Eve girdiğinde Daisy onu yine kapıda karşıladı. Birlikte mutfağa yürüdüler. Jack bugün ona en sevdiği hindili ve pirinçli mamadan almıştı. Ve üstelik biraz da jambon ile süsleyerek mama kabını Daisy'nin önüne koydu. Üst kattan elektrik süpürgesinin sesi geliyordu. Julyetta, Jack gelmeden temizliği bitirirdi normalde ama bu gün Jack ofisten erken çıktığı için hala evin içinde Jack'in tahammül edemediği o ses yankılanıyordu. Üst kata çıkıp, misafir yatak odasını süpüren Julyetta'ya merhaba dedikten sonra odasına gidip üstünü değiştirdi. Bu arada Rahip Scarillo'nun ne durumda olduğunu merak ettiği için aradı ve adamın hala evde yatıyor olduğunu öğrendi. En azından düzeleceğine kesin gözüyle bakabilirdi artık.
Salona inip kütüphaneden bir kitap seçti ve kahvesini yudumlayarak kitaba daldı. Julyetta işleri bitirip giderken Jack'e kumbaraya para bırakmasını, yarın alışverişe gideceğini söyledi. Evde tek kalınca garaja geçip dükkandan aldıklarını tezgahın üzerine yerleştirdi. Dolaplardaki kavanozlarda eksik olan malzemeleri bunlarla tamamlayıp, büyükbaba Chao'nun hediye ettiği kutuyu alıp salona döndü.
Koltuğa yerleşip kutuyu kucağına koydu. Bir karış boyunda, yaklaşık yarım karış yüksekliğinde ve eninde, tik ağacından yapılmış ve son derece sade işlenmiş bir kutuydu. Kapağın üstüne yatay bir ejderha işlenmişti. Ejderhanın kuyruğu kutunun kısa kenarından aşağıya inip kilidin olduğu ön tarafına geçiyor ve kilidi sarmalıyordu. Metal, bastırarak açılan bir kilit mekanizması vardı.
Jack parmağını kilide bastırdığında bir klik sesi duydu ve kutu aralandı. Dükkanda Büyükbaba Chao kutuyu açıp içini kontrol ettiğinde bulunduğu yer itibariyle içini görememişti. Kutuyu açtı. Bordo kadife kaplı zeminde, yuvalarına yerleştirilmiş biri mat siyah diğeri ise şeffaf iki küre vardı. Şeffaf olanı yuvasından çıkartarak avucuna koydu. Göründüğünden daha ağır cam kürenin içinde bir dalgalanma vardı. Küreyi biraz kaldırarak göz hizasına getirdi. Kırmızı, mavi, yeşil bir alev vardı sanki kürenin içinde. Dingin bir salınımla hareket ediyordu. Küreyi aldığı yere koydu. Diğerini çıkartıp ona da baktı. Ancak siyah kürenin içi görünmüyordu. Hatta mat olduğu için üzerinde de hiçbir yansıma yoktu. Sanki avuçlarında boşluğu tutuyor gibiydi. Ağır bir boşluk... Onu içine çekiyor gibi geldi, bu küreyi de yerine yerleştirip kutuyu kapattı ve kilitledi.
Tam bir şeyler atıştırıyordu ki George aradı. Buluşmak üzere giyinip evden çıktığında akşam olmak üzereydi. George'un evinden yaklaşık 10 mil kadar kuzeyde bir depo satın almışlardı. Onlara cazip gelen yönü, binanın küçük ancak korunaklı ve bodrum katına sahip olmasıydı. Her türlü meraklı gözden saklanmak için bir kamuflaj gerekiyordu. George'un uzun yıllardır hobi olarak yaptığı klasik araba toplama işi bu yanılsamayı fazlasıyla karşılıyordu. Böylelikle komşular, her gün düzenli olarak işine giden, antika arabalara can veren bir adam görüyorlardı. Bu da onlara hareket imkanı veriyordu.
Amerika'da saklanmanın çok zor olduğu zamanlar da yaşamışlardı. Ünlü komünist avı döneminde komşular birbirlerini şikayet etmek için adeta yarışıyor, gördükleri her şüpheli durumu FBI a ya da yerel polise bildirip ortalığı ayağa kaldırıyorlardı. O yüzden her ikisi de sadece evlerinde oturan adamlar değil, dikkat çekmeyen işlere sahip, düzenli hayatları olan orta sınıf birer Amerikalı imajı çizmek için bazı yöntemler geliştirmişlerdi.
Atölyeye ulaştığında çift kanatlı büyük çelik kapının önüne park etti ve inip zile bastı. George'un kapıyı açması uzun sürmedi. İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra ofise geçtiler. George, duvarı boydan boya kaplayan ahşap dosya dolabının yanındaki tabloyu aşağı itti. Dosya dolabı yana kaydı ve altındaki merdivenler ortaya çıktı. Aşağı indiklerinde George yine duvarda yer alan bir manivelayı kaldırarak dolabın yerine dönmesini sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EON SONSUZLUK PİRAMİDİ
FantasiaYıllar boyu, dünyanın değişik coğrafyalarında farklı büyüler, öğretiler, iblisler ve cadılarla karşılaştı. Kadim dünyanın gizemlerine hakim olurken, sadece insan, hayvan ve bitkilerin yaşadığı zannedilen dünyada, iblislerin, dokunulmazların ve Tanrı...