**Şarkıya mutlaka bakın sözleri bu fice çok ama çok uygun.
Adı Ailee – Because It's Love **
****
"Buradan otobüs geçtiğine emin misin sen?" kollarımı bağlamış, oflayarak olduğum yerde dikilirken bir yandan da her zamanki huysuzluğumla Sehun'a çemkirmekten geri kalmıyordum.
"Geçiyordu. Ben buraya otobüsle geldim." Sehun yola doğru başını uzatıp baktıktan sonra hala gelmeyen otobüs yüzünden bana dönüp söylemişti. Yani neredeyse 1 saattir burada dikilmemize rağmen hala bir araç yoktu.
"Bir şeyi merak ediyorum. Acaba saat başı buradan otobüs geçtiği kanısına nereden vardın?" Sehun'a, başımı yana eğip merakla sorduğumda karşılık olarak omuz silkmişti.
"Tahmin ettim." Sehun'un soruma verdiği kan dondurucu cevaptan sonra bir süre boş gözlerle ona baktım. Çünkü cidden bu verilebilecek en son cevap olmalıydı.
"Yani çok fazla cevap bekliyordum ama bu kesinlikle onlardan biri değildi." Bu söylediğine ne yapabilirdim ya da ne diyebilirdim bilmiyordum. Sonuçta o Sehun'du ve onunlayken her şey olasıydı.
Sehun'un hayali otobüs seferini beklemekten yorulduğum için olduğum yere oturup gözümü alan sabah güneşini elimle engelledim. Saat daha 10 bile olmamıştı ve biz tepemizdeki güneş ile burada olmayan bir otobüsü bekliyorduk. Ta ki olmayan otobüs gerçekten de gelene kadar...
"Geliyor! Gerçekten geliyor!" Sehun yolun kenarında bağırıp hoplamaya başladığında hızlıca ayağa kalkıp yanına gittim. O haklıydı. Karşıdan otobüs geliyordu ve şimdi bu durumda bize düşen kendimizi, yerimizi belli etmekti. Bu yüzden de Sehun ile beraber aynı anda hem hoplayıp, zıplıyor hem de el sallıyorduk. Ve nihayet beklenen otobüs yakınımıza geldiğinde bizi görmüş ve aniden durmuştu.
"Seul'e gidiyorsunuz, değil mi?" Sehun açılan kapıdan şoföre sorduğunda adam bizi onaylamıştı. Ben ise fırsatı kaçırmamak adına hemen Sehun'un sırt çantası ve çadır çantasını kapıp otobüse doğru koşturdum.
"Arkaya doğru boş yerler var, geçin oralara..." Şoför söylediğinde ben elimdeki çantalarla insanlara çarpa çarpa arkaya ilerlemiş ve bulduğum boş koltuklardan birinin cam kenarına yerleşmiştim. Sehun da arkamdan bir süre sonra -muhtemelen para ile ilgili konuşup-geldi.
Nihayet gelip yanıma oturduğunda elimle alnımdaki terleri silmekle meşguldüm. Sehun bu yaptığımı fark ettiğindeyse elimi durdurup yere koyduğum çantasından kağıt mendil çıkarmıştı. Terimi elimle silmek yerine mendille silmem gerektiği için bunu yaptığı çok belliydi.
Sehun'un çantasından çıkardığı mendili almak için elimi uzattığımdaysa o bunu reddedip saçlarımı alnımdan çekmiş ve sessizce yüzümdeki terlerimi silmişti. Sehun bana bu şekilde dokunarak ilgi gösterirken yaptığı şey hoşuma gittiği için gülümseyerek onu izledim.
"Bitti."
"Teşekkürler." Sehun'a gülümseyerek cevap verdiğimde bana karşılık vermek yerine arkasına yaslanıp, başını benden tarafa çevirmişti. Ben ise cama doğru bakmaya başladım.
"Otobüs konusunda sana çıkıştığım için üzgünüm." Camdan dışarıya bakarken ona haksızlık ettiğim için utangaçça mırıldandığımda Sehun'un bakışlarını hala üzerimde hissediyordum.
"Sorun değil." Sehun'un konuşmak yerine beni izlemeyi tercih ettiği cevaplarından belli olduğu için üzerine gitmek istememiş ve susup ona beni izlemesi için fırsat vermiştim.
"Seni izlemeyi bile çok özlemişim." Sehun bir süre sonra mırıldanarak söylediğinde gülümsedim ve yüzümü aynı gülümsemeyle ona döndürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRAZY IN LOVE
Fiksi Penggemar"Sehun, böyle yapma. Beni sevmenle ilgili olan düşüncelerimi biliyorsun." "Biliyorum. Beni sevmeyeceğini de biliyorum. Ama senden zaten beni sevmeni beklemiyorum, Luhan. Bana karşılık vermeni, denemeni ya da bir şansını da istemiyorum. Yani... Elbet...