0.9

321 81 3
                                    

Hande'den

Ay bir kötü oluyorum! Gözlerim seğiriyor, tepemden bir sinir geliyor, tansiyonlarım havaya fırlıyor. Ne sevgilisi be! Ne sevgilisi? Yanlış duydum değil mi? Doruk öyle bir şey demez, diyemez! Kesin bu bana bilinç altımın kötü bir şakası!

Başımı yasladığım Beril'in omzundan kaldırdım, "ya niye benim başıma geliyor böyle şeyler? Ama varya göstereceğim ben o 'mistifi dirik'i." Dedim. Pelin denen kızın 'Mustafa Doruk' deyişini taklit ederek. Beril kıkırdadı, "bu sefer hak etti. Bende yardım edeceğim!" Yumruğumu havaya kaldırıp coşkuyla bağırdım, "kimin sista'sı be!"

"Soyadın neydi canım senin?" Diyen Pelin yellozuna karşılık gözlerimi devirdim. "Sana ne? Yüz verdik astarını istiyorsun!" Dudaklarını büze büze Doruk'a baktı, "bir de arkadaşım diyorsun buna. Baksana nasıl davranıyor bana! Sana da böyle bir kızı hiç yakıştıramadım Kuzey! Helin'den sonra bu hiç olmamış? Hem ne zaman ayrıldınız siz? Helin bana söylemedi ama! Çok mu yeni? O kıza bunu nasıl yaptın!? Saçlarını süpürge etti sana!"

Oturduğum yerden hışımla ayağa kalktım, "bana bak seni yolarım! Birincisi, insanına göre muamele yapıyorum! İkincisi, senin bizi yakıştırıp yakıştırmaman önemli değil. Biz yakıştırmışız ki şu an yan yanayız. Üçüncüsü, saçlarını değil başka taraflarını süpürge etmiştir o kız!" The höst! Ne demiştim ben! Şu an yan yanayız demiştim. Sanki Kuzey gerçekten sevgilim miş gibi söylemiştim bunu!

Kız tekrar dudaklarını büzerek Doruk'a döndü, "pek de saygısız. Aşkım düğünümüze bu arkadaşını çağırmayalım!" Dedi bana bakıp burun kıvırarak. Doruk sinirlenmemek için zor tutuyordu kendini. Ama pek kontrol edemiyordu. Her an kızı boğabilirdi. Gerçi bende öyleydim! Kızın saçlarının her an elimde kalması muhtemeldi! "Bana bak kavşak -bu benim yavşak deme şeklimdi-. Olmayacak bir düğünün tasasını çekme beybisi çünkü seni yolarlar. Sora da kuşlara yem yaparlar! O yüzden arkadaşımdan uzak dur, yalanlarını da al git!" Dedikten sonra kalktığım yerime oturdum.

"Onu seviyorum! Tüm o yalanlar onun içindi. Hem ben ne sana ne de diğerlerine bir açıklama zorunda değilim. Konu Doruk ve benim aramda!" Dedikten sonra saçlarını savurdu. Ege Ediz'i dürtüp, "Hande'nin de dediği gibi tam yolunmalık!" Deyip kıza kötü bakışlarını atmaya başladı. Ediz ise kıza iğrenç bir şeymiş gibi bakıp, "pek bir şırfıntı!" Dedi. Kimin kankalarıydı be! Yürüyün mikrop tayfa!

"Yüzsüz müsün? Çocuk istemiyorum beni sevmeni diyor! Bu kadar mı anlayışın kıt!" Dedikten sonra bakışlarımı Doruk'a çevirdim. Sevdiği başka biri vardı. Bu kız yüzünden de ona açılmıyordu! Hem de kız onu seviyorken! Bu Pelin denen aşık müsveddesi aralarında ki kara çalıydı ve en önemlisi de kediydi!

Pelin ağzını açacağı sırada Beril konuşarak onu susturdu, "bırak şunu kızım ya. Biz anlattıkca anlamamazlıktan gelecek. Hem sence de burası peynir kokmamış mı?" Zaferle sırıttım. Beril'de öğrenmişti sayemde böyle laflar söylemeyi. İyi bir eğitmendim. Öğretmen falan mı olmalıydım? Tamam ben de çok argo kelime kullanmıyordum. Söylediklerim; yavşak niyetine kavşak, peynir reonu kaşar ve de sürtük. Son kelimeyi çok çok nadiren kullanırdım ama.

Sinsice gülümsedim bize kaşlarını kaldırarak bakan kıza. Ve daha önce Helin'e söylediğim güzel lafımı ilan ettim, "tatlım burası marketin peynir reonu değil kaşarlanma istersen." Abi resmen mükemmeli oynuyordum be!

"Bana bak! Seni çok fena yaparım!" Derken ayaklanmıştı. Kim kimi fena yapıyordu ona bizzat gösterecektim. Dövüş de fazla iyiydim. Çevik hareketlerim vardı. Ağzımı açacağım sırada Ege ve Ediz ayağa kalktı. Aynı anda, "ne oluyor hanım, ne oluyor?" Dediler. İkisi de ellerini bellerine yerleştirmişti. Kavgaya giden kızlar gibilerdi. Gülmek istiyordum. Ama bu kadar ciddi bir ortam gülmek için pek uygun değildi. "Bana kız şırfıntı! Seni şuracıkta yoluveririm!" Diye Ediz devam ettiğinde dudaklarımı ısırdım. Ege'de, "bana bak yoluşuk! Zaten yolunmuşsun birde gelip bizden yolunma bas git işine!" Dedi.

Dikkat Abiler Karıştı! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin