19. BÖLÜM DÖVME

65 5 0
                                    

Multimedya kızların kıyafetleri.

Uzun bir bölüm oldu beğenirsiniz umarım...

İyi okumalar... Bol bol satır arası yorum istiyorum lütfen...

&&&

Yüzümüzün ve gözümüzün rengi ne olursa olsun gözyaşlarımızın rengi aynıdır. Şu an boş bir sınıfta kapının arkasına oturmuş ağlıyorum. Eymen'i tanıdığımdan beridir hep ağlıyorum. Dayanamıyorum. Seviyorum ama sevmek bu kadar ağır olmamalı. Seviyorum ama gururum beni azarlıyor, yakamdan tutuyor. "sen bu musun?" diyor. Ben bunca yıl gururum için yaşamışken, çiğneyemiyorum şimdi onu. Aşkta gurur olmaz derler yaa... Gururum zaten bu kadar ezilmişken benim bir kez daha ayaklarımla ezmem mi gerekiyor. Bu ne kadar doğru kalbim. Bir süre sonra aptallık olur sadece. Hem seven adam sevdiğinin gururunu ayaklar altına alır mı? Severse almaz, alamaz bence.

Ahh bide her şey geçince farkına varmak var demi. Kaybedince anlamak saçma bunları. Herkes bir gün anlar sevdiğinin kıymetini... Ama gidince, ama bitince, ama ölünce... Kısacası iş işten geçince demiş şair. Neden daha önce değil? Böyle yanmak mı gerek illa!acı çekmek istemedikçe her seferinde daha çok yaralanıyorum. Kimse bilmiyor ki ama ben acı çekmeyi sevmiyorum. Kim sever ki. Ben sevmem küçüklüğümden beri çektiğim acıları da sevmiyordum şimdide sevmiyorum. Acı ya alışmak... sadece alışırsın acının şiddeti değişmez ki. Sadece alışırsın vurduklarında ses çıkarmazsın daha çok vurmasın diye, ağlaman onu neşelendirmesin diye daha az ağlarsın. Sadece alışmışlık. Ama bu acı daha farklı. Eymen'i görüp de ona dokunamamak çok kötü, anlatılamayacak kadar hem de. Affet diyor kalbim, beynimse hemen karşı çıkıyor. Gözümün önüne hep o anlar geliyor. Abimle olan konuşmaları kulağımda yankılanıyor hemen.

Ben onların yüzünden yeminimi bozdum. Ben asla aynı yerde bulunmam dediğim kişinin omzunda ağladım. Ben güçsüzlüğümü ilk kez Mete'ye gösterdim. Asla, asla dememem gerektiğini de anlamış oldum. Ben tek başıma ağlardım hep, ağlayamazdım ağlamazdım başkasının yanında. Mete konusuna gelirsek çok değişmişti. İçimden bir sesse hala ona güvenmemem gerektiğini söylese de ben onun sadece değiştiğine inanıyorum yada inanmak istiyorum. Güven konusuna da gelirsek, zaten ben öyle herkese güvenen birisi değilim. Mete'ye de hala güvenmiyorum. Sadece o anki duygu karmaşasın da birisine anlatmak istemiştim. Hepsi bu kadardı. Hem Mete artık arkadaş kalmak istiyordu ve açıkçası evinde yaptırdığı sera çok hoştu. Orası beni de sakinleştirmişti. Ama Mete'yi sakinleştiren çiçeklerin kokusuyken beni sakinleştiren toprak ve kenardaki nane kokusunun karışımıydı. O koku bana hep Eymen'i hatırlatıyordu. Sinirliyken sakinleştiriyordu, asiliğimi yatıştırıyordu. O kokuyu akciğerlerime hapsetmek istiyordum. Ben Eymen'e aşıktım ama... Aması yok işte. Eymen ve ben biz olamadan bitmiştik. Hiç başlamamıştık ama sevmiştik. Asla birleşmemek üzerede yok olmuştuk.

&&&

"Ece ben ne yapacağım yaa, yardım et off. " dedi Naz.

"Kızım doğru düzgün anlatsana şunu bir şey anlamıyorum. " dedim. Şu an üniversitede ki odamızda defneyle Naz'ın ne derdi olduğunu anlamaya çalışıyorduk.

"Yaa bak şimdi akşam bizim şirketin 20. Yıl dönümü varmış ayrıca artık İstanbul da olduğumuzdan dolayı babam parti yapacak. " dedi.

"Eee ne var bunda yani normal bir şey bizde davetliyiz. Üstelik bu konuda Duygu'dan yardım istemen lazım, konu kıyafetse eğer. " dedim. Naz bana umutsuz vaka der gibi bakarken

"Of Ece bazen seni anlamakta zorlanıyorum. Kıyafeti sana niye sorayım hazır onlar falan. Neyse sorunumda bu değil zaten. Emre'lerin şirketle ortak projemiz olduğu için onlar da geliyor. " dedi.

HER DAİM SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin