EON SONSUZLUK PİRAMİDİ

Bölüm 17 - hayat kurtarmak

     Gecenin yorgunluğuyla uyuya kalmış, Julyetta'nın gelişini bile duymamıştı. Daisy ayaklarının yanında uyukluyor, sahibinin uyanmasını bekliyordu. Kalkıp duşunu aldı ve giyinip yatağın baş ucundaki komodinin çekmecesinden kırk beşliğini ve yedek şarjörleri alıp beline taktı. Sonra da gömleğini düzelterek silahın ve şarjörlerin belli olmadığına emin olup aşağıya indi. Telefonundaki mesajı gördüğünde kahvesinden bir yudum bile almamıştı henüz. Kardinal Bastina acil görüşme talepleri için onun telefonuna şifreli bir mesaj atıyordu. Şu an Kardinalle görüşmek, hiç istemediği bir şeydi oysa. Mesajı birkaç saat daha görmezden gelmesi mümkündü. En azından Rahip Antuan'ın sabah ondan önce kalktığını ve raporunu Kardinale gönderdiğini varsayabilirdi.

     Telefonu yerine bırakıp Julyetta'ya seslenerek akşam yediği lazanyanın şimdiye kadar yedikleri arasında en iyisi olduğunu söyledi. O da gülerek "şimdiye kadarkileri de ben yaptığım için bunu bir iltifat olarak kabul etmiyorum" dedi. Julyetta, Rahip Scarillo'nun kilisesine devam eden, kırklı yaşlarının ortasında bir kadındı. Altı yıl önce kocası öldüğünde iki kızı ile tek başına kalmış, o zamana kadar çalışmadığı için becerebildiği tek işi yapmaya yani evlere günlük temizlik için gitmeye başlamıştı. Aldığı para ile iki kızını okutup karınlarını doyuramadığı için geceleri de paket yiyecek satan bir yerde kasiyer olarak çalışmaya başlamış ancak bir gece eve dönerken uğradığı saldırı sonucu yaralanmış, bir süre çalışamamış bu dönemde de Rahip Scarillo'nun haberi olmuş, kilisede onun için toplanan yardımlarla idare etmişti. Yaraları iyileştikten sonra Rahip onu Jack ile tanıştırmış ve uygun bir iş olursa Julyetta'ya güvenebileceğini söylemişti. Jack bunun üzerine Julyetta'yı önce haftada bir kez eve temizliğe çağırmaya başlayıp kısa süre sonra evin tüm işlerini yapması için maaşlı olarak işe almıştı. Julyetta ilk maaşını aldığında zarfı Jack'e geri götürmüş ve yanlışlıkla fazla para koyduğunu söylemişti. Son derece dürüst ve akıllı bir kadındı. Jack'in yanında çalışmaya başlayalı neredeyse dört yıl olmuştu ve her zaman işini en iyi şekilde yapmıştı.

     En büyük isteği Jack'in güzel ve ona yakışan bir kadınla evlenmesiydi. Yaşlandığında yanında bir destek olması lazım, seni seven ve kollayan bir kadın lazım sana diyerek etrafındaki kadınlar arasından beğendiklerini Jack ile tanıştırmak için defalarca konusunu açmış ancak onun ilgilenmediğini gördüğü için ısrar etmemişti.

     Jack termosa koyduğu kahvesini alıp garaja giderken Daisy de peşi sıra geliyordu. Bu sabah, her zamankinden daha yumuşak huylu, daha çok mırıldayan bir hali vardı. Jack'e bakışlarını gören, Daisy'nin önceki hayatında Jack'e aşık bir kadın olduğuna yemin edebilirdi.

     Çelik dolabı açıp içinden ilaçlama ünitesini aldı ve kenardaki plastik bidondaki sıvıyla doldurup her ikisini de arabasının bagajına yerleştirdi. Diğer dolabı açıp oradan da birkaç alüminyum çanta alarak bunları da yine bagajdaki yerlerine koyduktan sonra yola çıktı.

     Saat on olmadan Kilisenin önüne park etmişti. Bir araba ileride de George'un arabası park etmişti. Bahçe yolunda yürürken kapıdan çıkan iki yaşlı kadın ile selamlaştı sonra da kapıdan girip sıraların arasından doğruca mihraba ve arkadaki rahip odasına geçti. Rahip Scarillo ve Antuan koltuklarda oturuyorlardı. Yan tarafa geçerek odaya girdi, George Vargas'ın pansumanını değiştiriyordu. Yaranın genel durumu fena durumda değildi. Bandı yapıştırırken Rahibin irkildiğini fark etti. Anlaşılan sabah morfin vermemişlerdi. Adam şu an yaranın ve vücudunda az miktarda da kalmış olsa toksinlerin etkisini olduğu gibi hissediyordu. George işini bitirdiğinde yan odaya geçtiler. Antuan ve Scarillo kahve içiyorlardı. Jack de kendisine bir fincan kahve doldurup camın önüne geçti.