George ve Jack köyden ayrılırken Rahip Balannish ve köy halkı köydeki son evin önüne kadar gelip onları yolcu ettiler. George ona arkasına bakmamasını söyledi. Ancak Jack, birkaç dakika sonra merakına yenik düşerek geriye dönüp bir daha baktığında, biraz önce arasından geçtikleri çiçek açmış ağaçların kurumuş, köyün girişindeki evin ise bir yıkıntı olduğunu gördü. Hareket eden tek bir canlı yoktu. Atını durdurdu. O durunca George da atını durdurdu. Köy tundranın ortasında derin bir sessizliğe bürünmüştü. Biraz önce var olan tüm insanlar, çiçekler, çiçek açmış ağaçlar ve tarlalarda boy atmış olan ekinler tamamen yok olmuştu. Nasıl bir hayal gördüğünü anlamaya çalışıyordu ki George atını ona doğru sürüp yanında durdu ve
- Onları nerede ararsan ara eğer bulmanı istemiyorlarsa asla görünmezler dedi.
- Dedem onlarla nasıl dost oldu? Diye sordu Jack
- Bana anlatmadı ama aralarında derin bir bağ vardı dedi George.
Jack'in aklı karışmıştı. Dedesi, yani kilisesinin "kılıcı" olan şövalye, neden tüm kuralları hiçe sayarak paganlarla dostluk kurmuştu. Üstelik onların en büyük rahipleri, öğretilerinin en önemli ve gizli sırrını onlarla paylaşmıştı.
George, konuşmanın uzayacağını ve şu an henüz zihinsel olarak bazı gerçekleri öğrenmeye hazır olmayan Jack'in sarsılacağını düşündüğü için atını çevirip sürdü. Jack'de son kez geriye bakıp o ıssızlığın ortasında nasıl bir rüya gördüğünü düşünerek ilerledi.
---
Jack oturduğu sandalyede hafifçe doğruldu. George sessizce onu izliyordu. Dakikalarca belki de saatlerce süren bir transa girmiş gibiydi. Her şeyin başlangıcı olan ve hayatının değişti o günleri uzun süredir düşünmemişti. Acıkmıştı, dışarı çıkıp bir şeyler yemeleri gerekiyordu. Kitapları olduğu gibi bırakıp çıktılar. En yakındaki restorana gidip karınlarını doyurduktan sonra yeniden kütüphane odasına kapandılar.
George, Jack'e yeni bir kitap verdi. Dedesinin ölümünden hatta Tapınak Şövalyelerin ortaya çıkışlarından çok daha önce yazılmış bir kitaptı. Kehanetlerin doğruluğu konusunda ise şüpheleri yoktu çünkü bazılarının gerçekleşmesine bizzat şahit olmuşlardı. Jack'i ilgilendiren ise kitabın son paragrafında yer alan cümleydi.
Kehanet " İsa adına çarpışan bir adamın kanından gelen oğul, yüzyıllar boyunca iblislerle savaşıp sonrasında Tanrı'nın iradesine karşı çıkacak " diyordu.
Jack kitaptan başını kaldırarak George'a baktı. Bu satırlarda söz edilen kişi kendisi olabilirdi, ancak kendisinin iblislerle savaşırken bir anda saf değiştirerek Tanrı'nın idaresini reddedebileceğini ön gören bir kehanet ancak saçma bir hikayenin son cümlesi olabilirdi. George konuşmadan elindeki gazozu yudumluyordu. Jack kitabı kenara koyup, George'un gözlerine bakarak
- Gerçekten benim iblislerin safına geçeceğimi mi zannediyorlar dedi
- Belki de onlara sormalıyız ama bence öyle düşünüyorlar dedi George
Jack yine gerilmişti. Bunca yıl boyunca Kiliseye bağlılığını göstermiş ve bıkmadan iblislerin peşinden koşmuştu. Oysa şimdi, Kilisenin asla ona ve George'a güvenmediğini, yüzyıllardır var olan sessiz anlaşmanın da sadece onları kontrol altında tutmak için yapılmış olduğuna inanmalarını kolaylaştıran bir durum ortaya çıkıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/61899260-288-k975936.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EON SONSUZLUK PİRAMİDİ
FantasíaYıllar boyu, dünyanın değişik coğrafyalarında farklı büyüler, öğretiler, iblisler ve cadılarla karşılaştı. Kadim dünyanın gizemlerine hakim olurken, sadece insan, hayvan ve bitkilerin yaşadığı zannedilen dünyada, iblislerin, dokunulmazların ve Tanrı...