Ahh kızlar çoktan okula gitmişler. Ben geç kaldım. Ateş beyle gidiyim bari dedim, dedemin bir haftadır söylemi üzerine ama Ateş bey telefonlarına cevap vermiyor. Neyse artık kendi başımın çaresine bakacağım. Dedem bana bir araba anahtarı vermişti ama yorgun olduğum için bakamamıştım. Bakalım Önder bey nasıl bir araba aldı. Umarım güzel bir arabadır. Düşüncelerimle beraber garaj girdim ve owwww bu araba benim mi? Canım dedem yaa siyah renk bmw i8 almış. Eee okula güzel bir giriş yapalım o zaman. Önce üzerimi bir değiştireyim.
Üzerime beyaz üzerinde "this is my happy hour" yazan tshirtümü giyindim ve siyah şortumu giyindim. Şortumun üzerinede kırmızı kareli oduncu gömleğimi bağladım ve beyaz converslerimle tamamladım. (multide var) Makyajı çok sevmediğim için eyeliner, maskara ve kırmızı bir rujla bitirdim. Saçlarımı hafif dalgalandırdım. Hmmm güzel olmuşum. Yakışıklım(ateş) beni görünce birazcık (!) azar işitebilirim belki. Ama artık asi kız geri döndü oda aradığımda açsaydı.
Hemen çantama gerekli eşyaları koyup arabama bindim. Bekle beni Özel Aras Üniversitesi Ece ARAS geliyor.
Okula girecekken kapının önünde biriken gazeteci topluluğu vardı ama beni tanımadıklarından dolayı geçmem kolay oldu. Beni Ateş ATLAS'la gelirim diye düşünüyorlardı her halde.
Hızı severim bu yüzden hızımı hiç azaltmadan drift yaparak tek hamlede arabamı park ettim. Çoğu kişinin gözü üzerimdeydi. İlk başta çekinsemde artık alışmam gerektiğini kendime hatırlattıp havalı bir şekilde yürümeye başladım. Gözlüğümü gözümden çıkarıp saçlarıma taktım ve bizimkilere bakındım. Bulamadım tabikide. Kesin kantinde ya da lavobodadırlar. Duygu geldiyse özellikle. Bu kızı napcaz biz...
Etrafıma bakınarak girdim ve hala tüm gözler bendeydi. Kızların yanına gitmeden önce okulda sakin bir köşe bulmak için aşağı kata indim. Sonuçta 4 yıl buradayım ve kafamı dinlemem gereken bir yere ihtiyacım olacak.Alt kata indiğimde bir odadan bağırma sesleri geldi ve meraklı ben hemen kapıyı açtım. Gördüğüm manzara karşısında şaşırmıştım. 5 tane erkek benim eski arkadaşım Berk'i dövüyorlardı. Berk tabi beni tanımadı ve yüzü çok kötü durumdaydı. Normalde kavga izlemeyi severim bu yüzden karışmazdım ama Berk'le çocukken çok iyi anlaşırdık. Ben gidince onunda Amerika'ya gittiğini duymuştum. Berk'i nasıl tanıdın derseniz gözleri kendini ele veriyor bakışları hiç değişmemiş.
"Noluyor beyler burada?" dedim. Berk'e tam vuracaktı ki bana döndü. Daha burda olduğumu bile yeni farkediyorlar ki herkes bana döndü. Sonra da gülmeye başladılar.
"Bence güzellik buradan gitmelisin. Eminim başına bela almak istemezsin. Ben bela olursam tüm okul bela olur sana." dedi. Wayyy fazla özgüveni yükselmiş bu çocuğun ama benim kim olduğumu bile bilmiyor. Hazır bilmiyorken eğlenmek en iyisi.
"Hadi yaa! O nasıl olacakmış? Belki bütün okul sana sana bela olacak." dedim göz kırparak. Çocuk alayla sırıtmaya devam etti.
"Benim arkamda Ateş ATLAS ve çetesi var ve onlar varken hiç kimsenin sözü geçmez. Onlar ne derse o olur ve bana bela olan birisi onlar içinde beladır. Sen kendini baya bir havala sokmuşsun galiba s*rtük ama burası lise değil üniversite." dedi. Bir dakika o bana s*rtük mü dedi? Artık orada Berk olmasada bittiler.
Anasınıfında hep Berk bana abi gibi davranıp korumaya çalıştırdı. Sonralarda görüşemedik tabi. Şimdi de benim ona ablalık yapma zamanım geldi. Berk'e olan borcumu geri ödeme vakti. Hem bana hiç kimse s*rtük diyemez. Bide yakışıklım bu gerizekalıyı koruyormuş bu çocuk eskiden daha akıllıydı keşke kafasına az vursaydım kavga ederken. Bunlarla işim bitsin daha sonra Ateş abimlede görüşeceğiz artık.
"Sen kime s*rtük dediğini zannediyorsun. Daha benim kim olduğumu bile bilmeden. Büyük cesaret doğrusu ama bir şey söyleyeyim mi ne Ateş Atlas ne de çetesi bana hiçbir şey yapamaz. Tabi sana ben isteğimi yapabilirim sonuçta onlar beni ilgilendirmiyor. Konum sensin şuanda. Ahhh karşımda bir salak var ve ben konuşmaya çalışıyorum. Önce Berk'e borcumu ödeyeyim sonra s*rtük demenin cezasını verecem sana." dedim ve daha fazla sesini duymamak için karşımda duran çocuğa güzel ama sert bir yumruk attım. Diğerleri de gelmeye başlayınca artık öğrendiklerimi sergileme zamanının geldiğini anladım. Bana s*rtük diyene daha kibar davranıyordum onu herkesin içinde döveceğim. Yıllardır eğitim aldığım için karşımdaki çocukları dövmek zor olmadı. 4 çocukta artık bayılmış sayılır. Berk'in yanına gittim ve "ödeştik" deyip elimi uzattım aynı onun bana uzattığı gibi. Berk önce elime sonra bana baktı. Şaşkın bir şekilde yüzüme bakarken kısık sesle
"Ece sen misin?" dedi. Bende başımla onaylayıp
"Evet Berk ama şimdi ufak bir işim var kardeşim müsadenle." diyip o çocuğu tuttuğum gibi yukarı kantine çıkardım. Çıkarken çok zorluk çıkarmadı. Hala şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. İlk günden olay ne kadar da güzel değil mi(!)
Kantine çocuğu ittirerek girince tüm gözler bize döndü. Kantinin ortasına gelince çocuğa yumruk atıp sersemlettim. Hemen elini kavrayıp arkasında koydurdum ve diz boşluğuna vurup önümde diz çöktürüp dizimi yüzüne geçirdim. O sırada arkadan bir ses geldi. Herkes korkuyla ve hayranlıkla arkamdaki kişilere bakıyordu. Kimler acaba.
"Noluyor burada, sen kim olursunda Ahmet'i dövmeye cürret edersin? " diye biri bağırdı. Kesin bu salağın arkadaşıdır. Arkamı döndüm ve sesin sahibine tam cevabımı verecekken benden önce Melis konuşmaya başladı demek ki kantindeymiş bizim kızlar.
"Ne olduğu seni ilgilendirmez koca oğlan. Arkadaşım kimi nasıl isterse dövebilir ve sen değil hiç kimse onu durduramaz. " daha sonra bana dönüp "ama kardeşim ayıp oluyor ya hem çocuk dövüyorsun hemde bana haber vermiyorsun oldu mu bu şimdi. Ne zamandır ellerim kaşınıyordu." dedi sahte bir alınganlıkla.
"Ahh size bakındım ama göremedim kardeşim ama bunun üzerinden devam edebilirsin. Yalnız bu koca oğlanla arkasındaki de dayak istiyor galiba. " dedim. O sırada çocuk yanındaki arkadaşına
"Serkan duydun mu bizi döveceklermiş. Şuna bak çok güveniyor kendine bu güzel yüze yazık olacak." dedi bana bakarak. Adının Serkan olduğunu öğrendiğim çocukta
"Duydum Fatih ve şuan gülmemek için zor duruyorum. Bu kızlar bizi tanımıyor tanıtsak mı ne kendimizi." dedi. Ahh hadi ama tanıtırsak bunlar kaçarlar. Duygu ve Naz'a baktığımda gayet rahat bizi izliyorlardı ve çocukların söylediklerine alayla sırıtıyorlardı. Ee onlarda biliyo nasıl dövüştüğümüzü.
"Bence tanışmaya hiç gerek yok ama umarım kimlikleriniz üzerinizdedir. Hastanede tedavi görmeniz gerekebilir. " dedim göz kırparak ve adının Fatih olduğunu öğrendiğim çocuğa doğru harekete geçerken Melis'te Serkan'a doğru harekete geçti. Melis' le birbirimize bakıp aynı anda tekme attık. Çocuklar ne olduğunu anlamadan bu seferde birer yumruk geçirdik. Çocuklar toparlanıp tam bize hamle yapacaklardı ki
"DURUN SİZ KİME VURDUĞUNUZU SANIYORSUNUZ? " diye tanıdık bir ses yankılandı.
Arkadaşlar bu bizim ilk hikayemiz ve yazım yanlışımız olursa kusura bakmayın.
Lütfen okuduktan sonra vote verirseniz sevinirimmm. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER DAİM SEN
ChickLitEce Aras kendini ispatlamak için Konya'da okur. Ama artık dönme vakti gelmiştir. Önder Aras torununu artık yanında olmasını ister. Ece dedesinin isteği üzerine kendi üniversiteleri olan Özel Aras Üniversitesine gelir. Her şey şimdi başlıyordur...