Bölüm 4 - tarafını seç

1.7K 169 29
                                    


     Evin önüne geldiklerinde George'un pencerede kendilerini beklediğini gördü. Arabayı park ederken George kapıyı açıp verandaya çıktı. İri yarı, kırlaşmış saçlarıyla ellili yaşlarının ortalarında bir adamdı. Yüzünde sağ kaşından başlayıp alnının solunda saçlarının arasına ilerleyen belirgin bir yara izi vardı. Korkutucu bir görüntüsü olduğu halde bir yandan da babacan bir duruşu vardı. Jack Rahibi koltuk altından destekleyerek kaldırdı ve eve doğru yürüdüler. İlaç etkisini göstermiş, Rahip biraz daha iyi görünüyor ve hissediyordu.

     İçeri girdiklerinde George onları salona aldı ve Rahibi koltuğa oturtup koltuğun kenarındaki abajuru açarak adamın kafasındaki yaraya baktı. Hızlıca içeri gidip elinde ilk yardım çantası ile döndü. Bu arada Jack de konsolun üzerindeki whiskeyden iki kadehe üçer parmak kadar koyup geldi ve bir tanesini rahip Scarillo'ya uzattı diğerini kendisi yudumlamaya başladı. Rahibi bu durumdayken hastaneye götüremezlerdi. Yarasını evde tedavi edip, eski günlerde bu gibi durumlarda kullanılan ilaçları kullanacaklar ve sonrasında da iblisin yarattığı kötü etkilerden sağ çıkmasını bekleyeceklerdi, başka şansları yoktu. Çünkü modern tıp ancak kafasındaki yarayı iyileştirebilirdi, geri kalanlar için çaresiz kalacaktı. Ona ancak George ve Jack yardımcı olabilirlerdi. George yaraya pansuman yaptıktan sonra gazlı bez koyarak bantladı ve rahibin başka bir yerinde yara ya da zedelenme olup olmadığını anlamak için kontrol etti.

     Sıra olayı anlatmaya gelmişti. Rahip içkisinden bir yudum daha alarak anlatmaya başladı.

- Jack'in iblisi yok etmesinden sonra ben kiliseye döndüm. Her zamanki gibi teşkilata raporumu yazdım ve ardından kilisenin eksikleriyle ilgili listenin üzerinden geçmeye başlamıştım ki dışarıdan bir ses duydum. Ayak sesi ya da bir konuşma değildi bu. Korkutucu, insanın kanını donduran bir sesti. Bunca zamandır yüzlerce iblisle karşılaştım bu ses kadar ürperticisini duymadım. Çekmecemden kutsal su dolu bir şişe alıp odadan çıktım, hazırlıklıydım en azından ama sonra karşımda onu gördüm. Jack, o korkunçtu!

     Rahibin yüzü gördüklerini anlatırken bile kasılmıştı. Adamın o an ne kadar korktuğunu ancak hayal edebilirlerdi.

- Ben ölümden korkmadım Jack, o varlığın burada, dünyada, insanlara neler yapabileceğini düşündüğüm için korktum. Ölüm bizi ancak Tanrıya kavuşturur, oysa bu iblisin öldürdüğü insanların ruhları sonsuza kadar acı çekecektir. Daha kutsal suyu ona savuramadan bana doğru gelmeye başladı. Ellerim titriyordu ve odaya koştum tekrar, arkamdan geldiğini biliyordum. Dönüp tüm suyu yüzüne boca ettim. Yandığını görüyordum, etlerinin kaynamaya başladığını ama o buna aldırmadı ve elini kaldırıp kükredi adeta. Ardından avucunun içinden mavi bir ışık topu çıktı ve bana çarptı. Kaçamadım, düşerken de başımı masaya çarptığımı hatırlıyorum. Sonrası karanlık. Beni neden öldürmediğini bilmiyorum.

     Cümlesini bitirdiği anda öksürmeye başladı. Adeta ciğerleri dışarı çıkacak gibi derinden gelen bir öksürük. Rahip nefes almaya çalışırken George konsolun altındaki çekmeceden bir şişe alıp geldi. Rahibe uzatıp bunu içmesini istedi. Jack'e dönüp,

- Rosentbah içirdin mi ona dedi

Jack başını evet anlamında salladı.

- Scarillo bir şeyin kalmayacak merak etme, sadece seni çok yoracak bu iksirler ve dinlenmen gerekecek dedi.

     Rahibi salonda dinlenmeye bırakıp mutfağa geçtiler. Jack bir sandalye çekip masaya oturdu, ardından da George.

- Bu konuda ne biliyorsun dedi Jack

EON SONSUZLUK PİRAMİDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin