelmişti. Her iki tabanca ile neredeyse aynı anda ateş etti. İblis karnından vurularak iki büklüm oldu. Hizmetkar ise koşmaya devam ediyordu. Jack ikinci kez ateş ettiğinde bu sefer hizmetkar da iblis de vurulmuştu. İblis için iki kurşun yarası öldürücü değildi ama en azından yavaşlamasına sebep olacağını biliyordu. Hizmetkar ise bacağını tutarak doğrulmaya çalışıyordu. Jack bu sefer kırk beşliği adama doğrultup tetiği çekti. Adam biraz önce hayata veda eden diğer hizmetkar gibi ayakları yerden kesilip geriye uçarken Jack yeniden iblise döndü. Ancak geç kalmıştı.

     Yaralı haliyle bile güçlü bir insandan daha öldürücü olabilecek iblisi bir an gözden kaçırmak, sonrasında onu uzunca bir süre kovalamak zorunda kalmak anlamına gelebilirdi. İblis giriş kapısına doğru koşmaya başladı. Jack'de peşinden koşarken ayağı tökezledi ve düştü. Doğrulup koşarken birkaç saniye önce vurduğu hizmetkarın yerde kıvrandığını gördü ve yanından geçerken adamın göğsüne bir kez daha ateş etti. Kapıya ulaşan iblis büyük bir hırsla büyük demir kapıları aralayarak dışarı koştu. Birkaç saniye sonra kapıdan çıkan Jack, iblisin binanın bahçesini çevreleyen yüksek tellere tırmanmaya çalıştığını gördü. Jack o tarafa koşmak yerine silahını çekerek ateş etti. Karanlıkta nişan alamamış, iblisi ancak bacağının arkasından vurabilmişti. Dizinin hemen üstünden vurulan iblis acıyla haykırarak tırmanmaya çalışırken, Jack karanlığın içinden tel örgünün diğer tarafında birisinin yaklaştığını fark etti. Kendisini takip eden arabadaki genç adam olduğunu anladığında iblisle aralarında ancak üç dört metre kalmıştı. Geri çekilmesini söyleyemeden, iblis telin üst kısmına ulaşıp kendini diğer taraftaki genç adamın üzerine attı. İblisin ağırlığıyla yere yuvarlandılar. Adam kurtulmaya çalışıyor ancak kendisini aşan güç karşısında çaresizce debeleniyordu. İnsanın kanını donduran çığlıklar gecenin karanlığında yankılanırken biraz ileride park etmiş olan arabadaki diğer adam donup kalmış ve sadece olanları seyrediyor, müdahale etmek için parmağını bile kıpırdatamıyordu.

     Jack koşarak tele tırmandı ve diğer tarafa atladı. Sadece bir kaç saniye içinde asfaltta yatan adamın yanına geldiğinde, karanlığa karışmış olan iblisten geriye seyrek de olsa yere damlayan parlak kahve renkli sıvı kalmıştı. Yerde yatan adam şoka girmiş gibi gözleri açık, hızla soluk alıp veriyor ancak konuşamıyordu. Sol kulağı ve şakağından büyük bir parça ise kayıptı. İblisin tükürüğünden kanına geçen bir çeşit toksin yüzünden kasılmaya başladı. Jack adamın yanına diz çöküp montunu çıkardı ve başının altına koydu. Arabadaki diğer adam nihayet kendine gelmiş ve koşarak yanlarına ulaşmıştı. Kasılmalar şiddetlendi. Genç adamın ağzından köpükler geliyordu. Sara nöbetine benzeyen ama aslında toksinlerin sebep olduğu krizi atlatması için bünyesinin çok güçlü olması gerekiyordu. Jack yanına gelen adama dönüp

EON SONSUZLUK PİRAMİDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin