multimedya ejderha dövmesi
bol bol satır arası yorum istiyorum lütfen.
iyi okumalar...
&&&
Hayat buydu işte. En umutsuz zamanda güldürür, en mutlu olduğun zamanda da yerden yere vururdu. Açıkçası intikam işine girdiğim de sadece dövme ile nasıl bulacağımızı düşünmüştüm. Ama hayat onları elime vermişti. Tek yapmam gereken düşmanlarımı tanımaktı. Onlar benim ne yaptığımı bilmeden, ben onların her adımını bilecektim ve zamanı geldiğinde de bitirecektim. Tıpkı küçük Ece'yi bitirdikleri gibi. Çocukluğunun kâbuslarla geçmesine neden oldukları gibi. Benim için sanki en zor konu çözülmüş gibiydi. Onu aramadan elime düşmüştü. Bu dövmeyi nerede görsem unutmazdım ki ben. Her gece bu kâbuslarımı süsleyen bu dövmeyi nasıl unuturum. Şimdi bu adamın 13 yıl öncesini araştırmak kalmıştı ve diğer dövme sahiplerini. En önemlisi de o adamı. Kolun da ki büyük dövmeli olan adamı. Hayatımı mahveden adamı. Hayat bu sefer İstanbul da yüzüme gülmüştü. Adam hemen elini çekti. Hatırlayacağını sanmıyordu küçük bir çocuğun ama yine de riske atmıyordu anladığım kadarıyla. Çok yanılıyordu ama hayatımın unutulmazıydı bu.
"Önemli değil. " dedi. Adama tebessüm edip,
"Dövmeniz güzelmiş. " dedim. Ahmet Bey şu an benim bir şey hatırlayıp hatırlamıyor olduğunu ölçüyordu. Mimiklerinden bu gayet belliydi. Ama şu an ki halimden hatırlamadığımı çıkarmış olacak ki sessiz bir oh çekip tedirgin bir şekilde gülümseyip
"Evet çok önceden yaptırmıştım. " dedi.
"Çok hoş gerçekten ve tekrardan kıyafetiniz için üzgünüm. " dedim.
"Tamam kızım sorun değil benim için. " dedi Ahmet olacak şahsiyet. Adam artık hiçbir şey hatırlamadığımın kanısına varmıştı artık. Dedeme bakıp
"Dedeciğim izninle kızların yanına gideceğim. " dedim. Dedemden aldığım onayla onların yanına ilerlemeye başladım.
&&&
"Defne adamın kolundaki dövmeyi benine kazıdın mı? " Defne
"Evet, Pars'ınkinin aynısı ama bu dövme olayı ne Ece. " dedi.
"Merak ettiğinin farkındayım ama burada olmaz daha sonra anlatayım. " dedim ve etrafa bakmaya başladım. Ooo... oo Eymen mi? Yok canım değildir. Ay bir dakika yaa. Smokinin içinde ne kadar yakışıklı olmuş. Zaten yakışıklıydı iyice... ne diyorum ben yaa. Da bir dakika ya karşısındaki kız kim bunun. Niye samimiler. Niye gülüyor Eymen o kıza. Tamam, içten bir gülüş olmasa da gülüyor sonuçta. Ne oluyor burada be.
"Naz Eymen mi o karşıda ki bakıyım. Çabuk o olmadığını söyle bana. Oysa da karşısında bir kız olmadığını söyle tek başına masum masum durduğunu söyle çabuk Naz. Naz sana çabuk diyorum. " dedim gözümü hala oradan ayırmadan.
"Kızım susarsan söyleyeceğim bir şeyler. Evet Eymen o." Dedi. Peki sorarım o zaman o Eymen ise yanındaki çirkin kızda kimdi. Bir dakika bir dakika, bu kız o kız. Banu bu. Değişim kızı olan Banu. Eymen'in öptüğü kız. Eymen'e aşık olan kız. Eymen niye şu an onunla konuşuyor. Konuşamaz efendim. Affetmemiş olabilirim, küs, kızgın, kırgın olabilirim ama bu onla konuşmasını gerektirmez. Bu hani beni seviyordu be. Ne işi var bu kızla hem de niyetini bilip de.
"Banu değil mi lan o " dedim hiddetle. Naz dudağını ısırıp
"O galiba ama benim bir bilgim yoktu valla bak. Haberim de yoktu ki. " dedi masum masum savunmaya geçerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER DAİM SEN
ChickLitEce Aras kendini ispatlamak için Konya'da okur. Ama artık dönme vakti gelmiştir. Önder Aras torununu artık yanında olmasını ister. Ece dedesinin isteği üzerine kendi üniversiteleri olan Özel Aras Üniversitesine gelir. Her şey şimdi başlıyordur...