2.1

209 60 5
                                    

Beril Kayalar:

"Hande, bir şey söylesene." Dediğim de öylece yüzüme bakıyordu. "Beril ben gelmeyeceğim." Dediğinde şokla yüzüne baktım. "Ne demek gelmiyorum?!"

"Bundan sonra Kuzey'in yanında kalmayacağım. Yarın uğrarım konuşuruz olyr mu?" Ağladı ağlayacak gibi olan gözlerine iç çektim. Yine ne hödüklük yapmıştı kim bilir o Kuzey.

"Böyle apar topar olmaz ki. Bari bu gece bizde kal." Dediğim de başını iki yana salladı. "Olmaz Beril. Kuzey beni zorla eve götürür." Öyle yapardı evet. Ama gitmesini istemiyordum. Akşam da olmuştu hem. Bu saatte nerde otel falan bulacaktı ki ya!

"Akşam oldu. Böyle gitmen içime sinmiyor. Otel falan nereden bulacaksın hem bu satte?" Diye sorduğum da burukça gülümsedi. "Otel buldum ben. Merak etme sen. Sahibi babamın arkadaşı." Rahat bir nefes aldım. En azından güvenli sayılırdı. Öyle değil mi?

"Abla inecek misin, gidecek misin bir karar ver artık?" Diyen ve sesi fazla tahamülsüz çıkan taksiciye gözlerim devirme isteği oluştururken kendimi zor tuttum.

Hande, "Araya reklam gibi girme be! Gideceğiz bekle iki dakika!" Dedi ve ardından bana döndü. Sonra bir şey unutmuş gibi tekrar şoföre döndü. Gözlerini belertip, "Ayrıca sensin be abla! Bu Antalya'nın şoförleri neden bana abla diyor Allah aşkına?!" Dediğinde kahkaha attım. Somurtan yüzüyle bana döndüğün de gülmemeye çalışsam da başaralı olamıyordum.

"Kesin gelmiyorsun yani?"

"Kesin gelmiyorum yani."

Şoföre bir bakış atıp tekrar Hande'ye çevirdim bakışlarımı. "Katliam çıkarma giderken."

"Tamam beril kuşum. Söz çıkarmayacağım."

"Pekala sana güveniyorum. Görüşürüz yarın."

"Görüşürüz." Kapıyı kapatıp hayali öpücük atıp el salladı. Bende aynı şekilde ona yaptığım da gülümsedi. Taksi uzaklaşırken adımlarımı eve yönlendirmiştim. Bahçeyi geçip kapıya geldiğim de anahtarı çıkarmaya çalışırken aniden açılmasıyla irkilerek geri gittim. Karşım da gördüğüm nefes nefese olan Ege'ye kaşlarımı kaldırarak baktım. "Ne oldu Ege?"

"Berilo, Ediz kassızını gördün mü kanka? Bahçeye falan da çıkmamış ki sinsi! Bulamıyorum!" Diye yakındığında başımı iki yana salladım. "Görmedim. Yine ne yaptı?"

Ağlamaklı bir ifadeyle, "Cips stoğumu yürütmüş bebe!" Dedi.

"Cips stoğun nerdeydi?"

"Odam da ki yarım dünya saksının içerisinde!"

"Yazık oldu desene!"

"Mazık oldu kanka mazık!"

Kaşlarımı çattım. "O ne?"

"Bilemiyorum."

Elimde ki poşetleri işaret ettim. "Artık içeriye geçsek diyorum? Yoruldum da biraz."

"Ver sıska ben taşıyıvereyim. Belin falan kopar mazallah." Gözlerimi devirdim. İlla bir şey diyecekti. Demese olmazdı. Umut Ege Köksal'a uymazdı bir kere.

Dikkat Abiler Karıştı! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin