16. Bölüm - Mutlu Olman İçin

5.4K 330 101
                                    

** En sevdiklerimden olan bu şarkı tabii ki uyumuyla beraber dinlenir u.u

Baekhyun – Beautiful **

"Sen burada bekle ben hemen geliyorum." Ders başlamadan önce sınıfa çıktığımızda her ne kadar Sehun'a beni beklemesini belirtsem de beni pek umursadığını söyleyemezdim.

"Nereye gideceksin?"

"Ufak bir işim var. Hemen geleceğim merak etme." Sehun'un sevgili değilken bile var olan sahiplenici tavırları şu an çok daha fazla zirvede olduğu için kaşlarını çatıp bana nereye gideceğime dair hesap soruyordu adeta.

"Ben olmadan yapacağın ne işiymiş o? Ben de geleyim işte..."

"Tuvalete gitmem gerek, Sehun! Öğrendin mi şimdi?" Sehun'un ısrarcı tavrı üzerine onu atlatamayacağımı bildiğim için oflayarak gideceğim yeri söylemek zorunda kalmıştım.

"En başından söylesene bebeğim sen de..." Sehun ona kızar gibi söylediğim şeye karşılık olarak dudak büzerek cevap verdiğinde aniden böyle bir çıkışta bulunduğum için kendimi kötü hissetmiştim. Bu yüzden de elini tutup nazikçe okşayarak daha yumuşak bir şekilde konuşmaya başladım.

"Haklısın, özür dilerim. Şimdi ders başlamadan gidip geleyim, tamam mı?"

"Tamam, çabuk gel ama..." Sehun'un onayının üzerine başımı hızlı hızlı salladıktan sonra sıradan kalkıp koşar adımlarla kantine inmiştim.

İşin aslı tuvalete falan gitmeyecektim. Sadece Sehun'un her zaman yaptığı şeyi bu sefer ben yapıp, ona sevdiği şekilde kahve almak istiyordum. Ve bunu yine onun yaptığı gibi bir anda önüne koyarak gerçekleştirmek istediğim için Sehun'un nereye gittiğimi bilmemesi lazımdı. Çünkü dediğim gibi artık Sehun'u mutlu etmeye çalışacak olan kişi bendim ki bu durumda da bir yerden başlamak gerekiyordu.

"Biri bol kremalı ve biri de bol kahveli iki kahve lütfen..." Koşarak indiğim kantinde oldukça az kişi vardı ve bu da zilin çalmasına fazla bir zaman kalmadığının göstergesiydi. Bu yüzden de hızlıca siparişimi verip görevlinin karton bardaklara doldurmasını beklemiştim.

Nihayet kahveler hazır olduğunda ise üzerinde dumanı tüten sıcak bardakları ucundan tutarak sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Kahveler fazlasıyla sıcaktı, vaktim çok azdı ve bunlara ek olarak bir de hızlı tempoda yürüyordum. Yani eğer dikkatli olmazsam en ufak hatamda yanabilirdim.

Elim bardağın sıcaklığı yüzünden yanmaya başlarken o anda bunu Sehun'un her gün yaptığı aklıma gelmişti. Her gün usanmadan bana kahve getiriyordu hatta dahası sırf o gün sabah getiremediği için gün içinde evime kadar elinde kahveyle geldiği bile çok olmuştu. Ama yine de o bir kere bile bu durumdan şikayetçi olmamışken benim bardağın sıcak olmasına mızmızlanmaya hakkım yoktu. Çünkü onu mutlu etmek için katlanmam gereken bazı şeyler vardı. Tıpkı Sehun'un katlandığı gibi ben de bunlara razı gelmeliydim. Onun için yapabileceklerimin başında bu geliyordu.

Ki artık bu durumu daha fazla benimsemeye de başlamıştım. Mesela Sehun'un mutlu olduğu görüntü gözümün önüne geldikçe kahvenin sıcaklığını bile unutuyordum. Belki de Sehun'un sırrı da buydu? Mutlu olduğum anı düşünerek gerisini görmezden gelebiliyordu kim bilir...

Elimde iki kahveyle birlikte sonunda sınıfın önüne geldiğimde ise nefesimi düzenleyip içeriye girmiştim. O anda gözlerim direk sırada oturup parmaklarıyla oynayan Sehun'a odaklanırken muhtemelen o da geldiğimi hissederek bakışlarını bana çevirdi. Önce gözlerimin içine bakarak gülmüş ardından da bakışlarını elimdeki kahveye indirmişti. Ve tam da o anda kahveleri görmesiyle yüzüne yerleşen gülümsemenin kıymetini daha önce anlayamadığım için kendime günlerce sövebilirdim. Çünkü Sehun normalde bile fazlasıyla etkileyiciyken bu gülümsemesiyle tanımlamayacak kadar etkileyici oluyordu.

CRAZY IN LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin