B:8

33K 1.1K 76
                                    

Ateş düştüğü yeri yakar derlerdi ya. Doğruydu. Karşısında gördüğü yüz Buğlemin kalbini ateşlere atmıştı. Düşer düşmez de yakıp küle çevirmişti. Duvahını sevdiğinin açmasını bekliyordu ama karşısında gördüğü yüz Berat ağaya aitti. Ama bu nasıl olurdu. Az önce odaya giren kişinin Yusuf ağa olduğuna adı gibi emindi. Yanılıyor olamazdı. Alnını öpmek için yaklaşan adamı tüm gücüyle geriye doğru ittirdi ama kolundan tutan eller kaçmasına izin vermedi. Kendini bir an da yatağın içinde buldu. Kaçacak yeri kalmamıştı yapabildiği tek şey bağırmaktı...

Aniden yataktan doğruldu. İlk işi etrafına bakınmak oldu. Berat ağa hemen yanında oturuyordu. Daha sonra üzerine bakındı. Gelinlik yoktu. Beyaz bir elbise vardı. Yaşadıkları hafızasına dolmaya başlayınca hatırladı yaşadıklarını. Gördükleri bir rüyaydı. Daha doğrusu bilinç altının ona oynadığı kötü bir oyundu. Hafızasını biraz daha zorladı. En son kadınların odasında olduğunu hatırlıyordu. Peki buraya nasıl gelmişti.

'Ben buraya nasıl geldim'

Olanlar Berat ağanın zihninde canlanmaya başladı. Buğlem'in bayılma haberini duyunca koşarak kadınların oturduğu odaya gelmişti. Karısını kucakladığı gibi hastaneye götürecekken annesinin sözleriyle odasına çıkarmakla yetinmişti. Kötü bir şey olmasından korkmuştu. Ama bunları yanı başında duran kadına söylemeye niyeti yoktu.

'Aşağıda bayılmışsın. Ben de buraya getirdim'

'Nasıl yani'

'Kucağımda taşıdım'

Buğlem duyduklarıyla yüzünü ekşitti. Berat onu kucağında odaya getirmişti. Düşüncesi bile tüylerini ürpertmişti. Bu adamın ona her dokunmasında tiksinti duyuyordu. Bu ortamda daha fazla kalmak istemiyordu. Bir an önce bu odadan çıkmalıydı. Oturduğu yerden kalktı. Dışarıya çıkacakken Berat seslendi.

'Nereye gidiyorsun'

'aşağıya ineceğim'

'İnemezsin. Çünkü annem odasından çıkmasın. İyice dinlensin dedi.'

Yine akşama kadar bu odaya kapatılmıştı. Bu odada bilinmez bir lanet vardı sanki. Ve o lanet Buğlem'in üzerinden kalkmıyordu bir türlü.

'İnsanlar bugün beni görmeye geliyorlar ve ben şimdi aşağıya ineceğim.'

Berat alaycı bir tebessümle karısının yüzüne baktı.

'Sana engel olmak gibi bir niyetim yok. İstersen aşağıya inebilirsin. Ama bunu yaptığında karşına alacağın kişi ben değil annem olacak. Ama emin ol onu birazcık tanısan ona karşı gelmeyi geç aklından böyle bir fikir bile geçirmezsin.'

Ne yaparsa yapsın çaresizdi işte. Bu odadan çıkamıyordu kurtulamıyordu. Dün saçma sapan adetler yüzünden bu odaya kapatılmıştı. Şimdi ise kayınvalidesinin isteği üzerine bu odaya kapatıldı. Ne kadar kayınvalidesine kızmak istese de bir türlü başaramıyor. O kadına bir türlü sinirlenemiyordu.

'O zaman sen gitsene aşağıya. Beraber aynı havayı solumayalım'

'Seninle aynı havayı solumaya meraklı değilim Buğlem. Seni odaya getirdikten sonra aşağıya indim ama annem beni tekrar odaya gönderdi. Anlayacağın bu ortama hapsedildim.'

Buğlem Berat'ın sözleri ile yüzünü buruşturdu. Akşama kadar ne yapacaktı ki bu odada. Dün de zaman geçmemişti. Belli ki bugün de geçmeyecekti. En iyi fikir uyumaktı. Yatağın içine girip yorganı üzerine kadar çekti.

Miras Kavlettiler (DÜZENLENİYOR...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin