EYMEN'DEN
Ece'nin telefonunu aldıktan sonraki gün bizimkilerle üniversiteye giderken yanımızdan hızla 4 motor geçti. Öndeki baya hızlıydı ve diğerleriyle yarış içinde olduğu belliydi. Ama sonradan en arkadan gelen motor ani bir şekilde hepsini geçip onları geride bıraktı. Diğerlerinin şaşkınlıktan hızları düşerken birisi kendine daha çabuk geldi ve diğerini geride bıraktı. Bu çocuklar hızla üniversiteye girdiler. Demek ki burada okuyorlar. Yeniler galiba çünkü böyle kullananı ilk defa görüyorum. Okula giriş yaptığımızda bunların bizim kızlar olduğunu gördük ve 1.'nin Duygu olduğunu. Kızlar şaşkınlıkla ve inanamazca Duygu'ya bakarken Duygu saçlarının bozulma olasılığından konuşuyordu. Hayır bu kızları gerçekten anlamıyordum ve anlayacağımı da sanmıyorum. O sırada Fatih'in yanında mırıldanmasını duydum.
"İşte benim kızım be!" bu benim kızım mı dedi? Ben Fatih'e dönüp bunu sormak için baktığımda beyefendinin Duygu'ya baktığını gördüm. Başımı Duygu'ya çevirdiğim de Duygu'nun da Fatih'e baktığını gördüm. Ece'ye gözüm kaydığında onda onlara dikkatle bakıyordu. Bugün fazlamı güzel olmuş bu. Gerçi her gün daha bir güzel geliyordu da. Ne diyorum ben yaa. Ece'nin yanına gidip Fatih'i ilk defa böyle gördüğümü söyledim. Nedenini bilmiyordum ama onunla hep konuşmak sesini duymak istiyordum. Sesi huzur veriyor, müzik dinlemekten bile huzurlu. Sanki bir güç beni ona itiyor ve ben ona doğru çekiliyorum. Mıknatıs gibi zıtız ama çekiyoruz. Olmamalıyız ama itemiyoruz gibi.
Ben Ece'yle konuşurken inek olduğu belli olan birisi Ece'ye çarptı. Hayır yani gözlükleri boşuna mı takıyor. Çocuğa ben kızdıktan sonra Ece ise tam tersini davranıp çocukla tanıştı. El sıkıtsılar resmen. Kırarım lan ben o eli. Ben neden sinirleniyorum peki. Evet güzel soru. Sonuçta Ateş'in kuzeni yani korumak amacıyla sadece. Yoksa Ece'den banane. Değil mi?
Çocuk gidince Ece bana dönüp bağırmaya başladı. Aslında dediklerinde haklıydı. Bu zamana kadar öyle keyfime göre ezmezdim ezmezdik hiç birimiz. Biranda oldu zaten. Ben de anlayamıyorum ya şu sıralar kendimi. Ben onu düşünüp demiştim onları, canı yandı diye. Ateş Ece'yi anlatırken o kadar güzel anlatıyordu ki abarttığını asla böyle birisi olmadığını düşünüyordum. Tabi Ece'yi anlatırken genelde inatçılığından hep bahsediyordu ama Ece'yi özlediği zaman hep onu düşünürdü ve anılarını anlatırdı bazen. Bizde bazen gülmekten yerlere yıkılırdık bazen de şaşırırdık. Çünkü bir keresinde Ateş Ece'yle dövüş yaparken Ece'nin onu baya bir benzettiğini ağzından kaçırmıştı. Bizde hep bu konudan üstüne gidiyorduk zaten. Ama şu an daha önemli bir konum var Ece'ye kendimi yanlış ifade etmek istemiyorum. Bunu neden istiyorum onu da bilmiyordum. Tam ağzımı açıp açıklama yapıyordum ki Ece konuşmama izin vermeden beni arkasında bırakıp gitti. Hiç mi beni arkanda bırakırken içi yanmadı bu kızın. Benim gibi yakışıklı, kaslı, zengin, karizmatik birisini arkasında bırakırken. Düşüncelerimden hemen çıkıp arkasından gitmek için hamle yaptım ama Ateş
" O yalnız kalmadan sakinleşmez ve bu konularda fazla hassastır." dedi. Tüm günüm Ece'nin şu an ne yaptığını düşünmekle geçti. Ne yaparsam yapayım aklımdan çıkmıyordu bu kız bir türlü. Çıkmıyordu, çıkartamıyordum, daha doğrusu çıkartasım da yoktu.
Ece gideli çok uzun bir zaman geçti ama hala haber yoktu. Ateş de defalarca aradı ama telefonu kapalıydı. Belki kızlar biliyordur diye onlara sordum ama olumsuz cevapla geri döndüm. Şansımı denemek için bende aradım ama telefonu kapalı olduğumdan dolayı ulaşamadım. Bari açarsa diye mesaj gönderdim. Bu sırada Serkan yanıma geldi.
"Seviyor musun?" dedi. Ne dediğini tam anlamamıştım.
"Erkeklerden hoşlanmıyorum dostum. " dedim şakaya vurarak aslında ne demek istediğini anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER DAİM SEN
ChickLitEce Aras kendini ispatlamak için Konya'da okur. Ama artık dönme vakti gelmiştir. Önder Aras torununu artık yanında olmasını ister. Ece dedesinin isteği üzerine kendi üniversiteleri olan Özel Aras Üniversitesine gelir. Her şey şimdi başlıyordur...