Odamdaki camdan vuran güneş ışığının gözüme girip beni rahatsız etmesi ile uyandım. Her sabah yaptığım gibi aynada kendi yansımama bakıp uyumaktan bozulmuş ev topuzumu kısmende olsa düzeltip rutin olarak yaptığım işlerimi hallettim. İçeriden gelen annemin sesi ile kıkırdadım.
"Gece yatmak bilmezler, sabah kalkmak bilmezler."
Hemen mutfağa geçip annemin yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Annem hafif tebessüm ederken alttan alttanda laf sokmayı ihmal etmedi.
"Az daha yatakla bütünleştin sandım bende spatula ile kazımaya geliyordum"
Annemin sözleri üzerine gözlerimi devirdim ve " Sen git diğer kızın ve oğlunla uğraş bak ben kalktım onlar hala uyuyurlar " diye cevap verdim. Annem dayanamayıp
" Sabah sabah sana laf yetiştiremicem" deyip kardeşlerimi uyandırmaya gitti.
Bazen düşünüyorumda annemin yerinde olmak istemezdim. Üçüz çocuk gerçekten çok zor. Hele üçüde birbirinden laf canbazı ise. Erkek kardeşim Ömür ve kız kardeşim Nehir sofraya teşrüf edebildiler.
Babam her zamanki gibi anneme ithafen olan sevgi sözcükleri ile sofraya geldi ve oturdu. Herkes tamam olduğuna göre çayları koymaya başlayabilirim. Çayları koymamla sevgili kardeşim Ömür her zamanki gibi söylenmeye başladı.
"Böyle çaymı olur yaaa!"
"Çok biliyosan kalk kendin yap!"
Neymiş efendim çay açık olmuş! Ben açık içiyorum ne yapabilirim ?
Babam çayından büyük bir yudum aldı ve içten bir nefes çekip bana doğru dönerek"Nefes kızım seninle birsey konuşmamız gerek" dedi.
Yüz ifadesi beni iyiden iyiye korkutmaya başlamıştı. Ben ise hemen felaket dellalı olaraktan aklımdan geçenleri sıralıyordum
"Ananemlere birsey mi oldu?
Sana birsey mi oldu ?
Annemin hastalığı varda benden mi saklıyosunuz?"Sofradaki herkes bu sözleriminin üzerine göz devirdi. Annem;
"Kızım sakin ol herkes iyi biz seninle alakalı bir konu hakkında konuşucaz sadece" dedi.
Ben dururmuyum ? Tabiki hayır hemen kafamda türettim
"O zaman kesin bana bişey oldu. Bilmediğim bir hastalığım mı var yada herhangi ögrenmemeniz gereken birşey öğrendiniz"
Nehir sözlerim üzerine kahkaha atarak " Yok yok biz kesin hastanede karışık bu ne yaa felaket dellalı gibi " demesi ile can alıcı gözlerimle karşılaşması bir oldu.
Babam boğazını temizleyerek devam etti."Kızım Mehmet amcan geçen gün bize geldi"
"Bu muydu baba söylemek istediğin? Benden mi izin alıyorsun bunun için" deyince babam ses tonu yükselterek devam etti.
"Onun çalıştığı firmanın patronu oğlu gibidir ve ailesi yokmuş. Küçük yaşta kaybetmiş ailesini. Mehmet amcan büyütüp okumuş bu oğlanı ve oğlan şimdi çok varlıklı biriymiş. Bizde düşündük taşındık ve Mehmet amcan ile Barlas seni haftaya istemeye gelicekler. En azından denersiniz."
Babamın sözleri bende şok etkisi yaratmıştı ve yaklaşık beş dakikadır ağzı açık şok geçirmiş bir şekilde dinliyordum.
"Çok naziksiniz en azından sorma gereği duymasanız bile bir hafta önceden haber veriyorsunuz"
"Kızım hem senin hem bizim geleceğimiz için bu evlilik kaçınılmaz bunu yapmalısın."
Ne diyebilirdim ki zaten herseye karar verilmiş. Bende bu karara saygı duymak zorunda kaldım. Başka da çarem yoktu zaten. Demek adı Barlas..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ömrümün Rengi
ChickLitAşk hiç bu kadar zor olmamıştı. Sevilmekten uzakta büyümüş bir erkek, ailesinin göz bebeği olarak büyümüş bir kız. Aile isteği ile yapılmış bir evlilik. Zamanla birbirine kapılan iki aşık. Onların asıl sınavları "EVET" dedikleri gün başlamıştı. Aş...