Deli gibi uykum olduğu için ne dediğimi bilmeden bir şeyler mırıldandım. Sadece uyumak istiyordum.
Sadece uyumak.
Gözlerimi dehşetle açarken "Ne!" dedim.
Bakmayın öyle. (Bana öyle bakma... Anlayacaklar... Teoman bebeğim.)
Uyku sersemi olduğum için yeni anlamıştım dediğini.
Beni yatağa serdiğinde resmen çıplak olan bedenim yumuşak kumaşı hissetti. Ay ışığı yüzüne vurmuştu. Biliyorum, duymaktan sıkıldınız ama adam manyak iyi.
Adam devenin nalı.
Gözlerini gözlerimden ayırmadı. Yatağın ucunda duruyordu, ayaktaydı. Gömleğini ağır hareketlerle çıkardı.
Kas.
Bir sürü kas.
Ne diyordu ingilizler? Oh my good!
Üstüme çıkarken zaten hızlı atan kalbim, Usain Bolt'u geçmek istercesine hızlı atmaya başladı. Eli yanağımı okşarken taş kadar sert erkekliğini kasıklarıma yerleştirdi. O kadar güzel bakıyordu ki...
Gözlerimi kapattım.
Her zamanki gibi.
Her şeyi akışına bıraktım.
Engellemedim, kabullenmedim de.
Ama ellerim sakallarına gittiği zaman, karşılık verdiğim zaman, kendimi şaşırttığım zaman, kabullendiğimi anladım.
Kasıldığını hissediyordum.
"Hap kullanıyor musun?" diye sordu yüzüm bir antikaymış gibi dikkatle izlerken.
"Ne hapı?"
"Doğum kontrol hapı." Sesi boğuk çıkıyordu.
Hayır.
O an kafama dank etti.
Biz seks yapacaktık.
Bunun için kendime düşünme fırsatı vermedim.
"Evet."
Kafasını kulağıma yaklaştırdı. "Başlıyoruz." diye fısıldadı. Dudaklarını kulağıma bastırdığı an dudaklarım nefes almak istercesine aralandı. Yavaş yavaş aşağılara inerken dudakları boynumda durduğu an dişlerini geçirdi. Kısık bir inleme firar ettiği an, dişleriyle tenimi çizerek göğsümde durdu. Büstiyerimi seri hareketle çıkarırken yırtılma sesine güldüm.
Peri fena kızacaktı.
Göğüslerime baktı. Ama bu nasıl bir bakıştı biliyor musunuz? Bir şaheser görmüş gibi.
Ağzının içini göğüslerim alırken sürtünmeye başlayınca sertlik, tenimde gezinmeye başladı. Elleriyle iki göğsümü birden sıktığında inledim. Kendini bana daha çok bastırdı. Avuçlarından taşan göğüslerimi dişlerken dudaklarım ısırılmaktan kanamaya başladı. Nefes nefese üstümden doğrulurken iki parmağını eteğimin yanlarına geçirip aşağıya çekti. Titreyen ellerimi pantolonunun kemerine geçirirken yüzüne baktım. Nasıl güzeldi. Göğsü hızla inip kalkarken ağır hareketkerle kemeri çıkarmaya başladım. Çok ağır hareketlerle. Onu ve erkekliğini çıldırtacak kadar ağır hareketlerle. Son bir kısım kaldığında onu da çıkarıp bir yere fırlattım. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken filmleri ve kitapları hatırlayıp ellerimi pantolonunun önündeki şişkinliğe koydum. Kasılan çenesine baktım.
İnleyecekti. Beni de inlettiği gibi.
Biraz daha bastırırken gözleri irileşti. Elimin altındaki sertliği okşamaya başladım. Erkeksi inlemesini işiten kulaklarım halinden memnundu. Ellerimi oradan hızla ve sert bir hareketle çekerken. Hızla pantolonunu ve boxerini çıkardı.
Aman. Tanrım.
Pekâlâ, izlediğim porno filminde adamın penisi karnına tırmanmıyordu ve bu kadar büyük değildi.
"Karan..." Yüzünde neden olduğunu bilmediğim bir
afallama vardı. İsmini ilk kez telaffuz ediyordum ve mükemmel bir histi.Kaşlarını çatarken elleri göğüslerimi sıktı. Neden sinirlenmişti?
"Çok... Çok büyük..."
Çatılan kaşları yumuşarken güldü.
"Ve bu büyük şey, birazdan senin içinde olacak." diye fısıldadı.
Gözlerindeki şehvet, içime işledi.
Nefesim kesilirken kilodumu çıkardı. Oraya baktı. Evet oraya.
"Dilimin orada olmasını isterdim..." dedi boğuk sesiyle. "Ama daha fazka dayanamayacağım." Tekrar üstüme çıktı. Gözlerimiz birbirleriyle bakıştı. Çok uzun bir süre. Nefesi, yüzümü gezdi. Ve bir
anda duvarlar çığlığımı tattı. Ve inlemesi, çığlığıma karıştı."Sikeyim," dedi kendini geri çekerken. "Çok darsın."
Tekrar kendini bana ittiği an tekrar çığlık attım.
Gözlerimin yandığını hissediyordum.
Ve bir kez daha ileri ve geri.
İnlemelerim durmazken dudakları ve dişleri göğsümü mahvetmeye devam etti. Çıksın istiyordum. Tam oradan.
Bu, feci bir acıydı.
İçimden tamamen çıktı. "Kendini kasma. O daracık duvarını daha fazla daraltma. Şimdi, derin bir nefes al." dedi ondan çıktığına inanamadığım bir sesle. Bedeninin her bir tarafına arzu bulaşmıştı. Sesine bile.
Dediğini yaptım.
Kendini bana öyle bir itti ve öyle bir çığlık attım ki... Sanki damarlarım çatırdamıştı. O paramparça olan damarlar, sesimi paramparça etmedi. Çünkü çığlığım durmadı.
Duvarlarım sıkışmıştı nefes alamıyordum. Kükrememsi inlemesi, deli gibi zevk aldığını gösteriyordu. Hızlı hızlı içime girip çıkarken çıkan "şak" sesi, inleme seslerimi bastıramıyordu. Elleri kalçalarımı sıkarken kollarımın ağrıdığını fark ettim. Kollarıma bakarken ona sarıldığımı fark ettim. Ve öyle bir sarılıyordum ki, kokumun üstüne sindiğine adım gibi emindim. Başımı omzuna yaslarken ileri ve geri gitmeye devam etti. O kadar sertti ki; ne erkekliği duruyordu ne de elleri. Kalçalarımı öyle bir sıkıyordu ki parmaklarının izinin çıktığına bahse girebilirdim. O ileri ve geri gittikçe memelerimin ucu gövdesine sürtünüyordu. Kokusu, her yerimi istila etmişti. Elleri kadınlığıma dokunduğu an derin bir nefesi içime çektim. İşaret ve orta parmağını oraya bastırdı. Gözlerim irileşirken o ileri ve geri gitmeye devam ediyordu."Aynı anda."
Başımı sallamaya çalışırken zevk aldığımı fark ettim. Deli gibi. Bu acı, ne ara zevke dönüşmüştü? Hızlanırken gülümsedim. Ah, mükemmeldi.
"Hepsini alamamana rağmen, nasıl bu kadar zevk verebiliyorsun."
Boşta, içime girmediği erkekliğini işaret parmağımla okşarken irileşen gözleriyle bana baktı. O da kadınlığımı okşamaya başladı.
Aman Tanrım! Bu nasıl bir zevkti! Zevkten anlamını bilmediğim bir şeyler mırıldanıyordum. Arada "Tanrım" diye mırıldandığı duyuyordum. Parmağım, erkekliğini daha sıkı kavrayınca o da aynısını bana yaptı.
O an...
Bir rüyadayım sandım.
Üstüme devrilirken ikimiz de haykırırken, uçuyormuşum gibi hissederken...